HALKÇILIK IRKÇILIĞA KARŞIDIR

Tarih biliyorsanız dikkatinizi çekmiştir. Tarihin en büyük Türk'ü Türk Ocakları’nı kapatmış, Halkevleri ve Halkodaları’nı açmıştır. Neden acaba? Bir yerde okumuştum. 1930'lu yıllarda Avrupa' da ırkçılığın estirdiği rüzgar topluma heyecan verirken Hitler, Mussolini, Salazar, Franko bir başka yöne götürürlerken Mustafa Kemal HALKÇILIĞI öne çıkarmış, kurduğu devletin HALK DEVLETİ olduğunu, hükümetin de Halk Hükümeti olarak ortaya çıktığını söylemiştir. Halk Devleti gücünü halktan alan devlettir. Bu kelimeyi ve kelimenin ifade ettiklerini çok sevmiştir. Mesela Cumhuriyet’in ilanından sonra Sivas Kongresi'nde birleştirilen Anadolu Müdafa-i Hukuk Cemiyeti - Trakya Paşaeli Müdafa-i Hukuk Cemiyetleri , Cumhuriyet Halk Fırkası yani Cumhuriyet Halk Partisi adını almışlardır. Görülüyor ki Mustafa Kemal bütün gücünü, bütün yetkilerini halktan almış, halkla beraberliğini devletin temeline koymuştur. Ulusuna da, ulusunu yönetenlere de halksız hiçbir şeyin olamayacağını göstermiştir. Fakat ne gariptir ki 1950’de halkın oyları ile iktidara gelenler ilk icraat olarak HALKEVLERİ ile HALKODALARI' nı kapatmışlardır. Köye göre köylü çocuklarını öğretmen yapan Köy Enstitülerini de bu anlayışla tarihe havale etmişlerdir. Ve maalesef de halk da bunların kapatılmalarına oyu ile onay vermiştir. Bunlar siyasi hayatımızın önemli çelişkileridir.
ALTIOK devletin temel ilkesidir. Bu ilkelerin içinde HALKÇILIK ilkesi de vardır. Türk halkını tarih sahnesine çıkaran egemenliğini halka veren de Mustafa Kemal'dir. Egemenliği padişahtan almış halka vermiştir. Mustafa Kemal'in devlet anlayışı, demokrasi kültürü gereği gibi anlaşılmış olsaydı bugün zaman zaman yapılan tartışmalar gündeme gelmezdi.
Siyasi hayatımızda bir çelişki daha yaşamakta, halk kendi adını taşıyan partiye iktidar olacak oyu vermemektedir. Dikkat çekici olan bu olay çeşitli yorumlara yol açmaktadır. Bana göre olayı anlamak basit. Atatürk'ün çevresi yazarlarından Falih Rıfkı "BATIŞ YILLARI" adlı kitabına şu soru ile başlar:
"Kendime ilk defa ne zaman TÜRK dediğimi pek hatırlamıyorum" der. Çünkü Türk demek yasaktı." diye yazar. Görülüyor ki halk ne olduğunu doğal kimliğini bilmiyordu. Ama Mustafa Kemal devriminlerini yaparken bir yandan da bir ulus yaratmanın gayreti içerisindeydi. Ulusal bilinci ve bilgisi olan bir halk yaratmak onun ülküsüydü.
Bir gerçeği daha vurgulamak, okuyucuların bilgisine sunmak istiyorum. Türklerin tarihinde Türk halkını, Türk ulusunu en çok seven ve düşünen Mustafa Kemal Atatürk olmuştur. Bir vatan kurtarmış, halkına vermiş. Bir devlet kurmuş ona halkının adını vermiş. Kazandığı zaferleri ordusuna mal etmiş. Ne yaptıysa ''halkım yaptı ''demiştir. Bütün bunların altında HALK SEVGİSİ, halkı kurtarma, kutlama düşüncesi vardır. Bütün bunlardan sonra şuraya gelmek istiyorum: HALKÇILIK, halkla beraber olmak, halk için politikası olarak bütün Cumhuriyet Hükümetleri bu ilkeye bağlı kalmışlardır. Tabii Halkçılık Atatürk'ün partisinin temel ilkesi ve temel politikasıdır. Aslında HALKÇILIK bütün hizmet sektörlerinin politikasıdır. Halka hizmet götüren devlettir ve Mustafa Kemal'in dediği gibi, devlet halkın devletidir. Bu iyi bilinirse devletin halka yabancılaşması önlenmiş olur. Çünkü, bazı ülkelerde, özellikle geri kalmış az gelişmiş ülkelerde devletlerin kendi halklarına yabancılaştıkları görülmüştür. Bu bağlamda devletin milli kalması şarttır, yaşamsaldır

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol