KIBRIS GEZİSİ 2

Günü gelip dayandı ve…
15 Eylül Pazartesi sabahı saat 05'te uyandım. Üst baş yepeltiminin ardından evden çıktım. İkicanlı Müdürüm Alâeddin Beyi evinin önünden aldım. Vilayet Binasının önüne indik. Eşyalarımızı otobüse koyduk. Otomu aşağı mahallede sağlam bir sotaya bıraktım.
06;10'da otobüsümüz hareket etti. Nişikli Turizm adına yapılan anlaşmanın doğrultusunda, onunla birlikte çalışan Pamukkale firmasının otobüsüyle yola koyulduk.
Bir de yedek müdürüm var. İl Mahalli İdareler Müdürlüğünde Şef olarak çalışan, her zaman yüzündeki dinginlik ve içindeki sakin kararlılıkla bildiğim Hüseyin Özkan da aramızda. Ona, "Yedek Müdürüm!" deyiverdim.
"Ben istepne değilim!" dedi.
"Ama İkicanlı müdürümün yedeği olmuyor musun?" dedim.
Karşılıklı gülümseştik, şakalaştık. Böyle gider bu iş. Aramızda gözle görülür bir sevgi ve güven var.
Öyle böyle değil, Hüseyin Özkan, İkicanlı müdürüm kadar olmasa da hemen onun yanı başında sorumlu bu gidişattan. O da bunun bilincinde.
Hemen arkamdaki koltukta Ürünlü muhtarı Musa Daloğlu, sabahın seherinde sesi akortsuz, ara sıra söze giriyor. Birilerine bir şeyler anlatıyor, zararsız sataşıyor, gönüllü gönülsüz şakalaşıyor. Balkan gezimizde de bulunanlardandı Musa Muhtar. Geçen yıl da torununun düğününde bulunmuştuk. Böylesi verimli ve hareketli bir yaşamı kural edinmiş Musa aga.
Paşayeri muhtarı Recai Gönültaş ta eski kadrodan. Tanışmada zorlanmıyoruz. Balkan gezisinde oda arkadaşlığı etmiştik. Bosna'da en güzel otele akşamdan veya geceden ulaşamayıp ertesi günün öğlesine yakın ulaşmıştık ta belki en güzel otelde kalmamış mümkün olmamıştı. Onu dillendirdik ortak anıda.
Lütfü Tokgöz, Yoğuntaş'ta benim soyaddaşım Necmi'yi ekarte edip mührü kapmış. Bu gezide beni tek "Öztürk" olarak bırakmışlar el birliğiyle. Kıbrıs'a geliş hakkını ele geçirmiş Lütfü muhtar.
Arizbaba muhtarı Nurettin Gökay ile köy ve yapısal özelliği hakkında zaman zaman konuştuk. Bu köyde yitip gitmekte olan, susan, susturulan kültür üzerine birazcık söz ettik. O köyden tanıdığım bir iki insanı sordum, bir yanları halâ köyde olan…
Muhtarlar arasında önceki dönemden tanış olduğumuz bir de Eriklice muhtarı var: Güngör Dinçkan. Bu geziyi de es geçmeyenlerden. İri yarı cennetlik cüssesini gezilerden mahrum etmiyor Güngör muhtar. Yaşam bu. Bir kere ele geçiyor. O da en doğrusunu yapıyor.
Asilbeyli Muhtarı İsmet Cebez, genç ve dinç muhtarlardan. Kendine güvenli, uğuru açık olanlardan.
Kimler vardı daha?
Dolan muhtarı Cengiz Yılmaz, gençlerden, dilerim geleceği parlak olanlardan olur.
Devletliağaç muhtarı Mutlu Uslu. Ad ve soyadı bu denli şiirsel bir adam. Adını söylerken bir şiirin sözcükleri arasındaki ahengi yaşıyor insan: Mutlu Uslu.
Adnan Avcu da Kayalı'da Sezai Çete'ye karşı darbe yapanlardan. Çete mete bakmamış, indirmiş tahtından.
Yeni tanıdığım isimlerden biri Dolhan muhtarı Cengiz Yılmaz. Zaman zaman söyleştik.
Yine aynı mıntıkanın muhtarlarından biri: Hüseyin Gaygusuz. O da yeni dönem muhtarlarından.
Deveçatağı muhtarı Hüseyin Aşık olunca, adı bana 1968 yılında Kepirtepe'ye girdiğimiz yıl 1-B şubesindeki Hüseyin Aşık'ı anımsattı. Okuldaki Hüseyin, Kepir'e bir türlü ısınamamıştı. Sürekli minibüs veya otobüs muavini taklidi yapar, gönlündeki mesleğin bu olduğunu ortaya sererdi. Birinci sınıfın ilk döneminin bitiminde sanırım bıraktı okulu, Kırklareli Otogarındaki şehirlerarası otobüslere muavin olarak başlamıştı. Bir keresinde otobüste karşılaşmış, konuşmuştuk. Asıl sevdiği işi yapmaktan dolayı çok hoşnuttu. Onunla bir ilişkisinin olup olmadığını sordum. Yokmuş ama, "Bu isimden insan çok!" dedi.
Çok tabi. Bazı isimler çok yaygın. Benim "Öztürk"ten, "Hasan Öztürk"ten çok olması gibi.

DEVAM EDECEK...

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol