Trakya bölgesi kışın yağışsız geçmesi nedeniyle son yılların en kurak günlerini geçiriyor. DSİ verilerine göre bölgede bulunan 6 baraj ve 31 gölette doluluk oranı yüzde 20'lere kadar düştü. Bu karanlık tablo yıl boyunca pek çok kez yetkililer tarafından açıklama yapılmıştı. Son olarak Lüleburgazlı aktivist Hakan Dedeoğlu, Kayalı barajına giderek kuraklığın ne boyutta olduğunu gözler önüne serdi.
Dedeoğlu yaptığı açıklamada; “Orman yoksa su yok, su yoksa hayat yok. Trakya'nın emektarı, Kayalı Barajı’ndaydık. Son aylarda yaşanan kuraklık nedeniyle tarım topraklarımız mutsuz.Yıllarca Edirne'nin içme suyunu sağlayan "Kayalı Barajı" kuraklık nedeniyle çok üzgün.Değerli Trakyalılar; umarım en yakın zamanda, yağmur ve kar yağar da kuraklıktan kurtuluruz” dedi.
Lüleburgazlı aktivist Hakan Dedeoğlu, ilimiz Kayalı Barajına giderek bir takım incelemelerde bulundu. Kuraklığın çok ciddi bir boyutta olduğundan bahseden Dedeoğlu, eğer bu şekilde devam ederse gelecekte durumun daha da vahim olabileceğini kaydetti.
DSİ verileri üreticiyi tedirgin ederken, DSİ verilerine göre bölgede bulunan 6 baraj ve 31 gölette 2019 yılına yüzde 40 doluluk oranıyla girildiği, bu yıl ise aynı baraj ve göletlerde su seviyesinin yüzde 20'ye düştüğü vurgulanıyor.
Dedeoğlu kuraklığın ciddiyeti hakkında konuşarak; “Orman yoksa su yok, su yoksa hayat yok. Trakya'nın emektarı, Kayalı Barajı’ndaydık. Son aylarda yaşanan kuraklık nedeniyle tarım topraklarımız mutsuz. Yıllarca Edirne'nin içme suyunu sağlayan "Kayalı Barajı" kuraklık nedeniyle çok üzgün. Değerli Trakyalılar; umarım en yakın zamanda, yağmur ve kar yağar da kuraklıktan kurtuluruz” dedi.
“Normalde suların çok yüksek seviyede olması gerekiyor”
30 yıldır böyle kurak bir yıl hatırlamadığının altını çizen Dedeoğlu; “Kuraklığın bu şekilde olduğu için üzülmemek elde değil. Her ne kadar bilim inşaları tüm dünyada kuraklık var diyorsak bununla yüzleşmek kolay değil. Özellikle Kırklareli gibi tarımın yoğun olarak yapıldığı bir ilde bu durumun olması üzücü. Kayalı Barajı yaklaşık 40 yıl önemli bir yere kurulmuş önemli bir barajımız ve su havzamız. Çoğunlukla içme ve tarımsal sulama için kurulmuş. Yıllarca her ne kadar Edirne’ye su verilmiş olsa da görüldüğü üzere suyun ne kadar azaldığını görüyoruz. Yanılmıyorsam Edirne’ye buradan su verilmiyor. Normalde suların çok yüksek seviyede olması gerekiyor. Umuyoruz ki en yakın zamanda yağmur ve kar yağışı yaşanır. Kuraklık konusu daha da ilerlemiş durumda. Ben yaklaşık 30 yıldır çevre ile yoğun ilgilenen bir insanım ve bu süreç boyunca bu kadar yoğun kuraklığın olduğu bir yıl hatırlamıyorum. Geçen bir yıl itibariyle yağan yağmur çok düşüktü” ifadelerini kullandı.
“Ciddi bir planlamaya gidilmeli”
Hakan Dedeoğlu açıklamasına şu cümlelerle nokta koydu; “Trakya’da her yer su denirdi ya bunun doğru olmadığı ortaya çıkmakta. Bu durum hem çevremizdeki sanayi kuruluşlarıyla hem de yanlış sulama yöntemleriyle ne yazık ki kuraklığa bu şekilde katkı sağlamış olduk. Yer altı sularımızın durumu ortada. Trakya’da 2700 civarında fabrika var. Bu fabrikalar her gün ortalama 4 milyon metreküp su yer altından çekiliyor. Eğer bu kuraklık böyle devam ederse bu firmalarımız yer altında su çekebilecek durumda olmayabilir. Bu konuda ciddi bir planlamaya gidilmeli.” (N.Şensöz)
Malesef Kırklareli hatta daha geniş olarak Istranca ormanları bir çok sorunla karşı karşıya. Maden ocakları başta olmak üzere ormanlarımızı ve su havzalarını hatta doğal kaynakları tehtid eder hale geldi. Senelerdir dillendirilmesine rağmen bu coğrafya hep iştah kabartıyor. Sizler Göksal Çidem gibi çevre gönüllüleri ve bazı stk.lar olmasa halimiz iyiden harap.