Rumeli ve Balkanlar Türkiye’den ne İstiyor, Ne Bekliyor?

22 Mayıs 2023 Pazartesi günü Başkan Recep Tayyip Erdoğan Haliç Kongre Merkezi’nde Rumeli-Balkan STK’ları ve İstanbul Ak Parti İl Başkanlığı tarafından düzenlenen Büyük Rumeli Buluşması programına katıldı. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu öncesi böyle coşkulu ve büyük bir buluşma çok manidar ve çok önemliydi. Ayrıca, Balkanların her yerinden siyasetçisinden, sanatçısından, devlet adamından, aydınına kadar çok önemli konuklar sırf bu programda yer almak ve Erdoğan’a desteklerini sunmak için salondaydılar.
Başkan Erdoğan’ın cezaevinden çıktığında ilk ziyaret ettiği ve Ak Parti’nin kuruluş kararının alındığı yerin Makedonya olması münasebeti ile Ak Parti hükümetinin hususi olarak bölgeye önem verdiği bilinmektedir. Tabikî tek sebep bu değil. Yüzlerce yıllık ortak bir geçmişimiz olan coğrafya söz konusu. Kültürel mirasımızın yanında aynı dini, aynı kültürü taşıdığımız birçok milletten milyonlarca insanımızın Balkanlarda yaşıyor olması devletimizin ve hükümetimizin yönünü bölgeye çevirmesinin en büyük sebebi. Sayın cumhurbaşkanı; “Rumeli'yi bir an olsun aklımızdan ve kalbimizden çıkarmadık. Ne Rumeli'yi unuttuk ne Kırım'ı ne Kıbrıs'ı ne Türkistan'ı ne Kafkasya'yı ne de gönül coğrafyamızın diğer köşelerini unuttuk” sözleriyle aslında her şeyi özetledi.
Cumhuriyetimizin kuruluşundan günümüze gelinceye kadar gelmiş olan hükümetlere bakıldığında bölge ile en fazla haşır neşir olan, irtibatta olan ve yatırım yapan tek hükümet Ak Parti hükümeti olmuştur. Devletimizin bazı kurumları ki özellikle TİKA ve Vakıflar Genel Müdürlüğü 2003’ten beri bütün Balkanlardaki tarihi mirası yeniden ihya etmiş, ayağa kaldırmış ve bölge halkının kullanımına, hizmetine sunmuştur.
Ayrıca bölgede yaşayan insanların refah seviyesini artıracak bölgesel kalkınmalarda yaptığı hibeler çok büyük rakamlardadır. Yunus Emre Enstitüsü’nün dünyadaki ofislerinde yabancılara Türkçe öğretme ve kültürel bürokrasi sahasındaki hizmetleri saymakla bitirilemeyecek kadar çoktur. Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı (YTB), Kızılay, Afad, Maarif Vakfı, THY, Anadolu Ajansı, TRT gibi kurumlarımızın da bölgedeki hizmetleri ve çalışmaları saymakla bitirilecek gibi değildir.
Peki bu güç ne zaman oldu? Bundan önceki hükümetler zamanında neden olmadı? Bunları maalesef ki sorgulayamıyoruz. Fakat, toplumumuzda bunları sorgulayacak, bu gelişmeleri idrak edebilecek insan sayımız istenen düzeye çıkmaya başlamıştır. Çünkü maalesef ki insanımızın dünyayı takip etmesi birileri tarafından hep engellendi. Refah seviyesi hep düşük bırakılarak ve büyük bir bürokratik engellerle halkımızın gönül coğrafyasını ziyareti, turistik ziyaretleri engellendi. Sadece elitler seyahat edebilir imajı yaratıldı. Onlarda zaten anca Avrupa’ya gidip gelmeyi hoş gösterdi.
Fakat son 20 yılda Balkan ülkeleri ile kaldırılan vize uygulaması, refah seviyesindeki artış ve buna bağlı olarak seyahat etme bilinci halkımızın yukarda saydığımız kurumlardan haberdar olmasına vesile oldu. Bu saydığımız kurumlar ülkemizdeki birçok insanın bile haberi yokken Kafkaslardan Balkanlara büyük bir coğrafyada o kadar büyük işler başarırken birileri çıktı iktidar olursa bu kurumları kapatacağını söyledi. Bunu duyan Rumeli insanı sizleri iktidara taşır mı? Rumeli insanı da Anadolu insanı gibi ariftir. Her şey gün gibi ortadadır.
Sayın Erdoğan, Büyük Rumeli Buluşması’nda Aliya İzetbegoviç’i ölüm döşeğinde ziyareti esnasında Aliya’nın Bosna Hersek’i kendisine emanet ettiğini söyledi. Aslında bu emanet sadece Bosna’dan ibaret değildi. Bütün Balkanlar, eski Osmanlı coğrafyası ve tüm İslam alemiydi. Aliya, sayın Erdoğan’ı geleceğin Türkiye’sinin ve İslam coğrafyasının lideri olarak gördüğü için bu manevi görevi kendisine bir nevi tevdi etmişti. Zaten sayın cumhurbaşkanımız da iktidar olduğu günden beri gerek Balkanlarla gerek İslam coğrafyası ile kurduğu ilişkilerle bu sorumluğunu hakkıyla yerine getirdiğini bizlere göstermiştir. Yüz yılıdır koparılmış olan bağlarımızla bizlere unutturulmuş olan hem mefkuremize hem de insanlarımıza kavuştuk. Sayın Erdoğan’ın şu sözleri çok manidardı: "Osmanlı'dan beri süren bu göçlerde binlerce insanımız hayatını kaybetti. Ana vatanlarından sürgün edilen Çerkes kardeşlerimiz, doğdukları topraklarda zulme uğrayan Kırım Tatarları, Ahıska Türkleri, tarihin en büyük katliamlarına maruz bırakılan Rumeli muhacirleri, hâsılı Osmanlı'nın adalet sancağı altında huzurla yaşayan milyonlarca kardeşimiz, soydaşımız son çare olarak Cumhuriyet topraklarına sığındı. Türkiye, Çerkes'i, Tatar'ı, Gagavuz'u, Arnavut'u, Boşnak'ı, Türkmen'i, Özbek'i, Uygur'u ile başı dara düşen her kardeşine bir eman ve esenlik yurdu oldu."
    Peki sayın cumhurbaşkanımız; 20 senede Balkanlar ve kardeş coğrafyalarımız ile kurduğu bu ilişki sayesinde bölgede oluşan yüksek teveccühe mazhar olurken acaba CHP ve civarındaki derebeyleri sizler hangi siyaseti ürettiniz? Hangi taşın altına elini koydunuz? Bir kez olsun bölgeye gittiniz mi? Yerel halkın sesini dinlediniz mi? Erdoğan’ın konuşmasının bir yerinde dediği gibi bölge halkının köftesini, pidaykasını, burekini yediniz mi?
 Bölge insanına daha fazla neyi vaat ettiniz ki hangi karşılığı beklemektesiniz? Aynı şekilde altı masanın önde gelenlerine soralım; sizler gözünüzü kör eden iktidar hırsıyla, sırf bölge insanının gönlünü aldığı hizmetleri engellemek ve bu kurumları kapatacağınızı vaat etmekten öte hangi siyaseti ürettiniz?
Bitmedi! Sayın Davutoğlu ve Babacan! Zannediyorsunuz ki Balkanlarda bir etkiniz var bir iziniz var. Şunu açıkça ifade edeyim ki; büyük bir rüya görmektesiniz. Balkan insanı sizi sırf Sayın Erdoğan’ın yanındasınız diye sevdi, güvendi. Ne zaman ki Erdoğan’la yollarınızı ayırdınız Balkan insanı da sizinle yollarını ayırdı. Balkanlarda bir tane seveniniz olmadığı gibi ateş olsanız cürmünüz kadar yer yakacak bir etkiniz bile yok!
Bazı sözler vardır ki; kimin söylediğinden ziyade söylenen sözün doğruluğu önemlidir. Fakat sayın Kabaktepe’nin en güzel şekilde ifade ettiği gibi; "21 yılda Cumhurbaşkanı'mızın önderliğinde öyle büyük işler yapıldı ki kim ne derse desin Recep Tayyip Erdoğan, Balkanlar'a hizmet etmeye devam edecek."
Son olarak yazımın başlığında sorduğum sorunun cevabını kısaca vermek isterim. Balkan insanımız Türkiye’den şu 20 yıldaki gibi ilgi istiyor, birlik olmak, destek görmek istiyor.  Yıldır unutulmuşluğun, köşeye atılmışlığın acısını 20 yılda çıkarmanın mutluluğunu sayın Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı olması ile devam etmesini istiyor. Çünkü biliyorlar ki, Erdoğan kara günde de iyi günde de tüm mazlumların, mahzunların yanında olduğu gibi Balkan insanının da yanında olmaya devam edecek.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol