Öğretmen performans sistemine tepki

Eğitim Bir Sen ve Memur-Sen Kırklareli İl Başkanı Selahattin Karanfiler, Milli Eğitim Bakanlığı’nın uygulamaya koymaya
hazırlandığı öğretmen performans sistemini eleştirdi. Karanfiler, sistemin birçok mağduriyete neden olacağını savundu.

Eğitim Bir Sen ve Memur-Sen Kırklareli İl Başkanı Selahattin Karanfiler, Öğretmen Performans Değerlendirmesi ile ilgili açıklamalarda bulundu.
“Özel sektör iş dinamiklerinin ve çalışma ilişkilerinin kamuya aktarılması hâlinde kamu hizmetinin de artacağı şeklindeki kerameti kendinden menkul yanlış ve hatalı algı, ne yazık ki, Öğretmen Performans Değerlendirme ve Aday Öğretmenlik İş ve İşlemleri Yönetmeliği Taslağı’na da yansımıştır” diyen Karanfiler, Milli Eğitim Bakanlığı’nın eğitimin niteliğine ve öğretmenin mesleki gelişimine hiçbir katkısının olmayacak, aksine kurumsal bütünlüğü, çalışma barışını ve iş birliğini zedeleyecek performans değerlendirme sistemini uygulamaya koymaya çalışmasının kabul edilemez olduğunu söyledi.
Karanfiler, Bakanlığın bu konuda aceleci ve plansız davrandığını, sistemin hukuki ve kanuni dayanağı olmadığını, öğretmene, öğrenciye ve eğitime somut hiçbir katkısının bulunmadığını öne sürdü. Karanfiler, performans değerlendirme sisteminin uygulamaya konulmak istenmesindeki ısrarın, hatalara ve mağduriyetlere sebep olacağını iddia etti.
Karanfiler, açıklamasında şu ifadelere yer verdi;
“Kamu hizmeti ile kamu görevlileri arasında hizmet süresince bulunması gereken liyakat, güven ve sadakat temelli ilişkiyi ölçen, puanlayan ve bunlara dayalı iş ve işlemler üreten Sicil Sistemi 2011 yılında kaldırılmıştır. Aradan geçen sürede ise ne genel ne de kurumlar bazlı “bunun yerine ne konulabilir, bir sistem ikame edilmeli mi” şeklinde bir soru ya da ihtiyaç vurgusu ortaya konmadı. Hâl böyle iken, bugün bir anda bir yönetmelik taslağı ile öğretmenin performansının ölçülmeye kalkışılması, kamu yönetimi ve kamu hizmeti teorisi ve pratikleriyle örtüşmemektedir.
Motivasyon üretmek yerine, olan motivasyonu bitirmek ve kamu görevlilerini tehdit etmek sonucu üreten bir içerikle, performans sistemi kurulacağını düşünmek hem yorucu hem de yıpratıcı süreçlere kapı aralar.
Bakanlığın performans ölçümü, başarı değerlendirmesi noktasında son on yıllık süreçte yaptığı hazırlıkları ve girişimleri biliyoruz. Bunların ilk ortak noktası, ilgili taraflar ve paydaşlardan yoksunluktur. Bir başka ortak nokta, performans ölçme ve başarı değerlendirme sisteminin amaç belirsizliğidir. Öğretmenlerin yeterlilik ölçütlerinin, görev tanımlarının henüz yapılmadığı, öğretmenlerden, eğitim yöneticilerinden, eğitim hizmetinin okul, sınıf düzeyindeki sunum zemininde görev alan diğer kamu görevlilerinden hizmet noktasında, verimlilik ve kalite bağlamında, sorumluluk ve yetki çerçevesinde ne istendiği halen belirsizdir. Bütün bunların olmadığı bir zeminde başarıyı, performansı ölçme iddiası ve bunun üzerinden hizmeti sunanlarla ilgili başarı ilanı ya da başarısızlık ithamı yapmaya dönük sistemi hayata geçirme aceleciliği “ben yaptım oldu” mantalitesinin somutlaşmasından başka bir sonuç doğurmaz.
Eğitim sistemine özgü bir performans sistemi oluşturma gayreti, eğitimin insan-insan temalı bir ilişki ve iletişim hizmet alanı, insanı inşa etme zemini olduğu gerçeğini ıskalamayı beraberinde getirir. Bu konu, sosyal, siyasal ve ekonomik risklerin yanında, bunun çok ötesinde ve bunlardan çok daha önemli olarak eğitimin “insan-hikmet” temasını sağlama niteliğini göz ardı etmekle sonuçlanacak daha tehlikeli ve daha uzun erimli etkileri de ardıl alan olarak barındırmaktadır.
Millî Eğitim Bakanlığı’nın siyasi ve idari üst düzey yöneticilerine, farklı unvanlarda politika belirleme görevini üstlenen Bakanlık personeline, eğitim yöneticilerine, öğretmenlere ve diğer eğitim çalışanlarına “eğitim hizmetlerini sunanların performansını ölçerken temel veriler ne olmalıdır” sorusunu ya da daha yalın bir dille “eğitimde performans neye tekabül eder” sorusunu sorsak, soruya yüklenen anlamda da soruya verilecek cevaplarda da hiçbir uzlaşma/ortaklaşma yakalanamayacağı açıktır.
Kamu personelinin başarı, verimlilik ve çalışma gayretini izlemek ve kamu hizmetinin kalitesini yükseltmek için gerekli olan, çalışan kesimler ve toplum yararına olmadığı özel sektör uygulamalarında tecrübe edilmiş performans değerlendirme türünden uygulamalar değil; çalışan, çaba gösteren, görevini yerine getiren, bunun ötesinde kamu hizmetinin kalitesini yükseltmek için fedakârlıkta bulunan ve bireysel üstün katkıda bulunan bir başarı değerlendirme sistemi kurmaktır. Performansının düşük olduğu düşünülen memuru aramak yerine, fedakârlığı ve bireysel başarısı görülmeyen memuru aramak daha iyi bir kamu hizmetinin anahtarıdır.

 


Eğitim-Bir-Sen olarak, yakın tarihte gerek performansı öne çıkaran Öğretmen Strateji Belgesi’ne gerekse bu doğrultudaki pilot uygulamaya karşı çıkmış, performans değerlendirme süreçleri kapsamında yapılacak değerlendirmelerde, tüm değerlendirme kriterleri bazında tüm eğitim çalışanlarına tam puan verilmesi yönünde eylem kararı almıştık.
Ekim 2017 tarihli Kurum İdari Kurulu Çalışma Raporu’nda da, “pilot illerde uygulaması denenmeye başlanılan, öğretmen motivasyonunu olumsuz etkileyecek, çalışma barışını bozacak, kanuni dayanağı olmayan öğretmenlerin performans değerlendirmesi uygulamasına son verilmesi” konusunda çalışma yapılması imza altında alınmıştı. Bakanlığa, performans değerlendirmesini gündeminden çıkarma çağrısında bulunuyor; yönetmelik taslağının yürürlüğe konulması hâlinde, süreci işletilemez hâle getirecek eylem kararı almaktaki kararlığımızı bir kere daha vurguluyoruz.”

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol