Kent Konseyi patlatmalı taş ocağı için açılan davanın keşif ve bilirkişi incelemesine katıldı

Soğucak köyünde yapılması planlanan patlatmalı taş ocağı için açılan davanın keşif ve bilirkişi incelemesine katılan Kırklareli Kent Konseyi Çevre Meclisi, konuya ilişkin yaptığı açıklamada çevre mücadelesine devam mesajı verdi. 

Kent Konseyi patlatmalı taş ocağı için açılan davanın keşif ve bilirkişi incelemesine katıldı
Kırklareli Kent Konseyi, Kırklareli’nin Vize ilçesine bağlı Soğucak köyünde yapılması planlanan patlatmalı taş ocağı için açılan davanın keşif ve bilirkişi incelemesine katıldı. 07 Temmuz 2020 Salı günü yapılan bilirkişi incelemesine; Kırklareli Kent Konseyi Çevre Meclisi Başkanı Göksal Çidem ve Meclis Üyeleri, Yürütme Kurulu Üyesi Şahin Yetiş ve Trakya Platformu Hukuk Kurulu Üyesi Av. Ozan Topuz ile çeşitli STK temsilcileri ve doğa gönüllüleri katıldı.
Kırklareli Kent Konseyi konuya ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Dağımızı da bağımızı da savunacağız. Çünkü, ‘Dağlar sürdürülebilir bir geleceğin anahtarıdır. Istrancalar’ın soğuk su kaynaklarının, meşe ormanlarının ve üzüm bağlarının ortasına açılmak istenen patlatmalı taş ocağı için açılan davanın keşif ve bilirkişi incelemesine katıldık. Kırklareli Kent Konseyi Çevre Meclisi olarak katılım sağladığımız, Trakya Platformu’nun bilimsel ve hukuksal destek sağladığı davada dağımızın, ormanımızın, sularımızın korunması ve gelecek nesillere yaşanabilir bir doğa bırakmak için mücadele eden köylümüzün ve üreticimizin her zaman yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz.
Taş ocakları açılmak istenen bölgedeki ormanın ve suyun sayesinde kaliteli üzümlerinden elde edilen şaraplar dünyanın dört bir yanına ihraç edilerek bölge ve ülke ekonomisine çok büyük katkılar sağlamaktadır. Doğal yaşam kaynağı olan dağlarda, dünya nüfusunun yüzde 12’si dağlarda yaşıyor. Yaban hayatının ise neredeyse tamamına yakını dağlarda ve eteklerinde yaşıyor. Dağlar, sürdürülebilir bir çevrenin temelidir. Burada varlığını sürdürmeye çalışan yabanıl hayat ve burada yaşayan insanların yaşamlarını sürdürmesi ve gelecek için çok önemli…
“Soğucak’ta 51.384 adet ağaç kesileceği öngörülüyor”
Istranca dağımızdaki orman bitki örtüsü, Avrupa'da benzersizdir. Son buzul çağında hayatta kalan Istrancalar, geçmişin ve bugünün, yok edilmezse de gelecekteki çeşitliliğinin beşiğidir. Binlerce yıldır, savaşlar, işgaller, doğal felaketler, Istrancalar’ı yok etmeyi başaramamış, bundan sonra da görücü usulü ÇED raporları başaramayacaktır.
Ormanların temel fonksiyonu, oksijen üretimi, su kalitesinin iyileştirilmesi, erozyonu önlemesi, karbon yutak alanı olması, flora ve fauna üzerindeki olumlu etkileri ve çevreye önemli katkıları bulunduğu gerçektir. Ormanlar odun deposu ve patlatmalı madencilik alanı değildir.
1/100000 ve 1/25000 ÇDP’lere aykırıdır. Orman varlıkları korunacak alanlardır.
Anayasaya aykırıdır. Anayasanın 56. maddesine göre, ‘Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.’
Anayasanın 169. maddesinde, ‘Orman alanları daraltılamaz ve ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez’ denilmektedir.
Anayasa Madde 170’te, ‘Ormanlar içinde veya bitişiğindeki köyler halkının kalkındırılması, ormanların ve bütünlüğünün korunması bakımlarından, ormanın gözetilmesi’ hükmedilmiştir.
Anayasanın 17. maddesinin birinci fıkrasında, ‘Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir’ denilmektedir.
Soğucak köyü ormanlık alanında 51.384 adet ağaç kesileceği öngörülmekte. Her ne kadar kesilecek ağaç yerine 5 kat fazla ağaç dikileceği taahhüt edilse de, T.C. Edirne İdare Mahkemesi, aynı bölgede Poyralı köyü ormanlık alanda açılmak istenen 2019/207 tarih sayılı kararında, ‘Değişen ekosistemin yeniden yerine getirilemeyebileceği, tekrar aynı ekosistemin oluşmasının çok uzun yıllar alacağı, fakat süre sonunda da aynı ekosistemin oluşmasının mümkün olmayabileceği, bu durumda projenin çevreye (hava,toprak,su, orman) ve insan sağlığına muhtemel zararlarının kabul edilebilir sınırlarda olmadığı, bu kapsamda dava konusu yerin yer seçiminin hatalı olduğu, çevresel etkilerin daha az düzeyde olacağı alternatif alanların değerlendirilmesi gerektiği, bu durumda koruma kullanma dengesi bakımından çevre aleyhine aşırı kullanım ve çok geniş bir alanda ormanın yok olması ve ekosistemin geri döndürülemez şekilde bozulması söz konusu olacağından, dava konusu ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu’ kararında hukuka uyarlık bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmaktadır’ hükmü yer almaktadır.
“Ergene kurtulacaksa önce kaynakları korunmalıdır”
Dağlar dünya içme suyunun yüzde 60-80’ini sağlamaktadır. Dağlar olmasaydı fakirlik ve açlığı yok etmek için ortaya konan stratejilerin gerçekleşmesi mümkün olmazdı. Dünyanın birçok büyük şehri, içme suyu açısından dağlara bağımlıdır. Ayraca dağlardan sağlanan temiz su, pek çok tarımsal alanda çiftçiler tarafından kullanıldığı için, dağ kaynaklı sular küresel besin güvenliğinin sağlanması açısından hayati öneme sahiptir.
Ergene’nin Istrancalar’dan doğduğu gibi, dünyadaki bütün nehirler de dağlardan doğar. Soğucak köyü, Sakin Şehir Cittaslow Vize ilçesinin köyü. Bir zamanlar, ki o zaman çok uzak değil, yakın zamana kadar su kaynaklarının tertemiz aktığı 20’den fazla köyün beslendiği kaynaklardı. Doğanın beslediği köyler de tarım ve hayvancılığın, sosyal ve doğal yaşamın canlı olduğu günler, ‘bir zamanlarda’ kaldı.
Soğucak kaynakları günümüzde 1-2 köye ancak yeter hale geldi. Su azalırken taş-kil-kalker ocakları ve çimento fabrikaları kapasiteleri arttı. Sayıları ve kapasiteleri artarken su azaldı. Nüfus azaldı. Tarım hayvancılık bitme noktasına geldi.
Bölgede sayıları her gün artan madencilik faaliyeti hız kesmeden yenileri açılmak isteniyor. Köyler ‘yeter artık’ diyor. Soğucak köyü, bugüne kadar idari yargıda açtığı tüm davaları kazandı. Ancak hala geliyorlar. Orman içine, su kaynakları üzerine gelmeye devam ediyorlar.
Soğucak kaynakları Ergene nehrinin önemli kaynaklarından biri. Ergene kurtulacaksa önce kaynakları kayıtsız şartsız korunmalıdır. Ergene havzası koruma eylem planı da bunu gerektiriyor.” (Kırklareli Kent Konseyi)

Yorum Yazın

Yapılan Yorumlar

  1. Bu dava ile ilgili bilirkişilerin vereceği olumsuz bir rapor sonucunda açılacak olan taş ocağı bu toprakların katledilmesine neden olacak ve kendileri de hukuki ve vicdani olarak üstlerinde de bu lekeyi ölene kadar taşıyacaklar o bölgenin insanının bedduaları da bir ömür boyu sürecektir.