HÜNER

Bir zamanlar bir tilki ve bir başak arkadaş olmuşlar.
Sıcak bir yaz gününün yeşil ormanında tatlı, tatlı sohbete dalmışlar.
Hepimiz biliriz ki, tilki kurnazlığı ile ün yapmış bir hayvandır, sohbeti döndürmüş dolandırmış hünere getirmiş.
Kendisi ne kadar kurnaz o kadar da hünerli olarak bilinir orman hayvanları içinde.
Şöyle gözlerini bir süzmüş ve başak'a sormuş, ne gibi hünerlerin var kedi arkadaş demiş.
Benim hünerlerimi anlatmaya kalksan gün yetmez, o kadar çok hünerim vardır ki, bu yüzden tüm hayvanlar beni kıskanır.
Sen benimle dost olmakla çok iyi ettin derken, hadi bir hünerlerini sırala, senin de marifetlerini görelim bakalım arkadaşlık etmeye değeri sin demiş.
Kedi, biricik hünerim var "o da ağaca tırmanmak" deyince tilkinin kurnazlığı iyice kabarmış içinde.
Yazık sana, kendini hiç geliştirememişsin, bir tek hünerle kendini nasıl korursun, iyi ki benimle arkadaş olmuşsun derken çakal sesleri gelmeye başlamış hem de çok yakınlarından.
Kedi başak tek hünerine başvurup en yakında bulunan ağaca tırmanıvermiş.
Oradan seyre dalmış binlerce hüneri olan yeni arkadaşı tilkiyi.
Tilki savaşmaktan çakallara yenik düşmüş, yaralar içinde inlerken kedi ağaçtan inip arkadaş tilkinin yanın a gitmiş ve geçmiş olsun tilki kardeş hani senin binlerce hünerin vardı, nasıl oldu da bu hale düştün demiş.
Can çekişen tilki, o kadar çok hüner arasında hangisine başvuracağımı karar veremedim deyince:
Kedi sinsi, sinsi gülerek, bu gün bana binlerce hünerinin olduğunu söyleyince sana belli etmesem de kendi adıma çok üzülmüştüm ama şimdi anladım ki, ben hangi hünerime başvursam diye bir düşüncem olmadığından dar günümde tek hünerim yetiyor bana demiş
Böylece kurnaz tilki ilk defa kedinin kurnazlığına yenilmiş ve haklısın dost "iki sandalyede oturan çabuk yere düşermiş "demiş.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol