Geleceğin çocukları, bugüne damgasını vurdu

Bu Benim Eserim Proje Yarışması, geçirdiği il elemeleri, bölge elemeleri ve son adımda TÜBİTAK'a kadar ulaşan zorlu yarışın ardından sonuçları açıkladı. Ortaya çıkan sonuçlar ise Kırklareli'ni liste başı yaptı. On binlerce proje arasından sadece 50 projenin seçildiği ve Ankara'da sergilenecek olan projeler arasında Kırklareli'nden bir tane de Fizik dalında proje bulunuyor
Kırklareli Bilim ve Sanat Merkezi (BİLSEM) öğrencileri Trakya'da bir ilke imza attı. Bu Benim Eserim Proje yarışmasında onbinleri geride bırakan öğrenciler, gösterdikleri üstün başarı ile Kırklareli'ne Türkiye çapında birinciliği getirdi. 2011 yılından bu yana büyük gelişmeler yaşayarak üstün zekâlı öğrencilere ev sahipliği yapan Kırklareli BİLSEM Öğretmenlerinden Fen ve Teknoloji  Danışmanı Öyken Ergön kazanılan başarı ile ilgili bazı açıklamalarda bulundu

Kırklareli BİLSEM, Bu Benim Eserim Proje Yarışması ile Türkiye çapında düzenlenen büyük bir etkinliğe katıldı. Yapılan etkinlikte Kırklareli'nden katılan bir proje kendi dalında Türkiye birinciliğini elde etti. Ayrıca yapılan proje Trakya'da bir ilk olma özelliği ile Kırklareli'nin adını da duyurdu.
Yapılan çalışmalar ile ilgili bilgi veren Kırklareli Bilim ve Sanat Merkezi Fen ve Teknoloji Danışmanı Öyken Ergön, "Çocuklarımız burada bir sene boyunca öncelikle fikir bazında hazırlanıyorlar.
Daha sonra proje takvimi, malzemelerin temini gibi süreçlerden geçerek bunları pratik, teorik olarak uygulanabilir hale getiriyorlar ve çeşitli proje yarışmalarına katılıyorlar. Bu projede en önemlisi olan Bu Benim Eserim yarışmasına da yaklaşık 6 aydır hazırlanıyorlardı. Kurumumuzda toplam 6 proje yapıldı, toplamda 17 projemiz oldu. Bu sene Kırklareli'nde ilk defa bir okuldan üç proje birden geçti. Bölgesel elemelerde 1093 proje yarıştı ve bu projelerden de ilk 120'ye girilmesi gerekiyor. Türkiye'deki tüm iyi okullar arasından üç tane proje sokabildik. Bunlardan ilki Aylin Akın'ın projesi 'Mevsim Boyası' projesi oldu. İkincisi Orkun Türksever'in yaptığı 'İki Yüzlü Tuşlar' projesi ve üçüncüsü de Arda İnanç'ın yaptığı 'Otomasyonlu Köpek Kulübesi' projesiydi. Bunların üçü de sergilendi ve toplamda 120 proje arasından Ankara'da tüm Türkiye'de 50 tane proje sergileniyordu. Fizik alanında sadece 1 proje seçiliyordu ve bu bizim projemiz oldu. Bu açıdan bizim için çok önemli. Daha önce Kırklareli'nden Ankara'ya gitmiş bir proje var fakat o zaman bu yarışma 100 proje alıyordu ve yarışmaya ilgi daha azdı" dedi.
Kırklareli, 20 bin proje arasından sıyrılıp geldi
Çok sayıda projenin Bu Benim Eserim yarışmasına katıldığını belirten Kırklareli Bilim ve Sanat Merkezi Fen ve Teknoloji Danışmanı Öyken Ergön, yaklaşık 20 bin proje arasından 50 tanesinin Ankara'ya gittiğine dikkat çekti. Ergön açıklamasında; "Bizim en önemli başarımız, şu an yaklaşık 20 bine yakın proje katılıyor ve 20 bin proje arasından tam olarak 50 proje geçebiliyor. Çocuklarımız orada Milli Eğitim Bakanı'nın elinden katılım belgelerini alıyorlar. Dolayısıyla çok zor bir durumdu" dedi.
Ergön çocukların proje hazırlama yetkinliğinde olduğunu belirterek, "Çocuklarımızın hepsi 12 - 13 yaş grubunda, yani 7. ve 8. sınıf grubunda proje hazırlama olgunluğuna erişmiş çocuklarımız. Bu çocuklarla kendi seçtikleri alanda, kendi seçtikleri konularla ve kendi seçtikleri projelerle, kendi fikirleriyle yaratıcı ve özgün çalışma ortamlarında projeler üretiyoruz" açıklamasını yaptı.
"Eğitmenlerin ve Akademisyenlerin yaşadıkları zorluğu daha akıcı bir şekilde çözmek istedim"
Kırklareli BİLSEM öğrencilerinden, hazırladığı proje ile Türkiye çapında, Fizik dalında birinciliği elde eden Orkun Türksever, yarışmaya katılarak kendisine başarı getiren projesini Önadım Medya Grubu muhabirlerine anlattı. Türksever, "Çevirmenlerin, bazen yazarların ve akademisyenlerin karşılaştığı sorunu önceki çözüm yollarından daha iyi bir şekilde çözmek istedim. Mesela, siz bir dil öğretmeni olsanız, öğrencilerinize Bulgarca anlatmak isteseniz ama öğrencileriniz de Türk olsa, anlatacağınız dilin alfabesi Kiril alfabesi, fakat anlatacağınız öğrencilerinizin dili Latin alfabesi. İkisini de kullanmanız gerekiyor. Özellikle son zamanlarda bilgisayardan iş yapmaya fazlasıyla ihtiyaç duyuyoruz" açıklamasını yaptı. Yaşanan bu sorunun önceki çözümlerine de değinen Türksever, "Daha önce üç tane çözümü vardı fakat her çözümün kendine has dezavantajları vardı. İlk olarak Latin alfabesine sahip bir Q klavyeye ek olarak, Kiril alfabesine sahip bir klavye alabilirdiniz.
Ama ülkemizde böyle şeyleri bulmak zor oluyor. Ayrıca fazlasıyla yer kaplamış olurdu. Bu yüzden ben bu çözümü baştan eledim. Klavyeyi yabancı klavye gibi kullanabilmek için yapıştırmalar mevcut. Bu şekilde de yabancı bir klavye gibi kullanabiliyordunuz. Ama maalesef bunların da ömrü fazla olmuyordu. Onlarla satış yapabilmek için bunları kısa ömürlü yapıyorlardı. Son olarak ekran klavyesi kullanabilirdiniz. Fakat bu da büyük eziyet olurdu" dedi.
"Ben de dördüncü bir
alternatif geliştirdim"
Yaşanan eksikliği giderebilecek alternatif bir yol izlediğini belirten Orkun Türksever, yaptığı çalışmayı şu şekilde anlattı; "Benim çözümümde, her bir tuşun üzerine biri Kiril alfabesi, biri Latin alfabesi olmak üzere harf şekilli ikişer delik açtım. Daha sonra bu şekillerin altına bir kırmızı, bir de mavi led yerleştirdim. Son olarak da altlarındaki ledin ışığını geçirmelerine izin vermek için üzerlerini kırmızı ve mavi renk filtresi ile kapladım. Bu şekilde Latin alfabesi ile Kiril alfabesinin birbirinden rahatlıkla ayırt edilebildiği, hata yapmadan yazı yazılmasına olanak tanıyan bir klavye ortaya çıkardım."
Artık sokak köpekleri
daha rahat
BİLSEM öğrencilerinden Arda İnanç ise yaptığı projeyi değerlendirerek, sokak hayvanlarının yaşam kalitesini artırmak için bir çalışma yaptığını söyledi. İnanç açıklamasında, "Benim bir fikrim vardı ve ben bunu gerçekleştirdim. Bizim sokak hayvanlarının yaşam kalitesini artırmak amacıyla bir köpek kulübesi tasarımımız var. Farklı özellikleri bulunuyor. Canlıyı algılayan bir sensörümüz bulunuyor. Sensör canlıyı algıladığında kendi tasarımımız olan yemliklere yem dolduruyor. Bu şekilde gelen canlıya yemeğini yedirebiliyoruz. Ayrıca kameramız bulunuyor. Kamera, canlının fotoğrafını çekiyor ve e-posta atıyor. Bu şekilde e-postası kayıtlı olan veterinerlerimize sokak hayvanının fotoğrafı gidiyor ve veterinerlerimiz bu canlı hakkında daha fazla bilgi edinmiş oluyor. Aynı zamanda projemizde tüm bildirimleri yaptığımız bir LCD ekranımız var. Burada, önünden geçen bir kişinin proje hakkında bilgi edinmesini sağlıyoruz. Mesela, içeri bir köpek girdiğinde 'Canlı algılandı' yazıyor. Canlının fotoğrafı çekileceği zaman da LCD ekranda yine bununla ilgili bildirimlere yer veriliyor. Aynı zamanda bir de ısıtma sistemimiz var. Sokak hayvanların daha uygun ortamlarda yaşayabilmeleri için içeride soğuk havalarda aktif olan ısıtma sistemimiz çalışıyor" açıklamasını yaptı.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol