HAK ARAMAK

Gerek uluslar arası düzeyde 'İnsan Haklar Evrensel Beyannamesi' gerekse ulusal düzeyde, başta Anayasa olmak üzere değişik yasa, yönetmelik ve ilgili diğer yazılı kurallarla, bireylerin hak ve özgürlükleri tanımlanmıştır. Hemen her bildirgede ve değişik konularda engellenemez hakları ve hak arama yolları açık bir şekilde belirtilmektedir.
Gelelim, insan haklarında önemli bir yeri olan 'Tüketici Hakları ve Hak Arama Yöntemleri'ne. Bu sütunlarda her fırsatta defalarca gündeme getirilen bu konudaki, engellemelerden pek söz etmemiştim. Bunun nedeni; tamamen iyi niyetle bakarak, 'ya bilgisizlik, ya deneyimsizlik, ya da yasalardaki boşluklar, personel ve alt yapı eksiklikleridir' diyerek üzerinde fazla durmadık. Ama, çoğu kez tanık olduğumuz gerek mahkemelerde, gerekse tüketici sorunları hakem kurullarında nasıl tüketicinin hakları gasp edildiğini görüyor ve bir Tüketici Hakları örgütü mensubu, bir hakem kurulu üyesi olarak kahroluyorum, anlatamam.
Anayasa ve bugün dünyadaki sosyal ve hukuk devleti olduklarını iddia eden bütün ülkelerin kabul edip uyacaklarını taahhüt ettikleri 'İnsan Haklar Evrensel Beyannamesi'nde, her bireyin yasalar karşısında eşit olduğu nerede kaldı? Demokratik ülkelerde, olmazsa olmaz 'Kuvvetler Ayrılığı'nı, genellikle teokrasi ve dikta heveslisi iktidarların, yönettikleri ülkeleri 'Dikensiz Gül Bahçesi' haline çevirme özlemleri nedeni ile tek tipleştirme girişimleri, özgürlükleri sınırlandırmaktadır. Bu da, doğal olarak, hak arama yollarının daralması hatta, tamamen ortadan kalkmasına neden olmaktadır. Her şeye karşın, tüketicinin haklarını savunması gereken mahkemeler ve hakem kurullarının da 'güçlünün yanında tavır alması' anlaşılamaz bir tutumdur.
Birde; nasıl iki takım arasındaki bir maçın hakemi taraflardan birine mensup olamayacağı gibi, mağdur edilen ile mağdur eden arasında yaşanan sorunların çözümünden sorumlu kurum, kuruluş ya da gerçek kişileri, taraflardan birinin belirlemesi adil olamaz.
Size, basit bir örnek vermek istiyorum. Son yıllarda karının %65'ini, Yargıtay'ın 'Haksız Kazanç' olarak nitelendirdiği, bankacılık işlemlerinden elde eden bankalarla tüketiciler arasındaki ilişkileri düzenleme yetkisi, Tüketicinin Koruması Hakkındaki Yasa' ile BDDK'ya verilmiştir. Yani, mağduriyet yaşayan tüketicilerle mağdur eden bankalar arasındaki ilişkilere ait yasal düzenlemeler, Tüketicinin Koruması Hakkındaki Yasa güvencesiyle, bankaların üst kuruluşu olan BDDK tarafından hazırlanmaktadır. Bu konudaki kaygılarımızı defalarca dile getirdik, halen de getirmeye devam ediyoruz. Soruyorum şimdi, burada adalet nerede?
Ve, somut bir örneğimiz de bugün-yarın çıkarılacak olan "Finansal Tüketicilerden Faiz Dışında Alınacak Ücret, Komisyon ve Masraflara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik Taslağı"dır.
DELİ DUMRUL ÜCRETLERİ YASAL HALE GELİYOR…
Bankacılık Düzenleme Denetleme Kurumu'nun hazırlamış olduğu "Finansal Tüketicilerden Faiz Dışında Alınacak Ücret, Komisyon ve Masraflara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik Taslağı" ile bankaların almış olduğu deli dumrul ücretleri yasal hale getiriliyor!.. Örneğin, bireysel krediler kapsamında tüketicilerin çekmiş olduğu kredilerde dosya masrafı yerine tahsis ücreti alınacaktır. Yönetmelik Taslağının "Tüketici ve Konut Finansmanı Kredilerine İlişkin Ücretler" başlıklı 10.maddesine göre, yüzbin TL konut kredisi çeken bir tüketici 500 TL tahsis ücreti ödeyecektir. Yönetmelik Taslağı bu şekilde yürürlüğe girerse dosya masrafı yerine artık bundan sonra tahsis ücreti alınacaktır.
Bugüne kadar alınan deli dumrul ücretlerinden olan hesap işletim ücreti, para çekme ücreti, yıllık üyelik ücreti, ek kart yıllık üyelik ücreti, kart yenileme ücreti, nakit avans çekim ücreti, fatura ödeme ücreti, arşiv-araştırma ücreti, bakiye sorgulama ücreti gibi ücretler artık yasal hale gelecektir.
Tüm bu deli dumrul ücretleri yetmiyormuş gibi, Yönetmelik Taslağının "Ücretlerin Değiştirilmesi" başlıklı 7.maddesi ile bir takvim yılı içinde tüketicilerin onayı alınarak söz konusu deli dumrul ücretleri yüzde yirminin üzerinde arttırılabilecektir. Tüketicilerin onayı alınmadan ise, söz konusu deli dumrul ücretleri bir takvim yılı içinde yüzde yirminin altında arttırılabilecektir. Bununla birlikte, ilgili bankalar ve bankaların oluşturduğu birliklerin önerisiyle söz konusu deli dumrul ücretlerinin dışında başka ücretlerde BDDK'nın onayı ile alınabilecektir.
Tüm tüketici örgütleri olarak iki yıldan beri olayın bu noktaya gelebileceğini alınan deli dumrul ücretlerinin yasal güvenceye kavuşturulmaması gerektiğini ve bu ücretlerin alınmaması için yasaya hüküm konulması gerektiğini, eğer bu ücretlerin alınacağı yasal hüküm altına alınırsa bu deli dumrul ücretlerinin önünün açılacağını belirtmiştik. Ne yazık ki bu da gerçekleşti. 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasanın 4.maddesi ile bankaların alacağı ücret komisyon masraflar konusunda BDDK'ya yetki verilmesinin "ciğerin kediye teslim edileceği" anlamını taşıyacağını belirtmiştik. Aynen dediklerimiz gerçekleşti.
Tüm tüketicilere sesleniyoruz: Sevgili tüketiciler, yeter artık, bu vurgun ve soyguna sessiz kalmayınız, sesinizi çıkartınız.
Sorunsuz ve sağlıklı bir yaşam dilerim.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol