NASİHAT

Değerli dostlarım,
 Bir hafta ne çabuk gelip, geçti. İnsan ömrü böyle işte, göz açıp kapayana kadar…  Başta upuzun diye düşündüğünüz zaman süreci, yaşandıktan sonra, şöyle geriye doğru dönüp bir bakıyorsunuz ki, gözünüzün önünden birkaç dakika içinde gelip geçiyor. Önemli olan bu süreç te ne yaptığınız ve bunları yaparken kendinize ve çevrenize karşı ne kadar yararlı işler başardığınızdır.  Bırakılan intibah çok önemlidir. Çünkü sizi toplum içerisinde kariyer sahibi yapan ya da, toplumdan dışlanmanıza neden olacak olan durumda, işte bununla ölçülür. Bu durum, siz bu dünyadan göçseniz bile arkanızdan konuşulacaktır. Yaptığınız şeyler, bıraktığınız eserler…  Bunlar sizi ya kalıcı kılar, ya da unutulur gidersiniz bir zaman sonra.
Bunun için insanlar asırlardan beri kendilerinin unutulmamasını, isimlerinin yaşatılmasını arzu ederler.  İmkânları dâhilinde geride bir şeyler bırakmak isterler. Kimisi soyunu çoğaltarak ismini yaşatır. Kimisi maddi imkânı ve olanaklarıyla çeşitli hayratlar yaptırır. Bunlara isimlerini vermek suretiyle toplumda anılmak ister.
Bir de; Bilim, Sanat, Kültür, Edebiyat, siyaset alanında yaptıkları işler, buluşlar ve de geride eser bırakan insanlar vardır. Bunlar bilim adamları, siyasetçiler, sanatçılar, yazarlar, şairler ve ozanlardır.
Bu kimseler, insanlığa yararlı işler başarabildilerse, insanlar hayatlarını sürdürürken bunlardan hâlâ yararlanmaya devam ediyorsa, insanların beğenisine eserlerini sunabildilerse, insanlar bunları seyrederken, okurken, dinlerken onların ismini telaffuz ediyorlarsa ya da insanlığa yön veren kimlik, lider pozisyonunda iseler, yani kısacası kalıcı ve yararlı bir şeylere imza attılarsa. Onları kolay kolay unutmamız mümkün değildir. Bunların isimlerini saymıyorum, zaten ihtiyaç hissettiğinizde hemen aklınıza geliyorlar. İyi ki, bu dünya da yaşamışlar diyorsunuz. Onları, insanlığa faydalı şeyler bıraktıkları için saygıyla yâd ediyorsunuz.
Unutulmayanlar arasında, sadece bunlar değil elbette, yapmış oldukları kötülüklerle, insanlık tarihinde yerini almış kişilerde çoktur. Bunları da aklınıza getirdikçe lanetleyerek anıyorsunuz.
Demek ki, önemli olan, ete, kemiğe bürünüp insan gibi görünen değil, toplumda kabul gören, kendisine, çevresine, insanlığa faydalı işler yapabilen ya da bunun oluşumunu sağlayan kişi makbuldür. Bu az veya çok, bulunduğu ortama, şartlara, imkânlara göre değişim gösterse bile. Yapılacak şeyin insan yararına olması esastır.
Peki, bizler bunun böyle olmasını bildiğimiz ve istediğimiz hâlde, neden hâlâ bizleri insan olmaktan öteleyecek olan, bencillik, riya, iftira, yalan, hırsızlık, gasp, darp ve daha ismini saymak istemediğim bir sürü kötülüğü neden varlığımızda barındırmaya devam ediyoruz? Neden şu güzelim dünyayı yaşanacak bir hâlden, yaşanmayacak bir hâle dönüştürmeye çalışıyoruz?  Kendi egomuzu tatmin etmek için, her yolu denemekten ne zaman vaz geçeceğiz? Bu dünya da kimse ebediyen kalmıyor. Kefenin cebi yok, ne mal, ne de para konulamıyor. Her şey bu dünyada kalıyor. Giden, bu dünya ile hiçbir şey hatırlamıyor. Mal, mülk, para sahibi olanlarımız, bunu ne zaman anlayacaklar? Muhtaç insanlara, yardım elini ne zaman uzatacaklar? Onlara iş, aş ya da hayatlarını sürdürmeleri için imkân ne zaman tanıyacaklar? Okumaya çalışan, maddi imkânsızlıklar nedeniyle okula devam edemeyen, gençliğe ne zaman sahip çıkacaklar?   İnşallah bu saydığım sorulara tez zamanda cevap verecek ve bunları gerçekleştirecek bir topluma dönüşürüz.
İnanın ki; bunları sayarken, bildiğim ve okumak için çırpınan öğrenciler var. Hepsi pırıl pırıl, zeki kişiler. Şansları, fakir aile çocuğu olmaları… Okutulsalar belki de yarınlarda güzel işler yapabilecekler. Bunlar bizim insanımız. Bizim geleceğimiz. Geleceğimize yatırımımız bunlar. Kimse ne oldum demesin! Yarınların insana ne getireceği hiç belli olmaz…
Buradan bir kere daha seslenmek istiyorum, iyilikle anılmak varken, bu dünyadan boş boşuna geçip gitmek gafletine kapılmayın. Elinizde imkânınız varsa ve sizlere ağır gelmeyecekse, lütfen iyilik yapın. Bunu yaparken gerçek ihtiyaç sahibi olanları tespit ederek yapın. Geç kalmış sayılmazsınız.  
NASİHAT
Geçip, giden gün ile takvimden düşer yaprak;
Kollarını açıp da beklerken kara toprak,
Kıymetini bilesin yaşanılan her anın,
Tekrarı mümkün değil kaybedilen zamanın.
Paylaşılamayan ne ki şu üç günlük ömürde?
Kimler gelip de geçti, hepsi yatar kabir de…
Kul hakkı yedin ise yerin yoktur o katta,
Aklın başına gelir yediğin son tokatta.
Kanma dünya malına, kapılma boş hevese,
Görünen zahirîdir, aldatmasın vesvese.
Ne Tiranlar vardı, hepsi de oldu rezil…
Çok güçlü olsan bile fani olduğunu bil.
Çürüyecek bedenin atlas kefene sarsan,
Geride ismin kalır, insan gibi yaşarsan…
Nasihatim olsun bu sözümü dinleyene,
Söylenecek söz mü var kendini bilmeyene…

09/12/2008 Erman Ulusoy/Kırklareli

Sözümden anlayan payını almıştır zaten, başka söze ne gerek…

Saygılarımla

Yorum Yazın

Yapılan Yorumlar

  1. sedat karacaduralıoğlu -altın çamura düşmekle değer kaybetmez 13 Aralık 2013 Cuma 10:50:28

    kişiler ve sanatçılar bir yere gelmek veya kendinden başka büyük sanatçıedebiyatçı vs olmasın düşünürek devamlı arkadaşlarını ve çevresini gammazlamışlar sırf kendi egosunu tatmak için fakat devamlı kaybetmişlerdir tarih onlarımuhbirgamazispiyoncu olarak tanımış ve bu özellikleri sanatçı ve edebiyatçı kimliği önüne geçmiştir.amerikalı joseph mc carthy ve yönetmen elia kazan arkadaşları ve rakiplerini kominist sıfatı ile gammazladı ve arkadaları rakipleri hapilerde süründü vatanlarını terk etti şarlo charlie choplin bunlardan birisikarı koca polaonya asıllı kimyagerler idam edildi sonuçta gammazlar gammaz olarak lanetlendi torunlarına kötü miras bıraktılar gammazladıkları değerlerinden bir şey kaybetmedi saygı ile anılıyorklar.altın çamura düşmekle değer kaybetmez

  2. sedat karacaduralıoğlu-cadı kazanı 13 Aralık 2013 Cuma 12:19:18

    çocukluğumuzun 1960-1970 yıllarda talebeyken söylenirdi bu kominist öğretmen atıldı görevdenbu artist kominist denirdi 1950 lilerdeki cadı kazanı mc carthylik ülkemizdede çok canlar yakmış öğretmenlerişçilermühendislersanatçıları meslektaşları veya halk mc carthliye soyondu çok insan hapislerde yattı işten atıldı şimdi devlette mahalede bulunan kızlı erkekli evlerde kalanlar bildirmelerini istiyor her iktidar kendi mc carthlilerini yaratıyor