“Pazar’a Göre Enflasyonu Hesaplayın”

İYİ Parti Genel Merkez Seçim İşleri Başkan Yardımcısı Kürşad Yamaner ve Kırklareli İl ve Merkez ilçe yöneticileri Kırklareli’de Cumartesi günleri Karacaibrahim Mahallesi’nde kurulan halk pazarında vatandaşlar ve esnafla biraraya geldi.

Vatandaşın ve esnafın derdini dinleyen Yamaner ve yöneticiler enflasyonun TUİK’in açıkladığı verilerle hiç alakası olmadığını gerçek enflasyonun çarşı ve pazarda alışverişini yapan vatandaştan çok daha iyi bilgi akışı sayesinde rahatlıkla öğrenilebileceğini söylediler. Yamaner TUİK verilerinin gerçeği yansıtmadığı gibi farklı bir algı yarattığını söylerken “ TÜİK açıkladığı verilerle, gerçek enflasyon arasında fark olduğunu ve bunun da halk tarafından çarşı ve pazarlarda net görüldüğünü söyledi. Yamaner şunları kaydetti: TÜİK "Enflasyon yüzde 19.89" demiş. Halk çarşı pazarda gerçeği net görüyor. Gerçek enflasyon yüzde 40'ın üzerinde. Şahsım ve şürekası ülkeyi bi-tirmeye kararlı ama unuttukları bir şey var. Biz varız ve buradayız. Bizim en önemli meselemiz halkımızın sofrasıdır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ekim ayına ilişkin açıkladığı enflasyon verilerine göre, tüketici fiyatları, ekim ayında aylık bazda 2,39 yüzde arttı

TÜİK’e göre yıllık enflasyon da yüzde 19,89 oldu.Üretici fiyat endeksi ekimde bir önceki aya göre yüzde 5,24 arttı. Üretici fiyatlarındaki yıllık artış ise yüzde 46,31 olarak kaydedildi. Böylece ÜFE-TÜFE makası 26,42'ya çıktı. Bu verilere inanmak akıl karı değil. Keşke bu şekilde olsa diyecek konuma geldi. Ki açıklanan rakamlar bile yüksek olmasına karşın bunu diyebiliyoruz” ifadelerine yer verdi. Hem alıveriş yapan vatandaşın hem de pazarcı esnafının sıkıntılı bir süreç içerisinde olduğunu söyleyen Kürşad Yamaner’e göre yüksek enflasyon seviyesi tek başına ciddi bir mesele olmayabilir ancak resmi veriler ve hissedilen enflasyon birbirini tutmadığında, halkın alım gücü günden güne eriyor demesi dikkat çekti. Yamaner açıklamasının son bölümünde şu ifadelere yer verdi: “Bir ülkede enflasyon yüzde 40-50 bile olabilir ancak toplumu yoksullaştıran esas olarak enflasyonun değişkenliğidir. Örneğin yüzde 40 seviyesinde kararlı bir resmi enflasyonda her şeyin fiyatını buna göre belirlenir, belli dönemlerde sadece paraya 0 eklenir ya da paradan 0 atılır.Ama verilerin halkın hissiyle buluşmadığı noktada halk fakirleşir. Gerçek enflasyon yüzde 40-45 ise ve resmi veriler bunu yüzde 19 olarak lanse ediyorsa, sizin maaşınızdan aradaki fark kadar erime, diğer adıyla fakirleşme olduğunu gösteriyor” dedi.
Fiyatların Sebebi de
Sorumlusu da Belli!
Halk pazarında vatandaşlarla ve esnaflarla sık sık bir araya geldiklerini belirten İYİ Parti Kırklareli Merkez İlçe Başkanı Nagihan Alpsoy Özçelik vatandaşın mutfağı ve cebindeki para enflasyonun nerelerde olduğunu gösteriyor dedi Açıklamasının devamında Özçelik şunları söyledi: “Peki, vatandaşın mutfakta hissettiği enflasyon ne ifade ediyor ve sebepleri ne? Uzmanlara göre bunun başlıca nedenleri Türkiye'nin tarım politikalarındaki plansızlık, yanlış ithalat politikaları, döviz hareketliliği ve düşen alım gücü sebebiyle girdi maliyetleriyle baş edemeyen çiftçinin üretimden uzaklaşması olarak karşımıza çıkıyor” dedi. Başkan Özçelik, çiftçi için olmazsa olmaz gübre fiyatlarının son bir yılda yüzde 200 ile 400 arasında zamlandığını söylüyor. İşte enflasyon rakamları budur. Gübre fiyatlarını karşılayamayan çiftçinin gübresiz üretim sonucu tarladaki veriminin azaldığını, dolayısıyla gelirinin düştüğünü ve son kertede Türkiye'nin toplam üretimi de azaldığı için gıda fiyatlarının arttığını söylüyor. Yani çiftçinin sadece marketten ürün satın alırken değil, üretim yaparken de alım gücü çok zayıfladı. Bu kadar yüksek girdilerle elde ettiği ürünü neredeyse aynı fiyattan satıyor. Zarar ettiği için üretimden vazgeçiyor. Bu nedenle tarımda kiralanan veya kiraya verilen arazi sayısı giderek artıyor. Küçük çiftçiler artık pazara değil kendi ihtiyacı kadar üretim yapıyor.Türkiye'deki çiftçiler, tarladaki ürününün fiyatını nadiren kendisi belirliyor.
Sözleşmeli üretimin sorunları
Bu nedenle son yıllarda artan bir biçimde, çeşitli kurumlar tarafından teşvik edilen alım garantili "sözleşmeli üretim" yöntemini tercih ediyor. Fakat buna göre gıda enflasyonunu baskılamak için kullanılan bu yöntem, uzun vadede yine çiftçinin üretimden uzaklaşmasıyla sonuçlanıyor: "Üreticinin üzerinde ciddi bir fiyat baskısı var. Örneğin tarım kredi kooperatifleri aracılığıyla yapılan sözleşmeli üretim çiftçi için cazip çünkü alım garantisi veriyor. Fakat belirli bir fiyat baskısı oluşturarak, 'Sadece şu fiyattan alırım' diyor. Enflasyon yüksek olmasın diye bir fiyat dikte ediliyor ve çiftçideki ürünün fiyatı düşük tutulmaya çalışılıyor. Böylece sözleşme yapan çiftçi, aslında aynı zamanda diğer çiftçilerin de fiyatını ya da kaderini belirlemiş oluyor."(E.Baycan)




Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol