Kırklareli’nde Hayvancılığın Dünü, Bugünü ve Yarını

Evet Sayın Okurlarım… Bu soğuk kış günlerinde zor şartlarda, hayvanlarının yaşamlarını kendi yaşamlarından önde tutan cefakar ve vefakar hayvancı kardeşlerim; Geçen hafta da seslendik ya, “Gelin Bir Hayvancılık Çalıştayı Yapalım” diye… Hayvancılık ile ilgili kararların alınırken bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanların değil, liyakat sahibi her köyden bir kişinin katılacağı ve yetkili kurumların olacağı bir Hayvancılık Çalıştayı yapalım dedik. Eskiden yetkili kurumlarda; köy kökenli, temelden hayvancı, zooteknik mühendisleri ve veterinerlerimiz vardı. Uygulamadaki aksaklıkları gördükleri zaman gerekli müdahaleyi yapacak veya üstlerine bildirecek bilgi ve tecrübeye sahiptiler. Köylerimizin boşaldıktan sonra Veteriner ve Ziraat Fakültelerine şehirlerimizden katılımlar oldu. Dolayısıyla kurumlarımızdaki yetkili kişiler de diplomalı ama liyakat sahibi olmadıklarından biz hayvancılar, onlara sorunlarımızı anlatamadık. Onlar da bilgi ve tecrübeleri olmadığı ortaya çıkacak, yani liyakat sahibi olmadan makam sahibi olduğu anlaşılacak diye hayvancılığın gerçek manadaki sıkıntılarını Bakanlığımıza iletemediler. Onların zaten sıkıntıları yerinde görüp, çözüm üretmek diye bir dertleri olmadı. Sahaya inip, araştırma yapmadılar. Ama ilgili kurumların yetkili kişileri yanlış yerlerde ve yanlış kişilerin, çok büyük destekler alarak kurdukları çiftliklere verdikleri imkanlarla hayvancılığı ve problemlerini çözebileceklerini zannettiler. Kendileri hayvancılığı bilmedikleri için sormak gereğini de görmediler. Önlerine gelen projeye bakıyorlar ve “Olur” veriyorlar. İşte bütün mesele burada! Teori başka, uygulayabilmek başka. Bölgesel farklılıklar ve değişen soğuk hava ve yağışlı havalar projede yazmıyor. Atalarımız der ki; “İşi yapandan al, başarana ver.” Hayvancılık öyle bugünden yarına, kolay öğrenilip uygulanacak bir meslek değildir. Dedik ya; “Ben doğma büyüme hayvancıyım, hala öğreniyorum.” Allah aşkına siz yetkililer de, Sayın Cumhurbaşkanımızın deyimiyle; “Yerinizden kalkın ve sahanıza inin.” Hayvancıların sorunlarını yerinde tespit edip, çözüm arayın. İthal ettikleri güzelim damızlık düveleri, “Ver yemi silajı, al sütü” mantığıyla ineklerini gebe bırakamayan, hayvanları dokuma fabrikası gibi gören, çakma çiftlikçilerin yüksek bedel döviz ile alınan damızlık hayvanlarını telef ettiklerini ve kapılarını banka bekçilerinin dikildiğini hepimiz gördük. Yine ilimizdeki hayvancılığı gerektiği gibi yapan çiftlikleri kutluyor, alkışlıyor ve başarılarının devamını diliyorum. Buradan hareketle yazdıklarımı tekrar ederek, ısrarla; “İlimizde hayvancılık çalıştayı yapalım” diyorum. Orman köylerimizden hayvancılığı bilenlerin bölgesel farklılıklar göz önünde tutularak aralarında liyakat sahibi yetkili kurumlarla beraber meraklı ve ihtiyaç sahibi genlerin de olduğu, “Birlikte Hayvancılık Modellerini” uygulayalım. Ben geçmişte Birlikte Hayvancılık Modellerinin “kısmen” yapıldığını gördüm ve yaşadım. Orman köylerimizde sayıları 200-250 arası sığır, manda, koyun ve keçi sürülerinin köy sığırtmacı ve köy çobanları tarafından ormanlarda otlatıldığını biliyorum. Şimdiki teknolojiyi bu yukarıdaki sisteme ilave edersek, yani orman köyümüzün çıkışına, ormanın bitişiğine, “Süt inekçiliği, süt mandacılığı, koyunculuk gibi eşit ortaklı kişilerle sınırlı kooperatifleri kurmalıyız.” İçinde sadece kış şartlarına uygun ucuz ve basit barınak, modern sağımhane, süt ve süt ürünlerini işleyecek mandıraları yapmalıyız. Bu saydıklarımı yaptığımız zaman halkımızın, özellikle annelerin arayıp da bulamadığı, günlük taze doğal süt, et ve süt mamullerini üretip, orman köylüsünü KOBİ statüsüne sokacağımıza inanıyorum. Bunu başardığımızda yüksek miktarda döviz ödediğimiz damızlık düve, kasaplık dana, et ithalatı, köyden kente göçü ve gençlerimizin iş sorununu sonlandırmış olacağız. Doğal süt ve süt ürünlerini önce halkımıza, sonra da dünyaya ihraç edebiliriz. Biz bu hayvancılığı yapıyorduk. Gençlerimizi razı edebilirsek, yine yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır. “Yapabiliriz” diyorum. İnanmak istemeyenlere de, arşivlerde ilimizin 1960-2000 yılları arası hayvan sayılarına bakarak, nasıl yapıldığını araştırmalarını tavsiye ediyorum.
Sayın okurlarım, sevgili hayvancılık yapan cefakar kardeşlerim; Bu köşeden sizlerin sorunlarınızı ve ihtiyaçlarınızı, çözüm önerilerinizi halkımızın arayıp da bulamadığı doğal süt ve et ürünleriyle buluşmasını sağlamak için Allahın izniyle yazmaya devam edeceğiz. Sizlerden de katkıda bulunmak için yorumlarınızı bekliyorum. Bu hafta da köşemizi doldurduk.
Sağlık, mutluluk ve bol bereketle kalın.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol