HÜZÜN

Hüzün akıyordu sanki bu akşam gecenin damarlarından hüzzam bir şarkı gibi dökerken gökler incilerini gökyüzünün çatılmış kaşlarından.
Kara bulurlar doldurmuştu birden biraz önce el eden dolunayın gamzelerini.
Sadece yağmurun şiddetli sesi yankılanıyordu gök kubbenin altında susamış toprağı hayat öpücükleriyle boğarcasına.
Sık, sık kesilen elektriklerin böyle bir gecede kesilmemesi mümkün olmayacağını bilerek elimi muma uzatır uzatmaz her yer karanlıklara dalıverdi.
Masamda loş ışık cılız sarımtırak renklere boyarken odamı, dışarıdaki karanlık ürpertti tenimin her yanını.
Uzaklardan gelen köpek havlamaları yırtarken karanlığın sesini çarpışan bulutların sesinden yıldırımlar yağıyordu uzak bir yerlere.
Tabiatın gücüne teslim olmayan hiçbir şey yoktu görünürlerde.
Böyle gecelerde bir omuz arıyor insan, bir ara" Tombi"adını verdiğim kedim bile sığınak aradı kucağımda.
Bir elimle onu okşayarak sakinleştirmeye çalışıyor ve sessizce seyrediyordum mutfak camının penceresinden ağaçların rüzgâra karşı koyuşunu.
İnsan hayatı da böyle nice fırtınalara karşı koyarak geçmiyor mu zaten?
Dalarda henüz çiçeğe durmuş beyaz tomurcuklar nasıl direniyorlarsa hayatta kalmaya biz insanlarda böyle mücadele vererek belirlemiyoruz mu yollarımızı?
Bir an olsa bırakırsak hayatla mücadeleyi, hayat ta bırakıverir ellerimizden elini.
Söker kökümüzü yerinden, bakıp kalırız öylesine biçare savrulan duygularımızın ardından.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol