Minsolmaz; “16 Nisan’dan sonra daha da güçlü, daha kararlı bir Türkiye olacak”

AK Parti Kırklareli Milletvekili Selahattin Minsolmaz Önadım Medya Grubu Tesisleri’ne gelerek anayasa değişikliği hakkındaki sorularımızı yanıtladı. Geçtiğimiz Çarşamba günü
gazetemizde gerçekleştirdiği röportajda Milletvekili seçim yaşı üzerinde duran Minsolmaz;
“Milletvekilinin seçilme yaşının on sekize indirilmesi bana göre kimsenin kaygı görmemesi gereken bir şey. Bu anlamda 18 yaşa milletimizin herhangi bir karşıtlığı, tezadı yoktur ama sunuluş şekli yanlış olunca millet o konuda hassasiyet
gösteriyor” dedi.
Önadım Medya Grubu Tesislerini ziyaret ederek gazetemize özel bir röportaj veren AK Parti Kırklareli Milletvekili Selahattin Minsolmaz gündemde yer alan sorulara da ışık getirdi. 

Soru-cevap şeklinde gerçekleştirdiğimiz röportajda; “Merak edilen konulardan bir tanesi milletvekili yaşının 25’ten 18’e indirilmesi konusu. Ayrıca bir milletvekilinin 20 yaşında emekli olması gibi bir durum olduğu belirtiliyor. Bunun hakkın da sizden bilgi alabilir miyiz?”
Konuya açıklık getiren AK Parti Kırklareli Milletvekili Selahattin Minsolmaz; “Bu konu söylendiği şekil de değildir. Çünkü gerçekten bir bilgi kirlenmesi yaşandı ama artık berraklaştı. Ülkemizde 18 yaşı ile 25 yaşı arasında ciddi bir nüfus var. Yedi buçuk sekiz milyon. Yani ülkenin demografisinin yansıması açısından milletvekili sayısının 600’e çıkması ve buna bağlı olarak seçmen sayısı arttığı için bana göre kimsenin kaygı görmemesi gerekiyor. Yedi buçuk sekiz milyon Türkiye genelinde nüfusu kapsayan bu aralık niye mecliste olmasın? On sekiz yaş reşit yaş değil mi? Bu anlamda 18 yaşa milletimizin herhangi bir karşıtlı tezatı yoktur. Ama sunuluş şekli yanlış olunca millet o konuda hassasiyet gösteriyor. Nedir o? “18 yaşında milletvekili seçilecekmiş iki yıl milletvekilliği yapınca yirmi yaşında emekli olacakmış.”
Benim bugün milletvekilliğim sonlansa ben emekli olamam. Bakanlık yapıp da milletvekilliği bugün biterse emekli olamayacak bir sürü arkadaş var. Geçmiş dönemlerde milletvekilliği yapan kardeşlerimiz ağabeylerimiz var hala emekli olamamış. İşte canlı örnek; Mehmet Danış Bey. Üç dönem milletvekilliği yaptığı halde hala emekli değil. Dolayısıyla burada sorulacak sorular şudur: Mesela bir buçuk yaşındaki çocuk nasıl sigortalı yapılabilir? Hatırlıyorsunuz torunlarını bir buçuk yaşında sigortalı yaptılar. Dolayısıyla mevzuatı bilen insanlar bunun boş bir kaygı olduğunu söylerler”
“Cumhurbaşkanının aynı
zamanda bir siyasi partini genel başkanı olması konusuna nasıl bakıyorsunuz?”
“18 maddeden bir tanesi de, Cumhurbaşkanı’nın partisi ile ilişiğinin kesilmesini ortadan kaldırıyoruz. Ülkemizin en tepesinde ki en önemli makam olan Cumhurbaşkanlığı makamı yeni yapılacak olan bu düzenleme kapsamında yürütmenin başı olarak şuan başbakanın olduğu gibi bir parti mensubu olmasında herhangi bir sakınca yoktur. Birçok yerde bu benzer bir şekilde vardır. Dolayısıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin hem gençleşmesi hem aynı zamanda altı yüz milletvekili ile beraber temsil oranının artması hem de asli görev olan yasama ve denetim faaliyetlerini yapması halinde Türkiye Büyük Millet Meclisi kalkmak yerine tam da gerçekten asli görevini yapar hale geliyor ve bunu da kuvvetler ayrılığı esası içinde yapıyor. Bir yasamanın bir unsuru olan milletvekili bakan olduğu zaman yasamadaki görevi sona erecek, o sadece yürütmedeki görevinden sorumlu olacak. Sayın bakanların Türkiye Büyük Millet Meclisi içindeki seçilmiş milletvekillerinden başka olmasında da bir sakınca yok. Dünyanın dört bir yanında olan bir uygulamadır.”
“Şuan ki yasaya göre
Cumhurbaşkanı hiçbir şekilde sorgulanamaz ancak halkımız da kabul ederse yeni anayasa
teklifinde Cumhurbaşkanı
denetlenebilir hale gelecek. Peki tüm yetki de söylendiği gibi
Cumhurbaşkanı’na mı
ait olacak?”
“Cumhurbaşkanlığı makamı şuanda 104. ve 105. madde uyarınca sorgulanamıyor. Anayasada tanımlanmış bu hususlarda yetki konusunda cumhurbaşkanının son derece fazla yetkileri olduğu halde mevcut anayasa sistemi içerisinde Cumhurbaşkanı vatana ihanet suçu dışında hiçbir şekilde sorgulanamıyor. Bu çok güçlü bir madde. Cumhurbaşkanı iki dönem için seçilecek, beş yıllık dönemler için seçilecek. Şunu soralım; Görev süresi sonlanmak üzere olan bir cumhurbaşkanı ülkeyi seçime götürürse ne olur? Cumhurbaşkanı ikinci beş yıllık döneminde seçime götürmek gibi bir iddia edemez, çünkü aday olamayacak. Eğer birinci döneminde böyle bir şey yapmış olursa bir dönemini kaybetmiş olacak. Koalisyonların ne kadar sıkıntı yarattığını Avrupa da gördü, İtalya bu konuda havlu attı. Koalisyonlarla ne sıkıntılar yaşandı. En yakın koalisyon 1999-2001 koalisyonudur. Niye o hükümetler o zaman beşer yıllık seçildiği halde beş yıl sürmedi?
Niye belediye başkanını beş yılda bir seçiyoruz? Hiç kimse bir belediye başkanına; “İki yıl sonra gider bu, 1 yıl sonra indirirler bunu” diyo rmu? Hayır. Çünkü Türkiye’de oturmuş bir belediyecilik sistemi var. Beş yıl görevini yapıyor, beş yıl sonra tekrar milletin karşısına geçiyor ve yaptıklarını, verdiği sözleri gösteriyor. İşini doğru yaptıysa millet takdir ediyor, bir kez daha görev veriyor, verdiği sözleri tutmadıysa, güzel işler yapmadıysa, millet bu defa onu seçmiyor. Millet diyor ki bu hukuksal bir şey.
Sadece darbelerin bu ülkeye kaybettirdiklerini bugün uzmanlar yüzlerce milyar dolarla belirleyemiyor. Gezi Parkının, 17-25 Aralığın, 15 Temmuz’un sonuçları bu ülke için çok ağır oldu. Bunları sadece fiziki olarak tartmamak lazım. Ekonomiye verdiği derin yaraları, iş ortamına ve sosyal hayata verdiği zararlar, emin olun ki bugün bitirip hizmete verdiğimiz Kırklareli Devlet Hastanesi bu darbeler ve koalisyonlar olmasa belki yirmi yıl önce hizmete girecekti. Darbelerin ve koalisyonların bizlere kaybettirdikleri yüzlerce milyon liralarla ifade edilemez.
Biz IMF’ye olan borcumuzun tamamını 2013 yılının mayıs ayında tamamladık. Cumhurbaşkanımız o zaman Başbakandı. Çıktı televizyona ve dedi ki; “Bugün itibariyle IMF ile olan ilişkilerimiz, tüm borçlarımızı ödemek şeklinde bitmiştir” dedi. Hatta “İsterlerse IMF’ye borç para verebilir” dedi. Peki, ne oldu ülkede? Bir bahar havası oldu. Hemen arkasından gezi parkı olayını patlattılar. Dolayısıyla oyun çok büyüktür. Türkiye ne zaman ayağındaki prangalardan kurtulmak istese, “Cumhuriyet elden mi gidiyor? Tek adamlık, diktatörlük mü geliyor” söylemleri başlıyor.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye artık eski Türkiye değildir. İnşallah 16 Nisan anayasa oylamasından sonra daha da güçlü, daha dirayetli, daha kararlı bir Türkiye olacak. Yapılacak olan değişiklik çok özgül adil bir değişikliktir. Ülkenin geleceği açısından evet diyen insanlar evet diyen hemşehrilerimiz, evet diyen kardeşlerimiz; “Ben artık bu ülkede vesayet, koalisyon, darbe, hükümet krizleri istemiyorum ve çift başlılık sistemi istemiyorum, tek başlı bir yönetim sistemi ile her konuda güçlü, kararlı bir hükümet istiyorum” diyecek.
2019 seçimlerinde bir sandıkta Cumhurbaşkanlığı oyumuzu diğer bir sandıkta Türkiye Büyük Millet Meclisi oyumuzu kullanacağız ve bu süreç istikrarın ne kadar kalıcı olduğunu gösterecek. Çok doğru bir iş yaptığımızı ben bugünden hemşerilerimize duyurmak istiyorum.”

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol