‘’Kadının hak mücadelesini değerli buluyorum’’

Kırklareli İl Müftülüğü, Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla İl Özel İdaresi Cazibe Merkezi’nde ‘’Adalet ve Hakkaniyet Bağlamında Kadın’’ başlıklı konferans düzenledi. İl Müftüsü Demirtaş’ın açılış konuşması gerçekleştirdiği programda konferansı Kırklareli Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdüsselam Arı verdi.

Konfrensa; İl Müftüsü Hüseyin Demirtaş, Kırklareli Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Abdüssselam Arı,  SGK İl Müdürü Tahsin Halcı, Aile Sosyal Politikalar İl Müdürü Mehmet Karaman, İl Müftü Yardımcısı Adnan Zeki Bıyık, AK Parti Kırklareli İl Kadın Kolları Başkanı Aslı Karakahya, müftülük personeli, vatandaşlar katıldılar. 

Program Sungurbey Camii İmam Hatibi Ali Akgün’ün Kuran-ı Kerim tilaveti ile başladı. Daha sonrasında İl Müftüsü Hüseyin Demirtaş açılış konuşması yaptı. Demirtaş, konuşmasına kadınların hak arayışlarını doğru bulduğunu belirterek başladı ve hastanelerde özel durumların olduğu ortamlarda kadınların mahremiyet istemesine kulak verilmesi gerektiğini ifade etti. Program İl Müftü Yardımcısı Adnan Zeki Bıyık’ın müzik icra etmesiyle devam etti. Kırklareli Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Abdüsselam Arı konferans programını gerçekleştirdi.
‘’Değer vermede kadınlar
biraz daha önde’’
Açılış konulmasında Kadınlar Günü dolayısıyla bu programı organize ettiklerini belirten İl Müftüsü Hüseyin Demirtaş; ‘’Kadın ve erkek konusunda belirleyici olan Allah’ımızdır. Çünkü yaradan odur. Cenab-ı Allah Yasin suresinde şöyle buyurur; o Allah her türlü noksanlıktan münezzehtir. Yarattığı her şeyi çift olarak yaratmış. Hepsini. Hem bizim cinsimizden kadın-erkek, hem bitkilerden ve daha bilmediğiniz şeylerden buyuruyor Cenab-ı Allah. Değerli kardeşlerim Cenab-ı Allah’ın sıfatlarını iki tane kavrama indirirsek Celal ve İkran. Celal celaliyeti, disiplini ifade ediyor. Cemal de güzelliği ifade ediyor. Veya Kerem güzelliği ifade ediyor. Adeta Cenab-ı Allah bu Celal sıfatı özellikleri insanda erkekte öne çıkmış. Cemal ve Kemal sıfatı da kadında öne çıkmış. Dolayısıyla arada bir uyum var. Bizim ne yapmamız lazım? Bu uyumu kabul etmemiz lazım. Yani iki eş. Birbirini halt etme değil de birbirini anlama, birbirine değer verme şeklinde bunu ifade etmemiz lazım. Gerçekten kadın bu noktada biraz daha öndedir diye düşünüyorum.
‘’Kadınların yanındayız’’
İnsanoğlu rahmet teknesi olan ana rahimlerinde şekillendiriliyor. ‘’Ana rahimlerinde size istediği şekli, sureti veren Allah’tır’’ diyor Cenab-ı Allah.
Dolayısıyla o merhamet teknesi mesafesinde olan o ana rahimlerinde sevgiyle, şefkatle yoğrulmuş olan insan ne var ki; yetişmiş olduğu yetişmiş olduğu bu mekana yanlış yapıyor. Zulüm ediyor, haksızlık ediyor. Onun için bu anlamda kadının bu hak mücadelesini değerli buluyorum. Biz de onun yanındayız diyoruz.
‘’Bu sesi bugün duyacağız’’
Neden? Çünkü Cenab-ı Allah kitabında zaten kadının hak mücadelesine bir surenin ismini vermiş. Hak ve adalet arayışı mücadele suresi var. Eşi hakkında sizinle mücadele eden ve konuşan kadının konuşmasını Allah duymuştur diyor Cenab-ı Allah. Dolayısıyla bu sesi bugün duyacağız. Çok farklı alanda zulümler var, haksızlıklar var.
‘’Bu konular hafta vesilesiyle konuşulmalı’’
Hele hele son noktada bir mahremiyet konusu var. Burada bunu anlatmak isterim. Mahremiyet kavramı olmayınca yoğun bakımlarda kadınlar çok özel durumda orada tedavi oluyorlar. Orada tedavi oluyorlar. Kendilerinden geçmiş bir şekilde. O pozisyonda bir erkek bakıcının değil de bir bayan bakıcının bakması bence kötü bir istek değildir. Mahremiyet kavramı olmayınca birileri bunu cinsellikle eşleştiriyor. Ondan önce mahremiyet kavramı vardır. Bu konuyla ilgili bir yazıyı İl Sağlık Müdürümüz Çiğdem Hanıma gönderdim. Bir makale vardı. Bu mahremiyet konusuyla alakalı. Bana geri dönüş yaptı. Hocam çok teşekkür ederim dedi. Sonuçta bayanlar o hasta durumlarında tedavi oluyorlar. Arada bir perde var ama bir erkeğin bakıcılığını yapması değil de bir kadının en azından orada yer alması mahremiyet konusu. Öyle insanlar var ki; o durumu görmektense; hastaneye bile gitmek istemezdim, tedavi olmak istemezdim,ölürdüm diyebilecek insanlar var. Dolayısıyla bu noktada kadınların farklı görüşleri ve fikirleri olabilir. Hassasiyetleri olabilir. Bir Müslüman olarak en azından bizim mahremiyet diye bir kavramımız var. Bu kavramı da bizim bilmemiz lazım. Onun için bu hafta vesilesi ile Sadece şiddet gören kadınları değil de, bu anlamda kadınların rahat edebileceği ortamlar, küçük çocuklar, kız çocukları istismar edilmelerine varıncaya kadar bütün konular gündeme getirilmesi gerekmektedir. Ben bu konuların bu hafta vesilesi ile konuşulması gerektiğine inanıyorum’’ şeklinde konuştu.
Dünya Kadınlar Gününün
geçmişe dayanan
bir kökeni var
Kırklareli Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Kırklareli Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Abdüsselam Arı konferansa günün temelinde hangi olayların yattığını açıklayarak başladı. Arı; ‘’8 Mart 1977 tarihinde Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Kadınlar Günü olarak kabul edilmiştir. Ancak bunun çok geçmişe dayanan bir kökeni vardır. O da Amerika’nın New York kentinde 1857 yılında bir tekstil fabrikasında düşük ücretle uzun süre çalıştırılan kadınların greve gitmeleri sonucu çıkan harbede sonucunda 120 kadın ölmüştür.
Olayın temeli buralara dayanıyor. O, 8 Mart daha sonra başka gelişmelerin de olmasıyla 1977 yılında 8 Mart Dünya Kadınlar günü olarak kabul edilmiştir’’ dedi. Program konferansın ardından plaket takdimi ile sona erdi.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol