NEREYE GİDİYORUZ?

Ülkemiz; 'Kürt Sorunu' nedeniyle yıllardır devam eden şiddet olaylarında, 2013 Newroz'undan buyana 'ateşkes' sağlanmışken… 'Barış, Demokrasi ve Adalet'in sağlanması konusundaki 'olmazsa olmaz'ın birinci koşulu olan 'Kürt Sorunu'nda çözüm süreci oldukça ilerlemişken… Son olarak 7 Haziran 2015'te yapılan ve demokrasilerin en önemli göstergesi sayılan seçimlerde yurttaşlarımızın sandıklara yansıyan özgür olduğu kadar da gerçekçi ve mantıklı iradesi varken…
Ülke yönetimindeki sayısal destek açısından en güçlü adayın hileli, şantajcı, iki yüzlü, popülist davranması… İkinci güce sahip adayın ise, ortaklık ilişkilerindeki, ya tavizkar ya da uzlaşmaz hassasiyeti ve öncelikleri konusunda başarısızlıklar sergilemesi… Aynı güce sahip üçüncü ve dördüncü adaylardan birinin 'bu ülkenin bu hale getirilmesinde hiç payı yokmuş gibi) hiçbir sorumluluk almaması ve diğerinin de hak ettiği halde henüz ülkenin kaderini değiştirebilecek güçte olmaması ve nihayet baş aktörün ise, kontrolsüz tavır ve davranışlarla masayı tekmeleyerek, süreci yok sayarak, Anayasa' rağmen ait olduğu aktöre paralel mücadele vererek hem kendi hayallerine, hem de açıkça desteklediği birinci aktörün dengesini bozması nedeniyle;
Kısa bir geçmişe sahip olmasına karşın, Ortadoğu ülkeleri olan Irak ve Suriye'de gerçekleştirdiği ve kanımızı donduran eylemlerle bile devlet erkini elinde bulunduranlarca dikkate alın/a/mayan örgüt, ülkemiz açısından benzer tehlikenin ayak sesleri sayılabilecek Reyhanlı, Diyarbakır ve son olarak ta Suruç'ta yaptığı katliam nedeniyle umarım dikkate alınır.
GIDALAR VE SANAYİ ÜRETİMİNDEKİ KİMYASALLARIN ÖNEMİ…
Yeni millet meclisinde gıda güvenliğine sahip çıkan millet vekillerimiz varken, bizim de onlara güç vermemiz gerektiğini düşünüyor ve bu konudaki bütün olumsuzlukları gündeme getirmeye devam edeceğiz.
Günümüzde, insan yaşamının hemen her alanında yeri olan kimyasal ürünler, bir taraftan yaşamı kolaylaştırırken, diğer taraftan da çevre ve sağlık için büyük tehlikeler oluşturmaktadır.
Tarımsal ürünlerde, gıdada, giysi ve diğer tekstil ürünlerinde, mobilyada, çocuk oyuncaklarında, kırtasiye malzemelerinde, kişisel bakım ve temizlik ürünlerinde kullanılan kimyasalların sağlık ve çevre üzerindeki etkilerine ilişkin bir çok araştırma yapılmıştır. Yapılan araştırmalarda söz konusu ürünlerde kullanılan kimyasalların sağlık üzerindeki olumsuz etkilerine ilişkin birçok bulgu görülmüştür.
Kimyasal maddelerin ağız, deri ve solunum yoluyla insan yaşamı üzerinde akut (ani) ve kronik (yavaş) etkilere neden olduğu görülmüş ve saptanmıştır.
Kimyasal maddelerin doğrudan ürünlerde kullanımının yarattığı sağlık etkilerinin yanı sıra, gıdalardaki ve sulardaki bulaşanlar ile de dolaylı olarak sağlık üzerinde olumsuz etkileri görülmektedir.
Bu konuda, gıdalar, tekstil ürünleri, kozmetikler ve kişisel bakım ürünlerinde, deterjanlar ve evlerde kullanılan kimyasalların tehlikeleri ele alınacaktır. Deterjanların yarattığı tehlikeler ile sağlık üzerindeki etkileri, ayrıca, kırtasiye ürünleri, çocuk oyuncakları, çocuk kullanım ve bakım ürünleri, ayakkabılar ve mobilyalarda kullanılan kimyasallara ve etkilerine değinilecektir.
Kimyasal ürünler alanında AB ve Türkiye'de uygulanan yasal mevzuat ve karşılaştırmalar ele alınacaktır. AB ülkelerinde kimyasal maddelerin kaydı, değerlendirilmesi, izni ve kısıtlanmasını öngören ve kısa adı REACH olan Tüzüğün hangi hükümleri içerdiği vurgulanacaktır. Türkiye'de ise kimyasal maddelerin kullanıldığı alanlarla ilgili olarak görevli olan kamu kuruluşlarının yaptığı yasal düzenlemeleri özetle şöyle sıralayabiliriz:
GIDALARIMIZDAKİ KİMYASALLAR VE TEHLİKELERİ
TARIM İLAÇLARI ( PESTİSİTLER)
Tarım ilaçları, diğer adıyla pestisitler; insektisid (böcek öldürücüler), akarasid (Kene öldürücü), apisid (yaprak biti öldürücü), herbisid (yabani ot öldürücü), fungusid (küf-mantar öldürücü), rodentisid (fare ve kemirgen öldürücü) şeklinde sınıflandırılan kimyasal maddelerdir. Pestisitler insanlar ve hayvanlar için potansiyel toksik (zehirli) maddelerdir. Pestisitler sadece hedef organizmaları öldürmez, omurgalı ve omurgasız diğer canlıları da etkiler. Pestisitlerin zararlı etkileri pestisitin çeşidine, formülasyonun tipine, uygulama şekline ve tarımsal arazinin çeşidine bağlı olarak değişir.
Pestisitler arsenikli, civalı, boratlı, florürlü, kükürtlü, azotlu, fosforlu bileşiklerden ve kimyasallardan oluşmaktadır. Pestisitlerin tarımsal ürünler üzerindeki kalıntıları nedeniyle insan sağlığı tehlike altındadır. Bununla birlikte, pestisitlerin toprak, su ve hava yoluyla başta insanlar olmak üzere çiftlik hayvanlarına, bal arılarına, kuşlara, balıklara, yaban hayvanlarına ve yararlı böceklere olumsuz etkileri bulunmaktadır. Pestisitlerin sulara karışması nedeniyle de içtiğimiz sulardan dolayı sağlığımızın risk altında bulunması olasılığı vardır.Diğer taraftan, etini yediğimiz, sütünü içtiğimiz hayvanların yedikleri yem ve içtikleri sular nedeniyle hem doğrudan çiftlik hayvanlarının hem de dolaylı olarak insanların sağlığı risk altındadır. Kısaca, tarımsal ilaçlar (pestisitler) insan yaşamı üzerinde ağız, deri ve solunum yoluyla olumsuz etkilere neden olmaktadır.
Zirai mücadele ilaçları (tarım ilaçları-pestisitler) içerisindeki zehirli kimyasallar insan vücuduna deri, ağız ve solunum yolu ile girerler. Bu zehirli maddelerin miktarı, vücuda giriş şekli, etkiledikleri organ ve etkileyiş biçimleri ile ilacın kullanım dozuna bağlı olarak zehirlenme yaparlar. İnsan vücuduna giren tarımsal ilaçlar akut (ani) ve kronik (yavaş) zehirlenmelere, alerjik ve kanserojenik etkilere neden olmaktadır.
Amerikan Ulusal Bilim Akademisinin verilerine göre, laboratuvar hayvanları üzerinde yapılan testlerde böcek ilaçlarının yüzde 30'unun, yabani ot ilaçlarının yüzde 50'sinin ve mantar ilaçlarının yüzde 90'nının kanser oluşumuna yol açtığı gösterilmiştir.
Yapılan araştırmalarda, doğumdan önce, ev ve bahçede yoğun miktarda böcek ilacı kullanılan evlerde doğan çocuklarda lösemi hastalığının 7-8 kat daha fazla olduğu görülmüştür.
Uçan böceklerin imhası için kullanılan DDVP (dichlorvos) buharlarının kanser riskini 10 kat artırdığı ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA) tarafından açıklanmıştır.
Hayvan yemlerinde bulunabilecek DDT, dieldrin, heptaklor vb. ilaç kalıntıları, tereyağı, dondurma tam yağlı süt ve peynir gibi ürünlerde rastlanabilmektedir. Örneğin, süt hayvanlarına verilen sülfatlı ilaçların kalıntısı olan sulfamethazino adlı kanserojen maddeye bazı süt örneklerinde rastlanmıştır.
1993 yılında kadınlar üzerinde yapılan bir çalışmada, kadınların kanlarında görülen DDT kalıntılarının, 1970 yılında yapılan çalışmaya göre 4 kat daha fazla meme kanseri riski taşıdığı ortaya çıkmıştır.
Amerikan Kanser Derneği tarafından beyin, böbrek, mesane, prostat, kan ve non -hodpkin Lenf kanseri gibi kanser türlerinde 1950 yılında dört kişiden birinde rastlanırken, bu rakamın 2010'lu yıllarda her üç kişiden bir kişiye yükselmiş olduğu belirtilmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) raporlarına göre, her yıl 30 milyondan fazla insan tarım kimyasallarından zehirleniyor. Yalnızca, tarımla uğraşan 80 bin dolayında çiftçi yaşamını akut (ani zehirlenmeler) etkiyle kaybediyor. Kronik etkiye maruz kalan tüketici sayısının da 1 milyar dolayında olabileceği belirtiliyor.
Tarım ilaçlarının ( pestisitler) neden olabileceği diğer olumsuz etkiler şunlardır: sinir ve bağışıklık sistemi bozuklukları, karaciğer zedelenmesi, davranış bozuklukları, kansızlık. Uzun dönemlerde ise insanlarda alerji, migren, astım, egzema, erken doğum, doğuştan şekil bozuklukları.
Sorunsuz ve sağlıklı bir yaşam dilerim. 

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol