ŞAPKAMIZ ÖNÜMÜZDE, DÜŞÜNMELİYİZ DÜŞÜNÜYORUZ!

Geçen haftaki yazımda ben 'NEREYE GİDİYORUZ?' derken; parlamentodaki ülke yönetimine aday aktörlerin, hükümet oluşumundaki politik manevralarına bakarak en az yarısının verdikleri sorumsuzluk örnekleri nedeniyle, eski karanlık günlere çıkarılan davetiyelerin bende yarattığı kaygıları anlatmak istemiştim.
Özledikleri 'kan kokan' yıllara doğru gidilen yolda en başta baş aktör dahil, emeği geçen aktörleri kutlamak hatta, 'Nobel Barış Ödülü' var da neden 'Savaş Ödülü' olmasın diyerek, Tıp ve Sosyoloji alanında uygun bir tanımlama ile ödüllendirmek gerektiğini düşünüyorum. Zira;
Yine silahlar konuşmaya başladı. Yargısız infazlı operasyonlar, barış mitinginin yasaklanması, Eğitim-Sen Genel Merkezi'ne polis baskını vb. terörün tırmanmasına zemin hazırlanıyor. Can yakan şiddet ve terör nereden gelirse gelsin lanetliyorum. Onun için ne pahasına olursa olsun, barıştan yanayım. Suç işleyenler mutlak cezalandırılmalıdır. Bunları biliyoruz, istiyoruz, anladık ama; Anayasal ve siyasi etik olarak tam yetkiye sahip olmayan hükümetin, İŞİD'i bahane ederek, iki yılı aşkın çatışmasız geçen zamana ve barış sürecinin ete-kemiğe bürünmesine ramak kala PKK kamplarının bombalanması da neyin nesi? Terör olaylarında elbette güvenlik önlemlerinin yeri vardır. Ve, gerektiğinde kullanılmalıdır. Ama, hedefi hem nicel hem de nitel olarak büyütürseniz, başarısızlığa zemin hazırlamış olursunuz. Hesapsız-kitapsız bu davranışların sahibi yetkisiz hükümet ve fiili olarak yapılan başkanlığın eseri olduğu için, ülke adım adım kaosa ve savaşa sürüklenmektedir.
Silahların konuştuğu yerde sözün etkisi azalır ama, silahların susması için sözü etkili kılmak zorunluluğu vardır. Barıştan yana, demokratik siyaset yapanların en asli görevi bu olmalıdır.
Türkiye halklarının üç yıla yakın bir zamandır büyük umutlarla destek verdiği 'Çözüm Süreci'nin terk edilerek yeniden çatışma ve savaşın başlaması ülkeyi ve bu topraklarda yaşayan herkesi büyük bir felakete sürükleme tehlikesiyle karşı karşıyayız.
Bu nedenle; 'Barış Meclisi'nin 'SAVAŞI DURDURUN MASAYA DÖNÜN' çağrısına herkesin kulak vermesi ve sahip çıkma mecburiyeti vardır. Aksi halde; yıkım ve acıyı halklarımız çekecektir ama, sorumlular da sürüklendiğimiz bu felaketin altında kalacaklardır.
GIDALAR VE SANAYİ ÜRETİMİNDEKİ
KİMYASALLARIN ÖNEMİ…
GIDA KATKI MADDELERİ
Gıda katkı maddeleri; 1-Renklendiriciler, 2-Tatlandırıcılar, 3-Koruyucular ( antimikrobiyal maddeler), 4-Jelleştiriciler - kıvam arttırıcılar, 5-Stabilizatörler, 6-Emülgatörler, 7-Antioksidanlar, 8-Lezzet artırıcılar (tat ve koku maddeleri), 9-Asitliği düzenleyiciler, 10-Topraklamayı önleyiciler, 11-Starturlar, 12-Diğer (yapışkanlığı azaltıcılar ve kaplama maddeleri, nem tutucular, hacim arttırıcılar, berraklaştırıcılar, köpürtme ajanları, köpürmeyi önleyici ajanlar, itici gazlar)
Gıda katkı maddelerinin kullanılma amaçları
Renklendiriciler: Red-3 (Eritrosin), tartrazin, Blue 1 ve Blue 2 ( Brillant Blue, FCF), Yellow-6 (sunset yellow, FCF, orange yellow 5), Citrus red-2, Red-40, ponso 4R-indigotin gibi sentetik kimyasallar maddelerdir.
Şekerlemeler, dondurma, içecekler, salata sosları, konserve, sakızlar, sosis, reçel, unlu gıdalar, balık, hazır çorbalar, alkolsüz meşrubatlar, ketçap, yoğurt, şeker ve bisküvi gibi bir çok gıda maddesinde kullanılırlar.
Aşırı duyarlılık, astım, deri döküntüleri, migren, erken doğum, kanser, tiroid tümörü, kromozom zedelenmesi, aspirin duyarlılığı, kanserojen gibi etkilere neden oldukları belirlenmiştir. Çocuklarda (özellikle 3-9 yaş) hiperaktivite gibi davranış bozukluklarına neden olduğu belirtilmektedir.
Tatlandırıcılar: Aspartam, asesulfam K, sorbitol, sakarin, sıklamet, glisirhizin, aktilol, maltilol, sukraloz gibi çoğunluğunu sentetik olarak üretilen kimyasal maddeler oluşturmaktadır.
Aroma ve tadı daha cazip hale getirmek, tatlı tadı vermek amacıyla kullanılırlar. Tatlandırıcılar fırın ve pasta ürünleri, sakızlar, şekerlemeler, meşrubatlar, enerji içecekleri, diyet ürünleri, sodalar, çeşitli kolalı içecekler gibi bir çok gıdanın üretiminde kullanılabilmektedir. Sentetik tatlandırıcılar, doğal tatlandırıcılardan (pancar şekeri) 30 ile 500 defa daha tatlandırıcı ve daha ucuza üretebilmektedir. Genellikle, gıdalarda maliyeti düşürmek amacıyla sentetik tatlandırıcılar kullanılmaktadır. Tatlandırıcıların toksik ve alerjik reaksiyonlara; deri, sindirim sistemi ve kalp rahatsızlıklarına; tümör oluşumuna; lenf, böbrek, mesane ve kan kanserlerine neden oldukları belirtilmektedir. Özellikle, hamile ve süt emziren kadınlarda olumsuz etkileri olabilir.
Lezzet Arttırıcılar (tat ve koku maddeleri)
Mono sodyum glutamat: Aromayı, tadı daha cazip hale getirmek, doğal lezzeti geliştirmek, işleme esnasında kaybolan tat ve aromayı kazandırmak, düzeltmek veya korumak amacıyla besinlere katılırlar.
Hazır köfte harçları, et suyu tabletleri, hazır çorbalar, cips, kraker, salam, sosis, hamburger gibi gıda maddelerinde kullanılır.
Gıda Yönetmeliğine göre bal, tereyağı, şeker hariç olmak üzere, tüm gıda maddelerinde belirtilen limitler dahilinde kullanılabilmektedir. MSG en çok çin lokantalarında görüldüğü için neden olduğu rahatsızlıklara 'Çin lokantası sendromu' deniyor. Ensede ve kollarda yanma hissi, yüzde-boyunda karıncalanma, yüzde gerilme hissi, göğüs ağrısı, baş ağrısı, bulantı, çarpıntı, uyuklama, nefes darlığı ve halsizlik görülüyor. Kronik kullanımda epilepsi, alzheimer, parkinson, retina hasarı, diyabet, obezite, hiper tansiyon, böbrek ve karaciğerlerde ciddi hasar, astım ve alerjik hastalıklarına neden oluyor.
Koruyucular
( antimikrobiyal maddeler)
Nitrit, nitrat, kükürt dioksit, benzoik asit, probiyonik asit, sorbik asit, sulfit asit vb.:Besinlerin bakteri, küf ve maya bozulmasına karşı korumak, raf ömrünü uzatmak, doğal renk ve aromayı korumak amacıyla kullanırlar.
Sodyum nitrit ve nitrat: Salam, sosis, sucuk, hazır et yemekleri, tütsülenmiş balık, tuzlanmış biftek, et ürünlerinde kullanılmaktadır. Nitrit ve nitratların nitrosamin gibi kanserojen bileşiklere dönüşebildikleri , karaciğer, akciğer, böbrek, gırtlak, mide ve pankreas kanserlerinin oluşumunda rol oynadıkları belirtilmektedir.
Bebek ve küçük çocukların bu tür gıdaları yemesine izin verilmemesi gerektiği belirtilmiştir. Nitratlar kanda hemoglobin ile birleşerek methemoglobin oluşturup hemoglobinin oksijen taşıma kapasitesini önler. Bebeklerde methemoglobine bağlı olumsuzluklar genellikle hazır mama ve bebeğin beslendiği mama hazırlanmasında nitrat içeren su kullanıldığı durumlarda görülür. Çocuk ve hamilelerin nitrat ve nitrit içeren gıdalardan uzak tutulmaları gerekir.
Benzoik asit ve bileşikleri: Antimikrobiyal özelliklerinden dolayı içecekler, çikolata, soslar, katı ve sıvı yağlar, mayonez, süt tozu, kuru maya, fırın mamülleri, sakız, yumuşak şeker, çikolata, çerez gibi gıdalarda kullanılır. Benzoik asit ve bileşiklerinin beyin zedelenmesi, aşırı duyarlılık, kilo kaybı, astım veya sinirsel bozukluğun tetiklenmesine, çocuklarda hiperaktivite ve ürtiker, deride kızarıklık, şişlik, kaşıntı ve ağrıya; östrojen hormonlarını artırarak hormon dengesinin bozulması ve tümörlerin oluşmasına neden olduğu belirtilmektedir.
Antioksidanlar
Butillenmiş hidroksianisol (BHA) ve butillenmiş hidroksitoluen (BHT), sentetik kimyasal antioksidanlar: Arzu edilmeyen koku, aroma, tat değişikliklerini, enzimatik kararmayı veya oksidasyona bağlı renk kaybını geciktirmek veya önlemek, yağlı besinler de acımayı önlemek, geciktirmek amacıyla kullanılırlar. Besinin raf ömrünü uzatırlar. Bu katkı maddeleri katı ve sıvı yağlar, içecekler, tahıl ve ürünleri , sakız, patates cipsi gibi gıdaların üretiminde kullanılabilmektedir. Yapılan çalışmalarda BHA ve BHT'nin farelerde kanser oluşturması nedeniyle, insanlarda da kanser oluşturabileceği olasılığı olduğu belirtilmiştir. BHA ve BHT alerjik reaksiyonlara, hiperaktiviteye, karaciğer ve böbrek fonksiyon bozukluklarına, östrojenik etkilere ve kan kolesterolünü artırma gibi olumsuzluklara yol açabileceği kaydedilmiştir. Birçok ülkede bebek mamalarında kullanılmasına izin verilmemektedir.
Olestra: Olestra görünüş, lezzet, ısı ve dayanıklılık açısından normal yağlara benzetilerek yağ asidi bazlı sukroz ekstresinden oluşturulmuş yağ yerine özellikle kızartmalarda ve yağsız ürün üretiminde kullanılan sentetik bir maddedir. Olestra yağsız patates cipsi, kızartma ve hazır gıdaların üretiminde kullanılmaktadır. Bu madde ishale ve karın ağrılarına, sindirim sistemi rahatsızlıklarına, beden gücünün azalmasına ve kanda karatenoit azalmasına neden olabilmektedir. Kanda karatenoit azalmasının retina ve görme bozukluğu, yaşlanma, prostat ve akciğer kanserleri gibi hastalıklara ve ölümlere neden olabildiği belirtilmiştir.
Hazır gıda sektöründe yiyeceklerin hazırlanması sırasında katkı maddesi ve koruyucu adı altında yaklaşık 3000 dolayında kimyasal kullanılmaktadır. Kimyasalları içeren hazır gıda tüketiminin yetişkinlerde kanser hastalığına yakalanma riskini %30 arttırdığı belirlenmiş iken, bu oranın çocuklar için %60'a varabileceği açıklanmıştır. Kimyasal katkı maddelerinin kullanıldığı hazır gıdalar, kanserin yanı sıra şeker, tansiyon, kalp ve damar hastalıklarını artırmakta, çocuklarda gelişimi ve boy uzamasını engelleyici etki yapmaktadır.
Bazı gıda katkı maddelerinin yasaklandığı ülkeler
o Sodyum benzoat, aspartam ve siklomat: ABD ve İngiltere'de yasaklanmıştır.
o Eritrosin- E127 Red 3 : Avustralya, Amerika, ve Norveç'te yasaklanmıştır.
o E110 yellow 6 ( sunsetyellow, FCF, orange, yellow S) : Norveç'te yasaklanmıştır.
o E133 Blue 1 ve Blue 2 ( Brillant blue FCF) : Belçika, Fransa, Almanya, İsviçre, İsveç, Avusturya ve Norveç'te yasaklanmıştır.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol