KIBRIS GEZİSİ 8

Necdet Sakallı'nın 20 Temmuz sabahı paraşütle indiği, Düzorman muhtarı Hasan Güzelyavuz'un savaş ortamını birebir yaşadığı yerdeyiz. Buradan, Kıbrıs'ın çok büyük bölümü görünüyor. Güney taraf Lefkoşa. Kuzeyi Girne. Deniz serilip kalıyor kuzey doğrultusunda.
Araçta dem olup olmadığını sordum Mestan Başçavuşa.
"Bizim Hayrabolulu boş gezmez!" dedi. Bagaja baktık. Tam bir piknikçi arabası. Izgaraya varana kadar her şey dâhil.
Bira yok ama bitmek üzere olan bir ufak rakı şişesi var. Onu aldık. Naylon bardak ta var, suyumuz da.
Savaş zamanı burada bir tank arızalanıp yolu kapatmış. Geriden gelenlerin geçebilmesi için bunu yolun alt yanına itmek zorunda kalınmış. Savaş anısı olarak o tank orada durup duruyor. Paleti yolun kıyısında, gövde alt tarafta.
St Bhileryon kilisesine tırmandık. Oradan daha bir uzakları gözlemledik.
Beşparmak turumuzu bitirip öğlen yemeğine geldik.
İnsanlar havuza giriyor. Hiç canım çekmediği halde girdim ama beş dakika kadar ancak kalabildim. Su da serin geldi. Hiç keyif almadım. Kafamı bile sokmadım.
Bağlamamı alıp Veli'yle otelin gezinti yerlerine çıktık. Devletliağaçlı Alirıza da katıldı bize. Deyişler söyledik. Alirıza çekim yaptı. Çok rüzgâr var, ses parazitli ama en azından görüntüler kullanılabilir.
Bir büfenin yanında oturduk. Antalyalı iki genç arkadaşla tanıştık. Biri Tuncay Zahmakıran. Öbürünün adı kalmadı bellekte. Güzel insanlardı. Hayli söyleştik. Dilerim bir gün bir yerlerde, olumlu, verimli ortamlarda yine karşılaşılır. İki de bayan arkadaş geldi yanımıza, Türkiyeli. Birkaç türkü söyledik. Rüzgâr engeli her ne kadar olumsuz etkiliyorsa da çekimi, bir iki kayıt yaptı arkadaşlar.
Akşam yemeğinde Avukat Zeki'yle disiplinli biçimde, gayet zararsız, gayet yararlı mezeler alarak minicik demlendik.
Saat 21;00'de toplantı salonundayız. "Kırklarelili Muhtarlar toplantısı" yapıyoruz. Bir saat kadar konuşmalarla ve birbirlerini plaketlendirmekle geçti. Saat 22 sonrası bağlamamla kısa bir dinleti yaptım.
19 Eylül Cuma sabahına çıktık.
Her gece aşırı tıkandım ve horladım. Av. Zeki arkadaşı uyutmadım bu halimle. Bu sabah artık esprilerle karışık sitemini etti.
Ben giyindim, o mayosunu giydi. Denize indik.
"Sen şimdi numarayla beni denize götürüp boğmayasın!" dedim.
Gülüştük.
"Belli olmaz. Bunun intikamı bir biçimde alınmalı! Başka bir gezide yine başıma musallat olmaman için seni ortadan kaldırmak gerekir!" dedi.
O yüzdü, ben seyrettim.
Kahvaltı sonrası, 11;15 sularında odaları boşalttık.
Öğlen Girne'ye gidildi. Meğer milletin niyeti Cuma namazıymış. Onlar namazlarını kıldı, biz de Veli ve rehberimiz Gürkan delikanlıyla cami dışında oturup söyleştik, zaman tükettik.
Başkaca bir şey etmeden otele döndük.
Saat 16;20. Artık otelden ayrılık zamanı. Bu, gezimizin bittiği anlamına gelir. Yolda biriki yerde durup alışveriş edildi. Türkiye'de çok rahat bulunabilecek malzemeleri buradan niye alırlar, anlamak zor. Boşuna hamallık.
17;45'te Ercan Havaalanı'ndayız. 19;40'ta uçak hareket etti. 15 Eylül pazartesi günü indiğimiz Kıbrıs'tan ayrılıyoruz artık.
Koltuk arkadaşlarım, Malatyalı Hasan ve Sivaslı eşi. Sudoku doldururken arkadaş olduk. İyi şeyler konuştuk. Kaliteli, güzel insanlar.
20;50'de Sabiha Gökçen Havaalanına indik.
Giderayak, benim gibi sonracılar buradan alışveriş ettik. Son alışverişler artık.

DEVAM EDECEK...

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol