KIRKLARELİ'NDE BİR CUMHURİYET GELENEĞİ YARATILABİLİR Mİ?

Bir süre önce tanınmış iş ve kültür adamı, gazeteci yazar Ergin Kalınoğlu, Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Kırklareli İl Temsilcisi Öğretim Görevlisi Münür Saygın ve ben yemekte buluştuk. Yemekte konuşurken Ergin Kalınoğlu konuşulmaya, tartışılmaya değer bir fikir ortaya attı. Kent yaşamında ve Cumhuriyet yollarında bir gelenek olabilecek birşey olabilecek. Yani gelenek olabilecek, bir öneriyi dile getirdi. Kent yaşamında tutum ve davranışları, mesleği ve iş hayatına, kentin tanınmasına vesile olacak girişimleri gerçekleştiren, kendisine itibar, işinde yaptıklarına ilgi yaratıp kuşaklar boyu söylenmesine vesile olmuş insanları tanıtmak… Yani kent hayatında kendisine ve işine itibar sağlamış, söylem yaratmış, kuşaklar boyu güncellik yaratmış KÜÇÜK MUSTAFA gibi esnaflar, ticaret adamlarını, müteşebbisleri (Girişimcileri), kültür ve sanat bağlamında ünlenmişleri yılın belli bir gününde veya tarihi bir olayın anılması sırasında tanıtmak yetişen kuşaklar için bir motivasyon, bir model olarak dile getirmek kadir şinaslığın öncesinde bir gelenek olabilir.
Bu konuyu bir iki saat kendi aramızda tartıştık. Bu öneri ve tartışmayı daha büyük boyuta taşıyacak olan bir komisyonun içinde belediyeyi, kent konseyini ve bazı temsilcileri düşündük. Yaratılacak geleneğin adını, gerçekleştirilmesi biçimini komisyona bıraktık.
Gelenek çağdan çağa, kuşaktan kuşağa toplumların halkların devam ettirdikleri hareketlerdir. Bayramlar, adetler, bir gelenektir ve gelenekler bir kültür sanat olayıdır. Kırklareli'nin Karagöz Kültür ve Kakava Şenlikleri bu cümledendir. Ancak geleneklerin sahibi yoktur. Gelenekler halkların, toplumların işidir. Bu bakımdan olay bir kültür olayıdır, görenekten ayrıldığı noktada budur. Müesseseleri, iş yerleri, meslekleri ve kişilikleri ile tanınmış olan ve toplumun itibar edip kuşaktan kuşağa anlattığı, yaşattığı, söylem ve efsane haline getirdiği olay bir gelenektir. Tam tanımından uzak bu nottan sonra düşündüğümüz KIRKLARELİ'NİN CUMHURİYET GELENEĞİ kabul görürse, yıl ve yıl devam ettirilirse bir gelenek olur. Zaman içerisinde özünü koruyarak yanına, içine başka adetleri de alarak yoluna devam edebilir.
Bir şey düşünmek insanın var olduğunu kanıtlar. "DÜŞÜNÜYORUM ÖYLEYSE VARIM" diyen bilge kişi, bunu demek istemiştir. Biz de aynı şeyi söylemek, kuşaktan kuşağa geçecek geleneği söylemek istiyoruz. Bunu düşünelim, düşüncemizi seslendirelim bakalım. KÜÇÜK MUSTAFA'NIN köfteci dükkanı, dükkanın köftesi nasıl gelenek olmuş? Küçük Mustafa hayata veda edeli yıllar oluyor, söylenip duruyor. Onu söyleyen halk oluyor. Halk tarihi yapan kültür yaratan bir güce sahiptir. Bundan dolayı "HALKIN SESİ TANRININ SESİ" derler. Mustafa Kemal yaşamı boyunca halkı dikkate almış, onun yaratıcı gücünü hep yukarı çekmeye çalışmıştır. Türk toplumu kendi kültürünü yani Halk Kültürünü yaratmada başarılı olmuştur.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol