SEÇİMLER

Önümüzde üç haftaya yakın bir zaman sonra, 7 Haziran 2015 Pazar günü TBMM 25. Dönem üyelerinin belirleneceği Milletvekili Genel Seçimi yapılacak. Bu seçimlerin, gerek bölgesel ve uluslar arası ilişkiler, gerekse ülkemizi oluşturan kimlik, inanç, cinsiyet, sınıf, statü vb. niteliği farklı katmanlar için yaşamsal bir değer taşıması nedeniyle, Türkiye halkları çok önemli bir sınav verecektir.
Bu nedenledir ki; tüketicilerin ekonomik, sosyal, demokratik, özlük vb. her türlü hak ve çıkarlarını savunan, sorunlarına çözüm üreten Tüketici Halkları Derneği olarak, seyirci kalmak söz konusu olamaz. Bir ülkede demokratik yol ve yöntemlerle iktidara talip olmak, toplumu kamplara ayırarak veya bunu hedefleyen programa sahip olan, barışı ve demokrasiyi ortadan kaldırmayı düşünen, çağ dışı monolitik bir sistem talebi olan partiler hariç, her siyasi partinin Anayasal hakkıdır. Bu kriterin demokratik özgürlüğe ters düştüğü söylenebilir ancak; demokrasinin önemli koşullarından birkaçı olan barış, eşitlik, (ifade, temsiliyet, ekonomik ve ekolojik olmak üzere dört) adalet için özgürlük çok şeyi kapsamaktadır. Bırakın da, barışı ve demokrasiyi yok etmeyi amaçlayan siyasi anlayışların varlıkları kontrol altında tutulsun. Emin olun ki; bu oto kontrol, bu ülke ve onun sahiplerinin hayrına olacaktır.
Hak mücadelesinde sivil bir yapı niteliğindeki THD yöneticisi olan bizler, doğaldır ki farklı siyasetlere ait dünya görüşlerine sahibiz. Homojen bir siyasi, etnik ve inanç kimliğimiz yok. Ancak; Tüketici Hakları Derneği'nin tüzük ve ilkeleri çerçevesinde ve de seçimlere giderken objektif olarak hepimizce ortak kabul gördüğümüz değerlendirme ve yorumlarımız olacaktır. Böylelikle, tüm tüketicilerimizin önümüzdeki dört yıllık geleceklerini yakından ilgilendiren 2015 seçimleri için yapılan tercihlerinde sağlıklı sonuçlar alınmasını amaçlıyoruz. Ve; 7 Haziran Pazar günü yapılacak TBMM 25. Dönem üyelerinin belirleneceği Milletvekili Genel Seçimi'ne giderken, siyasi partilerin antidemokratik ve eşit olmayan nitelikleriyle seçimlerin sonuçlarını doğrudan etkileyecek olan;
1.Anayasal ve yasal olarak belirlenen özgün koşullar ve
2.İktidara talip olan siyasi partilerin verdikleri mesajlar üzerinden ilkesel, ideolojik ve programatik belgeleri ve biraz siyasetle ilgili herkesin görebildiği kadar devlet ve toplumsal ilişkilerini kabaca masaya yatırmalıyız.
1. Anayasal ve yasal olarak belirlenen özgün koşullar;
a) Seçim barajları: Bugün, ülkemizde uygulanan seçim barajı, dünyanın en yüksek seçim barajlarından biri durumundadır. Seçim barajı neden vardır, neyi amaçlar? Siyasette, 'yönetimde istikrar, temsilde adalet' diye bir deyim vardır. Burada, 'yönetimde istikrar' sözcüğü; yönetimlerin istediği kararları alabilmesi için nitelikli bir çoğunluğa sahip olması gerektiğini öngörür. 'Temsilde adalet' sözcüğü ise, bir ülkede var olan tüm etnik kimliklerin, inanç gruplarının, cinsiyet ve cinsel tercih sahiplerinin, hayvan hakları savunucusu ve ekolojistlerin vb. tüm kesimlerin ideolojik, sosyal ve siyasal görüşlerinin eşit ve özgür bir şekilde var oldukları ve ifade edilmelerini anlatır. Aslında bu iki sözcük, birbiriyle de çelişkilidir. Buna somut bir örnek verirsek; bugün ülkemizde var olan toplumsal ve sosyolojik yapılara baktığımızda, TBMM'nde var olan siyasi partilerin onlarca fazlası kadardır. Bu demektir ki, yönetimde istikrarı ararken temsilde adalet yok edilmiştir. Bir başka yaklaşımla, devlet erkini kullanan iktidarlar ve son yıllarda bunlardan hiç farkı olmayan muhalefet partileri siyaset arenasında koalisyonları öcü gösterip, 'kargadan başka kuş' kendilerinden başka anlayış görmeye tahammül edememektedir. Aslında, gerçek demokratik yönetimler bir ülkede var olan tüm toplumsal yapılar, hatta birey düşüncelerinin özgürce ifadesi ve buna erişim engellerinin ortadan kaldırılmasını sağlamalıdır. Bu mümkün mü? Demeyin. Silah ve silahlıların gücü olmasaydı ve de adına 'Darbe' denilmeseydi, 1960 sonrası bir kez denenmişti. Ve, o seçimlerde bir oy bile boşa gitmemiş her seçmenin verdiği oy değerlendirilmişti. Hatırlamaya çalışın, seçim sisteminin adı 'Milli Bakiye Sistemi'dir. Kötü olduğunu kimse söyleyemez.
b) Siyasi partilere devletin parasal ve diğer alanlardaki desteği: Devletin bu konularda siyasi partilere verdiği destekler, son derece antidemokratik, hiçte eşit ve adil olmayan bir nitelik taşır. Adalet arayan herkes için, yerel ve genel seçimlerle ilgili siyasi partilerin devletten aldığı parasal desteği bir gözden geçirmemizde vicdanlara dokunuşun büyük yararı vardır. Yapılan yardım miktarlarına bakıldığında en büyük payı iktidar partisi alacak. Bunun ardından sırasıyla CHP ve MHP geliyor.
Siyasi Partiler Kanunu uyarınca, son milletvekili genel seçimlerine katılma hakkı tanınan ve genel barajı aşmış bulunan siyasi partilere her yıl hazineden ödenmek üzere o yılki genel bütçe gelirleri "(B) Cetveli" toplamının 5 binde 2'si oranında mali yardım sağlanıyor.
Bu şekilde hesaplanan ödenek tutarı, devlet yardımı yapılacak siyasi partilere, genel seçim sonrasında Yüksek Seçim Kurulu'nca ilan edilen toplam geçerli oy sayıları ile orantılı şekilde bölüştürülüyor. Milletvekili genel seçimlerinde toplam geçerli oyların yüzde 7'sinden fazlasını alan siyasi partilere de devlet yardımı yapılıyor.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2015 seçimleri kapsamında siyasi partilere verilecek ödeneğin ne kadar olduğunu kamuoyuna duyurmuştu. Şimşek, "2015 yılı için siyasi partilere toplamda 531 milyon ödenek konmuştur" açıklamasını yaptı.
Buna göre; iktidardaki parti, yapılacak olan Hazine yardımının 298 milyon TL'sini alacak.
CHP'nin alacağı yardım tutarı ise 115.3 milyon TL'yi bulacak. MHP ise 77.8 milyon TL Hazine yardımı alacak.
Peki ya, mecliste gruba sahip dördüncü parti olan HDP? Yeni demokratikleşme paketine göre artık yüzde 3'ün üzerinde oy alan siyasi partilere Hazine'den yardım yapılması gerekiyor. Fakat, son seçimlere bakıldığında AK Parti, CHP ve MHP dışında hiçbir siyasi parti bu yardım olanağından faydalanması olası değil.
HDP milletvekillerinin bağımsız olarak girdiği seçimlerde aldığı yüzde 6.57 oy ise parti olarak 2015'teki genel seçimlere girmeleri halinde bir sonraki genel seçimlerde Hazine'den yardım almalarını sağlayacak.
Türkiye'de toplam seçmen sayısı 52 milyon 806 bin 322, Buna göre her oy başına verilecek yardım tutarı 10.05 lira olacak.
AK Parti, CHP ve MHP 2014'te 322 buçuk milyon lira hazine yardımı aldı. 2015'te ise hazine yardımının tutarı 531 milyon lira olacak. Üç siyasi partiye iki yılda 853 milyon lira hazine yardımı yapıldı. Kısaca; yasalarımız uyarınca siyasi partiler, yerel seçim yıllarında normalin iki katı, genel seçim yapılan yıllarda ise üç katı hazine yardımı almaktadır.
Gelin şimdi, şapkamızı önümüze koyup düşünelim. Seçim adaleti nerede? Gören, bilen, duyan biri varsa bana söylesin ki, M.Ö yaşamış Sinop'lu Diyojen gibi adalet aramaktan kurtulayım. Kimse bilmiyorsa, ya da yoksa eğer, bileyim ki burası Patagonya'dır.
SABAHATTİN ALİ…
Hepimiz biliriz; Sabahattin Ali, 2 Nisan 1948'de yurt dışına kaçmak için ilimize gelip, burada hikayesi üzerindeki sis perdesi 67 yıldan buyana henüz kalkmamış bir cinayete kurban gitmiştir. Bu büyük yazar, şair, düşünüre bir vefa borcu olarak ilimizde başta ÇYDD olmak üzere birçok demokratik kitle örgütünün katılımı ile her yıl Mayıs ayı içinde bir anma düzenlenmektedir. Bu yıl bu etkinliğin ekonomik karşılığını da zorlanmadan bulabilmek ve daha çok katılımcıyı etkinliğe katmak için, Kırklareli Kent Konseyi üstlenmiş, iyi de olmuş. Buraya kadar her şey güzel, anlaşılmayan bir şey yok.
Peki, 17 Mayıs'ta başlayan 'Uluslararası Gözaltında Kayıplar Haftası'nda ve ilk 'Gözaltında Kayıp' olarak, Sabahattin Ali'yi anmak için 17 Mayıs Pazar günü, öldürüldüğü yerde anma gerçekleştiren İHD İstanbul Şubesi ve 'Cumartesi Anneleri'nin çağrısını da karşılıksız bırakan yerel örgütlerimizin tutumları düşündürücüdür.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol