KIRMIZI ŞARAP

 Bir zamanlar öğrencilik yıllarında arkadaşlarla son kuruşlarımızı biriktirerek okula yakın ve şartlarımıza uygun bir lokantada hafta sonları da bir gece yemeğe     gidiyorduk.
Bizim gittiğimiz aynı lokantaya çok yakışıklı bir erkek ve kolunda kimsenin ona layık görmediği bir hanımla gelip, çok neşeli bir tavırla yemeklerini afiyetle yiyip çıkıp     giderlerdi.
Bizler de gençliğin toyluğuyla onlara bakıp gülüşürdük.
Bir aksam masamıza bir şişe kırmızı şarap geldi, içinde de bir not.
"Çirkin karımın güzel kalbinin şerefine" diye yazıyordu.
Öylesine donmuştu tebessümler yüzümüzde ama iyi bir ders olmuş ki hala unutamam.
İnsanlar karşısındakilere önyargılı davranırsa sonu böyle olur dedik o zaman birbirimize.
Bunca yıl geçmesine rağmen ne zaman aklımdan o gece geçse hala kızarır bozarırım.
O günden bugüne hiç önyargılı olmadım, mühim olan iç güzellik olduğunu kazımıştım o gece kalbime.
Dış güzelliğin önemli olmadığını bilse de insanoğlunun doğasında var galiba görsellik.
Öyle de olsa bunu dışa vurmamak en doğrusudur.
Ayrıca görsellik duvarlarına çarpa, çarpa da doğruyu buluyoruz ama bazen zaman geçmiş oluyor ve o zaman: "Geç oldu akıl efendi!"  demekle yetinebiliyoruz sadece.
Hayatta hiç kimsenin hiçbir yere geç kalmaması dileklerimle.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol