OSMANLI’NIN YENİLİKÇİSİ NAMIK KEMAL

Rumeli'de ya da Balkanlar'da taşların oynaması 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı ile başlamıştır. Gerçi o yıllarda Osmanlı Devleti'nin çökmekte olduğunu görüp söyleyen ve hatta yazılarında belirten Namık Kemal, Ali Suavi, Tevfik Fikret gibi yenilikçiler vardır ama idare devletin batmakta olduğunun farkında değildir. Daha önce batılıların dayatması ile gerçekleşen 1839 Tanzimat ve 1856 Islahat Fermanları gibi düzenlemeler hastaya şifa olmamıştır.
Yeni Osmanlılar, Jöntürkler gibi zamanın ilerisinde olan aydınlar da fazla bir şey yapamamışlardır. Yenilikçilerin içinde bizim ders alacağımız Osmanlı Aydını Vatan ve Hürriyet şairi Namık Kemal'dir. Ancak Namık Kemal de Osmanlı Devleti'nin ekonomiden, sanayiden yoksun olduğu, sorunun buradan kaynaklandığını görmemiştir. Fakat yine de yazıları ve şiirleri ile topluma yeni fikirleri ulaştırmaya çalışmıştır.
Yiğidi öldür fakat hakkını ver derler ya Osmanlı Aydınları da radikal olmayan düşüncelerle bir arayışın içinde olmuşlardır. Prens Sabahattin kurtuluşu liberal ekonomide ve yönetimin yerelleşmesinde görmüştür.
Şunu söylemek lazım. Yeni Osmanlılar olsun diğer aydın gruplar olsun şüphesiz ki toplumun ilerisinde insanlardır. En başta halka güvenmiyorlar. Halk da onlara güvenmiyor. Bir avuç Osmanlı Aydın'ı halktan kopuk yaşamaktadır. Akılcı ve gerçekçi değildirler. Vatan diye bildikleri bir yer yoktur. "VATAN" kelimesini ilk kullanan Namık Kemal olduğu halde vatanın ne olduğunu bilmediği için "VATAN YAHUT SİLİSTRE" zannetmiştir. Gerçi Namık Kemal hürriyetten, vatandan söz etmiş, yenileşmeden bahsetmiştir ama fikirleri tartışacak, üzerlerinde düşünecek bir halk yoktur. Hiç kimse kendisinin ne olduğunu bilmiyordu. Müslüman ve Osmanlı olduğunu söylemekle yetiniyordu. Babaeskili Rahmi Apak Atatürk Dönemi komutanlarındandır, Yüzbaşı Selahattin ile aralarında şu konuşma geçer:
Rahmi Apak Yüzbaşı Selahattin'e ne olduğunu sorar, Osmanlı'yım der. Başka der, Müslümanım. Daha başka, Harbiye Talebesi olduğunu ifade eder. Bir türlü TÜRK olduğunu söyleyemez. Çünkü, Türk olduğunu bilmiyor. Osmanlı "TÜRK" olduğunu Osmanlı-Rus ve Türk-Bulgar Savaşlarından sonra öğrendi. 1915 Çanakkale Savaşı herkesi bir çizgide birleştirdi ve TÜRK RUHU yeniden canlandı. Mustafa Kemal'in ortaya çıkışı herkesi bir tarih, bir dil, bir ülkü doğrultusunda birleştirdi. İstiklal Savaşı düşmandan, iç ve dış parazitlerden, başka ırkların ruhu ile yaşamaktan kurtardı. Bugünkü vatan ve ulus yaratıldı. Yeni kuşakların bilmedikleri, bizim öğretmede yetersiz kaldığımız hikaye budur. Millet bugünkü noktaya gelmeyi başarmıştır. Ancak mücadele bitmemiştir. Önümüzde bir UYGARLIK, ÇAĞDAŞLAŞMA savaşı vardır. Onu da kazanmak zorundayız. Onun da öğretilmesi gerekir. Nereden nereye geldiğimizi bilmeliyiz.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol