SAĞIRA YATMAK

Bu deyimin aslı böyle değil ama adalet, ekonomik ve sosyal hayatımızı düzenleyen kamu kurumları yani, söz konusu devlet olduğu için 'salağa yatmak' yerine 'sağıra yatmak' diyorum.
Devlet, her işi yapmaz. Devlet, ayakkabı mı üretir, kumaş mı dokur? Yani devlet, özel sektörün yapabildiği hiçbir işi yapmamalı, sadece denetimini yapmalıdır diyenlere sesleniyorum. Bu anlayış, sizin kim olduğunuzu ele veriyor. Ekonomik durumunuz, sosyal statünüz ve dünyaya bakış açınızla sizler, yaşamak için para derdi olmayan, hayat pahalılığını bilmeyen, gelecek kaygısı taşımayan, kapitalizm ya da değişik versiyonlarında çıkarları bulunan sistemin beslemelerisiniz. Onun için, siz bir mutlu azınlıksınız. Ve, sosyal hayat dahil tüm ekonomik hayat ne kadar özelleşirse, o kadar çok semirecek ve mutlu olacaksınız.
Halbuki, emeğiyle geçinen mutsuz çoğunluk öyle düşünmüyor. Yapabiliyorsa 'her şeyi devlet yapsın' ki, aldatılma korkusu olmasın, ucuz ve kalitesine güvenilir mal ve hizmet alabilelim.
Ha, diyeceksiniz ki, 'devlet vatandaşını aldatmıyor mu? Hatta, vicdanı sızlayan somut bir muhatap olmadığından, 'daha vahşice kazıklamıyor mu? Evet, aldatıyor ve kazıklıyor. Ama, bugün içinde isyanları yaşadığımız neoliberalizm adı verilen, ne olduğu belirsiz sosyo-ekonomik yönetimlere sahip, arabesk devlet yapısı sayesinde yapılıyor.
Devlet, sadece denetimlerle uğraşmalıymış. Sorarım sizlere! Ekonomik gücüyle, devleti birkaç kez satın alabilecek onlarca, belki de zaman içinde yüzlerce sayıya ulaşabilecek sermayedarı nasıl denetleyebilir?
Bugün için; devlet denetimleri, 'görmedim-duymadım-bilmiyorum'u sembolize eden üç maymunu oynuyor. Diyeceksiniz ki, devletin bütün denetim ve kontrolleri etkisiz, baştan savma ve göstermelik mi? Tabii ki hayır. Savunmasız, güçsüz, arkasız, kısaca sade, gerçek ve namuslu vatandaş, ya da onun işletmesi üzerine yapılan denetimlerde maazallah ortalık toz duman olur hatta, buharlaşıp ortadan kaldırıldığı bile görülebilir.
Diyelim ki; 'öyle değildir, devlet herkese eşit mesafede ve adil davranır' diyorsunuz. O zaman, hukuk yargılamalarında adalet var mı, ona bakalım… Tüketicilerin kanını-iliğini emen finans kuruluşlarına engel olunabiliyor mu, ona bakalım… Teknolojik gelişme adına iletişim kurumları tarafından soyulan yurttaşlarımız korunabiliyor mu, ona bakalım… Zorunlu tüketim olarak kullandığımız enerjide ekolojik yıkımlar dahil yurttaşın cebini yakmıyor mu, ona bakalım… Sosyal devlet iddiasıyla varlığı söz konusu kamu kuruluşları olan eğitim, sağlık, sosyal güvenlik vb. kurumlar, yurttaşa yönelik kurumsal sorumluluklarını yerine getirebiliyorlar mı, ona bakalım… Yoksa, bakıldığı yer ve açıya göre farklılık gösteren durum nedeniyle, her şeyin nasıl olması gerektiği şekilde yapılıyor gibi mi, görünüyor.
Bu cevapsız soruları çoğaltabiliriz ama, gerek yok. İşte, burada devlet, yazı başlığında olduğu gibi 'sağıra yatıyor' ya da, yurttaşına üç maymunu oynuyor.
KURTARICILARDAN KURTULMAK…
Siyaset dahil, hayatın her alanında 'Kurtarıcılardan kurtulmak' gerek. Gün yok ki, cep telefonlarımıza 'sorunlarınızı biz çözelim' anlamında mesajlar gelmesin. Evet, dedik ya, burası her konuda özgürlüğü benimsemiş, isteyen istediği gibi çalışıp para kazanan, devlet desteğiyle sosyal ve adil devlet uygulamalarından korunan bir ülkedir. 'Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler' anlayışı ile 'uçan kuşun kanadı kırılmamalıdır'.
Her alanda olduğu gibi, aldatılan-kandırılan tüketicilerin her zaman düşmesi muhtemel, yeni tuzaklar için geç kalınmamış. Adaletinden, güvenliğinden, korumacılığından sorumlu devlete rağmen tüketicilerimiz, atılan oltalara takılmaya devam ediyor.
11 Eylül 1980 Tarihi öncesinde, ülkemiz 'kan gölü'ne dönmüşken bir gecede güllük-gülistanlığa çeviren yüce devletimiz, isterse yolsuzlukları, yoksullukları, adaletsizlikleri, haksızlıkları üç-beş günde halletmesi işten bile değildir. Ama, yine de derneğimizin genel merkezi, yurttaşımızın 'tuzaklara düşmemesi' için geçen gün uyarı niteliğinde bir basın bildirisi yayınladı. Bunu sizlerle paylaşmak istiyorum.
"TÜKETİCİ HAKLARI DERNEĞİ (THD)' DEN UYARI;
" DOLANDIRICILARA DİKKAT !..
" THD' NİN ADINI KULLANAN DOLANDIRICILARA KARŞI DİKKATLİ OLUNUZ!…
" BANKALARDAN ALACAĞINIZ DOSYA MASRAFI VE YILLIK KART AİDATLARI İÇİN DOLANDIRICILARIN TUZAĞINA DÜŞMEYİNİZ !..
"BANKALAR VE DİĞER FİRMALAR HAKKINDAKİ ŞİKAYETLERİNİZ İÇİN TÜKETİCİ HAKLARI DERNEĞİNDEN YARDIM İSTEYİNİZ...
"TÜKETİCİ HAKLARI DERNEĞİ' NİN ADINI KULLANAN DOLANDIRICILARI DERNEĞİMİZE BİLDİRİNİZ..
Tüketici Hakları Derneği (THD) Genel Merkezi, tüketicileri yeni tip bir dolandırıcılık yöntemine karşı uyardı. THD'den yapılan yazılı açıklamada, ülkemizde her geçen gün dolandırıcılığın ad, yöntem ve şekil değiştirip devam ettiği belirtilerek şöyle denildi: Son günlerde vatandaşların gerek radyo ve televizyon reklamları vasıtasıyla, gerekse SMS ve internet mesajlarıyla bizzat aranarak kendilerine değişik telefon numaraları bildiriliyor. Hatta, gözü dönmüş bu kişi ve kuruluşlar bu işi Tüketici Hakları Derneği'nin adını kullanarak dahi yapabiliyorlar. Bu mesajlardan sonra aradığınız kişiler vatandaşları şöyle yönlendiriyorlar; 'Bankalardan paranızı bir ay içinde alacağız. Bunun için size kargo ile bir evrak göndereceğiz. Bu evraka 100TL ödeyerek, kargodan teslim aldıktan sonra doldurup, Tüketici Hakem Heyeti' ne başvurun' diyorlar. Ya da, tüketicilere gönderecekleri evrak karşılığında tüketicinin kredi kartı bilgilerini isteyip, tüketicinin hesabından para çekiyorlar.
Dernek açıklamasında, tüketicileri, THD'nin adını kullanan dolandırıcılara karşı dikkatli olmaları ve bankalardan alacakları dosya masrafı ve yıllık kart aidatları için yapacakları girişimlerde dolandırıcıların tuzağına düşmemeleri için uyardı. Tüketicilerin, bu ve benzeri durumlarda dikkatli olmaları, bankacılık ve diğer konular hakkındaki şikâyetleri için Tüketici Hakları Derneği Genel Merkez ve Şubelerine başvurarak yardım almaları gerektiği vurgulandı. Açıklamada, Tüketici Hakları Derneği'nin adını kullananların Dernek Genel Merkezi'nin (0312) 425 15 29 (0312) 417 9334 numaralı telefonlarına bildirilmeleri istendi."

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol