“Nasıl Bir Eğitim İstiyoruz?”

Yurt genelinde yaklaşık 18 milyon öğrenci ilimiz Kırklareli’nde ise 50 bin 120 öğrencinin karne ile yarıyıl tatiline başladığı şu günlerde eğitim sistemine ilişkin tespitler ve taleplerde bulunmak amacıyla muhalefette “Nasıl Bir Eğitim İstiyoruz?” sloganı ile bir eğitim çalıştayı gerçekleştirdi. CHP Genel Merkezinde 18 Ocak Cumartesi başlayan etkinliğe Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu katılım gösterirken, Kırklareli’nden de parti üyeleri ve STK temsilcileri çalıştaya katıldı. Açılış konuşmasını yapan Genel Başkan Kılıçdaroğlu, “Eğitim partiler üstü bir kavram. Bakanlığın adı da bir siyasal partinin bakanlığı olarak adlandırılmıyor, milli olarak adlandırılıyor. Milli olmak, kendi değerlerimizi evrensel değerlerle buluşturmak demektir.
Bu çerçevede bakana göre milli eğitim sistemi değişmez. Başbakana göre, genel müdüre göre, cumhurbaşkanına göre değişmez. Eğitim sisteminin evrensel değerleri içeren bir yapı
içerisinde ele alınıp değerlendirilmesi lazım. Bunun yolunu Mustafa Kemal göstermiş bize zaten, çağdaş uygarlığın üzerine çıkmak” dedi.

Geride bıraktığımız hafta sonu CHP Genel Merkezi’nde eğitim çalıştayı düzenlendi. Törende Konuşma gerçekleştiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, eğitimin sorunlarını ve çözüm önerileri katılımcılarla paylaştı.
Eğitime bakış açılırından bahseden Genel Başkan Kılıçdaroğlu, “kapsayıcı ve eşitlikçi bir eğitimden yanayız. Yani sorgulama ve esnek düşünme. Yaşamı sorgulayacağız ve esnek düşüneceğiz. Zaten eğitimin temelinde de merak vardır, insanın merakı vardır. Eğer insan yaşamında, çocuklarımız yaşamında okula giderken ne kadar nitelikli sorular sorarlarsa eğitiminde o kadar başarılı olduğunu görürüz. Merakı sorgulamayla yan yana getirdiğimizde farklı bir süreci çocuklarımıza yaşatmış oluruz. Elbette ki, kapsayıcı ve eşitlikçi eğitim ihtiyaç duyulan bilgilere de ulaşabilmesini sağlamaktır. İhtiyaç duyulan bilgilere çocuklarımız, gençlerimiz, hepimiz yaşam boyu hızla ulaşabilmeliyiz. Farklı bilgi parçacıklarını birleştirerek problemleri, sorunları çözmeliyiz. Evet hayatın her tarafında çok farklı bilgiler var ama bilgileri yan yana getirip sorunları çözme gibi bir yeteneği mutlaka çocuklarımıza öğretmeliyiz. Buluş ve inovasyon. Bu da çocuklarımızın merak duygusunun getirdiği doğal bir sonuç. Eğer o eğitim süreci içinde merakı bilimle yan yana getirebilirsek çok daha farklı bir tablo ortaya çıkar” şeklinde konuştu.
“Eğitim partiler üstüdür”
Eğitimin evrensel değerleri de milli değerleri de içeren bir yapıda olması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Eğitim partiler üstüdür. Bakanlığın adı da bir siyasal partinin bakanlığı olarak adlandırılmıyor, Milli Eğitim Bakanlığı deniyor, milli olmak zorundadır. Ama milli olmak içine kapanık olmak değil, milli olmak kendi değerlerimizi evrensel değerlerle buluşturmak demektir. Kendi değerlerimizi evrensel değerlerle buluşturuyorsak o zaman Milli Eğitim Bakanlığı hem kendi ülkesinde, hem dünyada yankılanacak çok önemli başarılara imza atan insanları, gençleri yetiştirmiş olur. O çerçevede bakana göre milli eğitim sistemi değişmez, başbakana göre değişmez, genel müdüre göre değişmez, cumhurbaşkanına göre değişmez. Eğitim sisteminin evrensel değerleri ve milli değerleri içeren bir yapı içinde ele alınıp değerlendirilmesi lazım. Bunun yolunu da aslında zaten Mustafa Kemal göstermiş bize. Çağdaş uygarlığın üzerine çıkmak. Çağdaş uygarlığın üzerine nasıl çıkacaksınız? Eğitimle çıkacaksınız, bilimle çıkacaksınız, araştırmayla çıkacaksınız, sorgulamayla çıkacaksınız. Düşüncenin önündeki bütün engelleri kaldırarak çıkacaksınız. Başka bir seçeneğiniz yok” ifadelerini kullandı.
“Bizim çocuklarımız değerlidir ve onların
denek olarak
kullanılmasını asla kabul etmeyiz”
Kılıçdaroğlu, milli eğitim bakanlığın değişimlerini eleştirerek, “18 yılda 7 kez Milli Eğitim Bakanı değişiyorsa ve her bakan değiştiğinde eğitim politikası değişiyorsa bir sorunumuz var demektir. Sorun kişinin eğitim politikasını belirlemesidir. Oysa eğitim politikası kişinin değil, bilim insanlarının, eğitimcilerin, yani bütün tarafların bir araya gelerek kalıcı bir politika oluşturmalarından geçer. Yoksa bakana göre eğitim politikası, başbakana göre eğitim politikası olursa o eğitim politikası çocukların denek olarak kullanılmasına yol açar. Bizim çocuklarımız değerlidir ve onların denek olarak kullanılmasını asla kabul etmeyiz” diye konuştu.
“Öğretmenlerle ilgili özel bir yasa olması lazım”
Parti olarak sunduklarıo çözüm önerilerini dile getiren Kılıçdaroğlu,”Öğretmenleri devlet memurları kanunundan çıkarmalıyız. Öğretmenler Meslek Kanunu diye özel bir yasa çıkarmamız gerekiyor tıpkı hakimler, savcılar gibi. Öğretmen sadece sabah gidip akşam dönen bir kişi de değildir okuluna. Okulundaki sorununu, öğrencinin sorununu evine taşıyan, beynine taşıyan kişidir öğretmen aynı zamanda. O nedenle öğretmenlerle ilgili özel bir yasa olması lazım, Öğretmenler Meslek Kanunu.
İki Öğretmenlere bir aylık veriyoruz tamam. Emekli oluyor aldığı aylık düşüyor yarı yarıya. Bir kişiyi mesleği ne olursa olsun yaşadığı hayat standardından yüzde 50 aşağı düşürürseniz huzursuzluk yaratır. En ciddi sorunlardan birisidir. Yapmamız gereken öğretmene 3600 Ek Göstergeyi vermektir. Nerede vereceğiz? Öğretmenler Meslek Kanununda vereceğiz, yazacağız oraya, 3600 Ek Gösterge verilecek. Böylece öğretmen emekli olduğunda da çalışırken hangi yaşam standartlarındaysa aynı yaşam standardını sürdürebilecek. Bu toplumun aslında öğretmene duyduğu temel saygının da bir göstergesi olmalıdır. Üç, 24 Kasım Öğretmenler Günü. O gün bütün öğretmenler kendi günleri olduğu seviniyorlar. Aslında seviniyorlar mı, üzülüyorlar mı o ayrı hikaye. Ama bizim o gün öğretmenleri ödüllendirmemiz gerekir, siyaset kurumunun. Birer aylık ikramiye verilmesi gerekir bütün öğretmenlere” dedi
“Öğretmenine yeterli ortamı, sağlıklı ortamı, görev yapacak bir ortamı sağlayamayan bir toplum geriye gitmeye mahkumdur”
Kılıçdaroğlu, konuşmasını şu şekilde noktaladı, “Biz büyümek istiyoruz, biz ülkemizde huzur istiyoruz, biz çocuklarımızın çok iyi eğitim almasını istiyoruz. Biz çocuklarımızın bütün dünyayı sorgulamasını istiyoruz. Biz çocuklarımızın öğretmenlerine çok nitelikli, kaliteli sorular sormalarını istiyoruz. Biz çocuklarımızın soru sorarken engellenmemelerini istiyoruz. Sus, yeteri kadar soru sordun denmemesini istiyoruz. Biz çocuklarımızın iyi beslenmesini istiyoruz. Biz çocuklarımızın üniversiteyi kazandığında anne ve babaların kaygı duymamasını, onların yurtları var o yurtlarda kalacaklar diye düşünmesini istiyoruz. Biz eğitime daha fazla kaynak ayrılmasını istiyoruz. Ve öğretmenlerimizin aybaşını nasıl getireceğim diye düşünmemelerini istiyoruz. Biz öğretmenlerin toplumun en saygın sınıfı olarak kabul edilmesini istiyoruz. Bizi yetiştiren, bizi topluma kazandıran, bizi bugünlere getiren kişinin öğretmen olduğunu asla ve asla unutmamamız gerekiyor. Ülkenin geleceği öğretmenlerin elindedir. Öğretmenine yeterli ortamı, sağlıklı ortamı, görev yapacak bir ortamı sağlayamayan bir toplum geriye gitmeye mahkumdur. Biz ileriye gitme kararlılığındayız. Kimlerle? Öğretmenlerimizle birlikte.”

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol