ÖĞRETMEN MEKTUBA CEVAP GÖNDERDİ

Öğretmen Songül Ekincioğlu'na arkadaşından mektup geldi. Arkadaşı büyük şehirde yaşıyordu, çıkıp gitmişti köyden. Oysa öğretmen Kayseri'nin Konaklar köyünde çocuklara “a”yı, “b”yi, “c”yi öğretiyor, denizin ne olduğunu anlatıyor ve “Atatürk” diyordu her lafın başında… Arkadaşı ise “Gel!” diyordu “Gel! Bırak köyü de, büyük şehre gel!”
Öğretmen bir cevap yazdı arkadaşına; “Gelemem!” Dedi ve anlattı niçin gelmeyeceğini:
“Akşam yorgunluğunda aldım
Mektubunu.
Ellerim tebeşir tozuydu
Yıkamak istedim
Su yoktu.
***
Biliyor musun?
Ömer dersine çok çalışmıştı
Bugün.
Hacer yine saçlarını taratmamış,
Emine parmağını kesmiş,
Kalem açayım derken.
İşte onlarla dolu
Bir günümü daha geride bıraktım
Yorgunum
Mutluyum o kadar da.
***
Satırlarınca yıkıldım
Akşam yorgunluğunda
Yanık bir türkü inler gibi
Köyümün havasında
Iraktan bir kaval
İşler yüreğimin derinliğine
Yine seni duyarım içimde
İster istemez.
Bu yanık türküleri unuttun değil mi?
Kaval sesi duymayalı çok oldu.
***
Ben Anadolu'da yaşamın en katısında
Koca kentleri anımsarım,
Arada bir
Boğulacak gibi olurum,
Bir ağırlık çöker üzerime.
Ben tozlu yollarda bir başıma
Öylesine iç-içeyim ki insanlarla
Seni anımsarım çok zaman
Kaçar gibi gidişini
Unutuverişini yaşamının ilk yıllarını
***
Sen sanki kağnı arabalarına
binmedin mi hiç?
Bostan tarlaları beklediğin olmadı mı?
Gaz lambasının ışığında
Anan çıkarmadı mı ayağındaki dikeni
Bacın onarırken tek giysini
Öylece beklemedin mi yanıbaşında?
Senin canın
Kırmızı şeker istemedi mi sanki?
Kızgın toprakta ayağın acırken
Sövmedin mi kendi kendine?
Kar diz boyu olunca
Daha bir zor olmadı mı
Okula gitmek?
Bir kundura özlemi çekmedin mi?
***
Kör kuyulardan su beklediğin
Arpa ekmeğini gevelediğin günleri
Unuttun mu yoksa?
***
Kaçar gibi gittin Anadolu'dan
Şimdi beni de çağırıyorsun ha?
***
Gelmeyeceğimi
Gelemeyeceğimi bile bile
***
Bu son yanıtımda
Ben sana “Gel” diyorum
Bırak o batak kenti
Sana yeniden öğretirim
Bu yaşamı
Bu insanları sevmesini
***
Sen yıllar önce neysen
Yıllar sonra doğanlar
Yine aynı
Değişen bir şey yok.
Onların da kışın ayakları üşüyor,
Onlar da imreniyorlar
Giysisi güzel olanlara.
***
Onların da canı
Kırmızı şeker istiyor
Ayaklarına diken batıyor üstelik,
Onlarda seni buluyorum hep
Sen daha kaçıyorsun.
***
Unutma
Geç kalmış olacaksın.
Bu köyler bizim köylerimiz
Sen gelmezsen
Su akmayacak çeşmelerden
Karanlık bırakmayacak bizi hiç
Sen gelmezsen
Ve
Yaşama doymadan kapanacak gözler.
***
Gel sen,
Güçlenelim birlikte.
Gel ki
Bu kısır döngüden kurtulsun
Çocuklarımız
***
Durma artık,
Geç kalacaksın.
Gel sen, gel ki
Birlikte seyredelim
Güneşin doğuşunu.””
Ve öğretmen şimdi bekliyor arkadaşını.
Ve de arkadaşlarını!
Dopdolu ümitle.
NOT: Öğretmen yıllar sonra arkadaşının çağrısına uydu. Okulu, çocukları, köyü, bırakıp şehre döndü. Bu şiir yazar Hasan Pulur'un Milliyetteki köşesinden alınmıştır.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol