NASUH MİTAP

6 Kasım 2014 Perşembe… Çok önemli bir gün yaşandı aslında.
Öncelikle İstanbul Gaziosmanpaşa'da. Abartıya gerek yok. Öyle on bin kişi filan yoktu da…
Nerden baksak üçbinden fazla, dörtbin dolayında insan vardı Gaziosmanpaşa meydanında.
Naaş, hastaneden alınıp Gaziosmanpaşa meydanına doğru yürürken topluluk… Bir insan seliydi.
Gaziosmanpaşa meydanına doluştuğumuzda dörtbin kadar insanın oluşturduğu bir okyanustu, insan okyanusu.
İnsanlar, 1968'in dünya gerçeğini yaşadı 6 Kasım günü. 1968'de başlayan Devrimci Gençlik hareketinin, Devrimci Yol hareketinin buram buram esintisini iliklerinde, genizlerinde buldu.
1971-1972'lerde gazeteye abone idim. Her gün okuyordum o zamanki olayları. Algıladığımız şeyler vardı, algılayamadıklarımız cabası.
Devlet, büyük bir sansür uyguluyordu gerçi. 15-16 yaşlarındaydım. Devletin uyguladığı baskıyı hissediyordum.
Senin benim üzerimde değildi baskı. Bizler zaten o sıralar pek çok şeyin bilincinde ve ayırdında değildik. Yani, bir şeyler yaşanıyordu ülkemizde ama… Neydi?
Günümüzde demokrasi havarisi kesilenler, o gün tam bir faşizan baskı uygulayıcıları ve emirperveriydiler.
Yıllar yıllar ve yıllar sonra "Bugünlerin müsebbibi bizleriz!" diyen Hüsamettin Cindoruk, belki de bunu itiraf ediyordu. Tabi ki onlardı bugünlerin tohumlarını atanlar ve bugünkü gerici toplumsal sancının yaratıcıları. Cindoruk adeta itirafta bulunuyordu.
İşte o baskı… Önce "Üçfidan"ı darağacına yolladı.
Darağacına çekemediklerini dağlarda, yollarda, kuytularda, koytaklarda birer birer vurdular, avladılar, yok ettiler.
Öldürmediklerini zindanlara tıkıp asrın işkencesinden geçirdiler.
Nasuh Mitap, onlardandı. İşkencenin akla hayale sığmayan biçimini bedeninde, yüreğinde, iliklerinde yaşayan insandı.
İtiraf istendi, jurnal istendi, kahpelik istendi, yalan istendi, arkadaşlarını satması istendi…
Hiç birini yapmadı Nasuh Mitap.
Namusuyla direndi ve tüm direnciyle devrimci hareketin namusunu korudu ve savundu.
Devrimci hareketin önderlerinden, bayraklaşan isimlerinden biri oldu adeta.

O zaman yok edilmeyenler, korunanlar, daha sonra nerelere geldiler?
Kimisi Başbakan oldu, kimisi bakan, kimisi Cumhurbaşkanı yapıldı, kimisi Milletvekili.
Hepsi onursuzca ödüllendirildiler.
Gaziosmanpaşa meydanında işte o yıllara döndüm. 15-16 yaşlarımdaki anıları soludum. Genceldim, ilk gençlik yıllarımı yaşadım. Burnumun direği sızladı.
Cenaze, Gaziosmanpaşa'dan alınıp Kırklareli'ye getirildi. Hep birlikte getirdik.
Kırklareli'de tarihi bir kalabalıkla toprağa verildi cansız beden.
Kırklareli, bir Kakava şenliklerinde ve etkinliklerinde görürdü bu kalabalığı, bir de 6 Kasım günü gördü ve yaşadı.
Nasuh Mitap ile 2009 Yerel Seçimleri öncesi tanıştım.
Zafer Üstündağ'ın mini bakkalında oturduk bir gece. Ünal Başkur, Zafer, Nasuh Mitap ve ben.
Sabırlı, sakin, dingin, bilinçli bir insandı.
Ülke bütünüyle birlikte seçime giden Kırklareli'de belediye başkanlığı seçiminde oylar kime verilmeliydi? Onu konuşuyorduk. CHP'nin bizzat içinde olan insanlar, CHP'ye uluorta eleştiri getirirken…
Nasuh Mitap, sabırla dinliyor, susuyor, biriktiriyor ve…
En son konuşmuştu: "Önemli bir seçime gidiyoruz. Bugün iktidarın karşısında, CHP'den başka destekleyip gerçekten seçtirebileceğimiz başka bir partinin adayı var mı CHP'den başka?"
Yanıtsız kaldı sorusu veya kem kümle geçiştirilmek istendi.
Nasuh Mitap sonra sözünü sürdürdü: "Demek ki yok. Öyleyse, maceraya gerek yok. Oylarımız yine de… İşimize gelse de gelmese de, hoşumuza gitse de gitmese de…"
Binlerce insan, 6 Kasım günü, gün boyu Nasuh Mitap'ın manevi şahsında ve huzurunda. Bir kez daha kararlı bir biçimde haykırdı: "Mahir, Hüseyin, Ulaş; Kurtuluşa Kadar Savaş!" diye.
Kararlılık güzel şey.
İlle ve lakin, kararlılık sözde kalmamalı. Bu kararlılığın haykırılması için hep birilerinin aramızdan zamanlı zamansız ayrılması gerekmemeli.
4 Kasım günü yaşama veda etmişti aslında ve 6 Kasım günü omuzlardaydı.
Bir büyük solcuyu, sosyalisti, bir büyük "devrim özlemcisi"ni, "devrim emekçisi"ni uğuldadık.
"Yolun, yolumuz olacak!" diyerek.
Uğurlar olsun Nasuh Mitap.
Yaşarken seni tanımayanlar, anlamayanlar…
Hiç değilse seni omuzlarda taşırken ve ardından haykırırken bir şeylerin bilincini duyumsadılar.
Senin gibiler ölmez.
Aramızdasın.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol