Kış olmasaydı, herkes hayvancı olurdu

Evet Sayın Hemşerilerim; Bu soğuk kış günlerinde hayvancılığı ve problemlerini yazarken inanın hem titriyor, hem de terliyorum. Hayvancılık zor bir meslek dalıdır. Zaten kolay olsa bir de devamlı yaz olsa, herkes hayvancı olacak. Dolayısıyla et ve süt de üretim bol olduğu için ucuz olacak. Ama bir gerçeğimiz var; Burası Kırklareli ve Istranca dağları. Koskoca bir 6 ay her ne kadar eskisi gibi büyük kışlar olmasa da gece ile gündüzün arasında değişen havası var.
Bizim ilimizdeki 6 ay kış gerçeğinden yola çıkarsak; kışımıza göre barınaklı çiftlikler yapmamız lazım. Geçmişimize bir bakalım; Atalarımız, dedelerimiz, babalarımız ve en önemlisi devletimiz kendine ait çiftliklerinde, hangi tür barınaklı hangi tip ahırlarda hayvancılığı yapmışlar da, ülkemize kendi kendine yeten 7 ülkeden biri konumunda tutup bizlere kadar getirmişlerdir? Geçen hafta dedik ya “Nerede hata yaptık?.” Şimdi yukarıdaki gerçeklerden yola çıkarsak; Hayvancılık ile ilgili bütün kurumların ve hayvancılık yapan şahısların, özeleştiri zamanı. Bizim kuşaklara gelene kadar bu sektörü; dış ülkelerden sınırlı sayıda damızlık düve ithal edip, onları ilimiz kış gerçeklerine uygun ahır ve barınaklarda ve iyi havalarda kış günlerinde bile, ormanda otlatarak çoğaltıp Anadolu’muzun damızlık düve ihtiyacının büyük bölümünü karşılıyorduk. Ve en önemlisi de Anadolu’ya satılan damızlık düvelerimizde, yapılan testler sonucunda verem hastalığı çıkmıyordu. Tabiri caiz ise Kırklareli Anadolu’nun Hollanda’sıydı.
Özeleştiri yaparken; önce yine atalarımızın hayvancılığı nerelerde ve nasıl yaptıklarına bakalım. Teoride odur ya; “Yanlış yerde doğru hiçbir şey yapamazsınız.” Galiba biz köylerde; Ya çok kapalı havasız ahırlar, ya çok açık kuzey rüzgarlarına maruz barınaklar yaptık. Büyük çiftliklerde de; dışarıdan bakıldığında göze hoş görünen ama; çok yüksek ve soğuklarda klima gibi üfleyen padoklarda, sundurma ve ahırlarda yaşamaya mecbur bırakılıp, önce zatürre, sonra verem olan inekler ile karşılaştık. Verem hastalığı arilik başvurusu yapıldıktan sonra kan testinde ortaya çıkarılıyor. Sonra mecburi kesime gönderilip, kavurma yapılıyor ve hayvanların bedeli sahiplerine ödeniyor. Özeleştiri yapıyoruz ya; Bu çiftliklere ruhsat verenler, bu hayvanların bu padoklarda; gece ile gündüz arasında yarı yarıya değişen hava koşullarında, soğuk havaya maruz kalıp, hastalanıp, önce zatürre sonra verem olup, kesime mecbur edilip, yüksek bedelle döviz karşılığı ödenerek ithal edilen, damızlık işletmesinin boşalacağını, devletimizin ödediği dövizle yapılan ithalatın boşa gideceğini öngöremiyorlar mı? Geçmişimizden niye ders çıkaramıyoruz? Hayvancılık ile ilgili bütün kurumların arşivlerini açarak 1960 ve 2000 yılları arası Kırklareli il geneli hayvan sayılarını, ve o günkü personel sayılarını, gözden geçirip ders alırlarsa, biz yeniden ilimizi hayvancılığın cazibe merkezi haline getirebiliriz. Atalarımız kaçınılmaz soğuk ve kış gerçeğini görerek, buraya kadar gelmişler. Biz de Akdeniz bölgesi için çizilen çiftlik projelerini ilimizdeki, soğuk ve kış gerçeğini görmeden, araştırmadan, ısrarla yapmaya devam ediyoruz. Ben de buradan ısrarla diyorum ki; İşletmelerinde verem olan çiftliklerde hayvancılık; olmadı, olmuyor, olmayacak. Bu çiftliklere ne kadar sağlıklı hayvan getirirseniz getirin ve işletmeyi isterseniz “Ari” yapın padoklar, sundurmalar ve ahırlar, soğuk ve kış şartlarına uygun olmadığı için sonuç değişmeyecek ve ineklerimiz verem olacaktır.
Sayın okurlarım bugün de sayfamızı doldurduk. Haftaya Çarşamba görüşmek üzere. Sağlık, mutluluk ve bol bereketle kalın…

Yorum Yazın

Yapılan Yorumlar

  1. Yorum yaptım ama okunmadı herhalde

  2. Sayın okuyucumuz; Sistemimizde bu habere yazılmış başka bir yorum bulunmamaktadır. Mümkünse yorumunuzu tekrar yazıp gönderebilirseniz onay aşamasının ardından yorumunuz yayına verilecektir.