PENCERE

Bazen küçücük ayrıntılar bile, büyük rol oynayabiliyor hayatımızda. Hiç fark etmediğimiz, önemsemediğimiz değerler bir gün pencere veya kapı olarak çıkabiliyor önümüze. Kimilerinin her yanı pencere olsa da camın bir kenarından bakarak tüm alanları gördüklerini sanırlar.
Oysa görüntüler mevsimine bağlıdır. Bazen ardına kadar açık pencere bile tam görüntü sağlamayabilir. Sisli havaların görüş mesafelerine hepimizin aldandığı olabilir.
İnsan oğlunun doğası gariptir,bazen kirli penceresini silmeye bile akıl edemezken,bazen de bu günlerden yarının dertlerinle haşır, neşir olandır.Fazla düşünmeden kararlar verip sonrada dert yanarız eşe dosta.
Çok manalı bir atasözü vardır. "Doksan dokuz kere düşün bir kere konuş "diye değil mi, hepimiz duymuşuzdur bu sözü üstünde durmasak bile ağzımızdan çıkan her söz, atılan bir taşa benzer ve asla geri alınmaz.
Elimize sahip olduğumuz kadar da dilimize de sahip olmak, görüş alanımızı temiz olmasına da yardımcı olacaktır.
İnsanların pencereleri ne kadar geniş olursa olsun, temiz değilse eğer yarınlarımızı gölgeleyebilir yetersiz görüntüler.
Hayata her bakışımızın ayrı, ayrı pencereleri vardır, tek pencereden bakanlar zaten hayat okulunun sınıfında kalacaklardır. Ne kadar çok penceremiz olursa ve ne kadar da camları temiz ise o kadar uzakları görebileceğiz, aynı zamanda da o kadar yakından kucaklayabiliriz imkânlarımızı.
Öyle kırkına gelir gelmez külkedileri gibi bir köşe başına çekilerek kendimizi hayatın akışına bırakmamalıyız. Yaşadıkça var olmalı içimizdeki hayat mücadelesi. Ancak o zaman gülümseyecektir bizlere camın öbür ucundan, bu gün hayalini kurduğumuz yarınların hikâyesi.