KAMU KURULUŞLARINDA İŞ YÜKÜ NİÇİN ARTAR?

Gün geçtikçe kamu kuruluşlarında iş yükü sürekli artma trendi gösteriyor. Niçin? Nedenlerini, bire bir yaşadığımız onlarca, yüzlerce olaydan yola çıkarak hemen hemen herkes biliyor olmalıyız. Yurttaşlarımızın bu durumdan hiçte hoşnut olmadığını biliyor, bazı kuruluşlarımız örnekleri üzerinden bir kez de bu sütunlarda ben dile getirmek istiyorum.
Örnek-1: Hayati nitelikteki sağlık kurumlarımıza bir göz atalım isterseniz… Önemli sayılabilecek sağlık sorunlarımızın çözümünde, ne zahmetler çektiğimizi herkes bilir. Vatandaş olarak, sağlık sorunlarımız olmadığı ya da, çözümlendiği noktadan sonra umurumuzda bile olmaz, ilgilenmeyiz. Ama, bir gün sağlık sorunuyla karşılaşır ve de çaresizlik içinde kıvrandığımızda, veryansın ederiz. Bunun mantıklı bir yaklaşım olmadığını hepimiz biliriz. Doğru olan, sorun yaşamazken bu tür hayati öneme sahip kuruluşlarımızın yeterli ve kaliteli hizmet sunması için, başta o kuruma ait personel ve ilgi alanına giren sivil toplum kuruluşlarının verdikleri mücadeleyi desteklemek, onların yanında olmak gerekir. Aslında, bu olumsuzlukları gören devletin halktan yana davranıp çözmesi beklenir, ama nerde? Yaşanan sorunların perde arkasına baktığımızda; devletin, bırak iyileştirmeyi sorunları çözümsüz hale getirmekte üstüne yok. Tek bildikleri, özelleştirmektir. Bu konudaki söylemler ise, parıltılı, can canlı ve halkı kandırmak için çok ta iddialı. Ama, özetle özelleştirmeler hep zengine, hali vakti olana, sistemden aslan payını alanların hizmetindedir.
Siz, devlet olarak; çalışanların ekonomik, demokratik, özlük haklarını vermekte direnir, çalışma alanları olan kurum ve kuruluşları modernize etmez iseniz… En doğal hakları ve kaliteli hizmet adına mücadele edenleri cezalandırırsanız… Sıkı ekonomi politika amacıyla personel sayısında indirime gider iseniz… Özellikle, personel ücretlerinde cimri davranmanız nedeniyle birikimli ve yetenekli personelin kurumlardan uzaklaşmasını önleyemez iseniz… Üstüne üstlük, yaldızlı laflar ve boş umutlarla halkı kandırmayı başarırsanız… Tabii ki hizmet yetersizliği ve kalitesinin üçüncü dünya ülkelerinin bile gerisinde kalması kaçınılmaz olur.
Örnek-2: Bir başka hayati nitelik taşıyan eğitim kurumlarımızın da durumu, sağlık kurumlarında olanlardan farkı yok aslında. Yine, kamuya ait olan, bu sektörde yaşanan sorunların gerekçeleri de hep aynı. Ne zaman, halktan yana, emek, barış ve demokrasiyi amaçlayan, kimlik ve inanç özgürlüklerini savunan bir devlet yapısına dönüşürüz, o zaman basit düzenlemelerle minimum sorunlar yaşayan daha mutlu bir toplum oluruz. Bunun için; acilen iktisadi, ekolojik, tanınma ve ifade edilebilme adaletinin sağlanması yeter de artar bile.
Örnek-3: Hukuk ve adalet sistemindeki hantallığa, ayak sürümelere, haksızlıklara ve engellere ne demeli?
Bu yıl, yaşamım boyunca uğramadığım kadar mahkemelerde bulundum. Bunun büyük bir kısmı İzmir'deydi. Bu durum, halen daha bütün yoğunluğuyla devam ediyor.
Hukukçularımızdan ve devlet yetkililerinden yıllardır şunu duyarız. Mahkemelerde iş yükü çok yüksek, sonuçlara geç ulaşılıyor, nitelikli personel yetersiz, vs. vs.
Bu yakınmaların nedeni biz yurttaşlar mı? Biliyorsunuz çözün öyleyse… Buradan, 'geç gelen adalet, adalet değildir' halk özsözü doğrulanmıyor mu?
Kaldı ki; bu sektör çalışanlarının çok basit anlaşmazlıkları bile dava konusu yapmasının, açılan davalardan bir oturum bile sürmeden sonuçlanması gereken davaları 3-5-10 oturuma katar uzatmalarının iş yükündeki artışlarda hiç mi payı yok.
Geçen gün, bir davada şüpheli olarak hakim karşısındaydım. Konu, özet olarak şöyle; malum emek, barış, özgürlük, demokrasi, ekoloji ve mesleki konularla ilgili birçok sivil oluşumun içinde bulunuyorum. Bunlardan birinin 2012 yılında kapanış bürokrasisinde ilgili devlet kurumuna teslim etmemiz geren bir adet boş defter nedense kayıp olduğu için eksik vermişiz. İlgili kurum, bunun yasalara karşı suç sayılması nedeniyle, C. Savcılığı'na 'suç duyurusu' olarak bildirmiş. C. Savcılığı da görevini yapıp bir yıl boyunca yönetim kurullarındaki oniki kişiyi makama çağırıp ifadelerimizi aldı. Sanıyorum o da, bizim suçlu olduğumuz kanaati ile dava açtı. Ve, biz de geçtiğimiz günlerde mahkemede duruşmalara çıktık. Bu kusurun, bir dikkatsizlik sonucu sehven yapıldığı, artniyet ve her hangi bir çıkara yönelik olmadığı ve de bağışlanabilir olduğu düşüncesiyle beraatimize karar verilmesi için bilmiyoruz kaç duruşmada mahkemede olacağız. Böylesi hukuk ve adaletin 'nasıl bir hukuk, nasıl bir adalet' olduğunu varın siz düşünün.
BTK KARARI: Çocukların İnternet Kullanımında…
Karar Tarihi: : 22.09.2014
Karar No : 2014/DK-THD/465
Gündem Konusu: Çocukların İnternet Kullanımında Bilinçlerinin Artırılmasına Yönelik SMS Gönderimi ile SMS Gönderim Tarihlerinin Değiştirilmesi.
KARAR
Tüketici Hakları Dairesi Başkanlığının hazırladığı takrir ve ekleri incelenmiştir.
5809 sayılı "Elektronik Haberleşme Kanunu"nun "İlkeler" başlıklı 4'üncü maddesinin 1'inci fıkrasının (b) ve (l) bentleri, "Kurumun görev ve yetkileri" başlıklı 6'ncı maddesinin 1'inci fıkrasının (c) bendi ile "İşletmecinin hak ve yükümlülükleri" başlıklı 12'nci maddesinin ikinci fıkrası, Elektronik Haberleşme Sektöründe Tüketici Hakları Yönetmeliği'nin 10'uncu maddesi ve ilgili diğer mevzuat kapsamında;
1.Çocuklarımızın internet kullanımında daha bilinçli bireyler haline gelmelerine katkı sağlamak amacıyla "Çocuklarınızı, internette kişisel bilgilerini ve görüntülerini paylaşmamaları hususunda bilinçlendiriniz." kısa mesajının mobil işletmeciler tarafından 2014 yılı Kasım ayında gönderici kısmında işletmeci bilgisi yer alacak şekilde tüm abonelerine ücretsiz olarak gönderilmesi ve konuya ilişkin Kuruma bilgi verilmesi.
2. 11.11.2013 tarihli ve 2013/DK-THD/601 sayılı Kurul Kararı kapsamında Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) için "Ocak ve Temmuz aylarının son haftası", Jandarma Genel Komutanlığı (JGK) için "Nisan ve Ekim aylarının son haftası" olarak belirlenen mesaj gönderim dönemlerinin EGM için "Ocak ve Temmuz aylarında", JGK için "Nisan ve Ekim aylarında" olarak değiştirilmesi hususlarına karar verilmiştir.
Sorunsuz ve sağlıklı bir yaşam dilerim. 14.10.2014

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol