SESSİZLİĞİN SESİ

İnsanoğlu duyduğu sesleri önemser kulağına hoş gelene melodi, kötü sesleri kulak tırmalayıcı olarak görür. Şarkılar, türküler, uzaklardan gelen bir kaval sesi, su şırıltısının sesi, sabahın seherinde kuş sesleri insanı mutlu ederler.
Bir de sessizliğin sesi vardır ki onu ancak ayrılığın ayak seslerini ve sessizliği dinleyen bilir.
Birkaç gece öncesinde olmayacak düşünceler yüzünden uykum kaçıvermişti yine.
Benim de pek huysuz bir uykum vardır durup durup kaçar, işin yoksa koş artık peşinden.
İnsanlar vardır her şeyden tat alır, insanlar vardır her şeyi dert eder.
Bir karınca yuvasını kaybetse geceyi sabaha zor bağlar insanlar vardır böyle gecelerden birinde sessizliğin sesini dinlemek sakinleştirici ilaç gibi gelir insana.
İlle de yaz sonraları tabiatın sesini, soluk alışını, dinlemek, yüzlerce melodiden ibaret bir şarkı makamında bulmaktır     kendini.
Neler yoktur ki sessizliğin sesinde, anılar, hayaller, geçmişin ayak izlerinin, kalbimizden gelip geçenlerin acı tatlı sesleri gelip kirpiklerimize salıncak kurar.
Billur bakışlı çocukluğumuz gelir dikilir karşımıza zaferlerimiz, mağlubiyetlerimiz, hatalarımız, doğrularımız, mısır pürçeklerinden takma uzun belikler büyümeye acele eden bir çocuğun hevesinde savurur güzelim dünyayı gözlerimizin önünden.
Annelerimizin, babalarımızın, öğretmenlerimizin bir zamanlar acı sandığımız öğütleri bugünün gerçekleriyle bal gibi dolaşır dudağımıza dilimize.
Gizli gizli, köşe başlarından göz kırpan öğrencilik yıllarımız, okulu kırdığımız günler gülümser durur çocukluğumuzun kapanmayan kapısından.
Açık kapılardan giremeyiz içeri içimiz burkulur, uykusuz gecelerin sessiz sessizliğinde gizli konuğumuz olur, yaşananların anıları, yarım kalan hayallerin bağrından kopup gelen sessizliğimizin sesidir onun adı.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol