GÖNLÜME DOKUNANLAR

Bulgaristan'a her gittiğimde bir zamanlar gürül, Gürül, kenti biraz daha eksilmiş bulmak ne kadar acı olsa gerçeğin ta kendisidir.
Bazen şöyle uzaklardan geçip karşısına seyrediyorum bir yabancı gibi, bazen de, her sararan yaprağını solan çiçeğini bile kalbimin çok derinlerinde hissedebilenlerdenim. Bazen yüklenip omuzlarıma cesaretimi koyuluyoruz uzun, uzun yollara oralarda bıraktıklarımızın izini sürmeye.
Ne yazık ki, geride bıraktıklarımın üç kişiden ikisi yıllar önce bizim yaptığımız gibi düşmüşler kaderlerinin peşine.
Kimisi ALMANYA, BELÇİKA, İNGİLTERE, TÜRKİYE derken, kimileri de ülke içinde yer değiştirmiş ve hala göçebe kuşlar misali nereye konacaklarını bilemeyenler.
Zaten hayatıma pek fazla insan sokan biri olmadığımdan sayılı dostlarımdan sade 4 de birini bulabildim bu defa Bulgaristan'a gittiğimde.
Yine eski günlerde olduğu gibi bahçedeki ayva ağacının altında yuvarlak masanın etrafında soğuk ayranlarımızı yudumlarken o ağacın altında yapılan acı tatlı sohbetler gençlik yılları gelip dikildiler bir, bir, karşıma, deli dolu hallerimiz, edebiyat yolunda atılan ilk adımların paylaşımları, çocuklarımızım bebeklik yılları, dizlerinde kanayan yaraları görünce en büyük acı sandığımız o günler kilit vurmuşken dudağıma dilime, arkadaşımın torunu "babooooooo" diye çığlık çığlığa sesinle aldı beni düşüncelerimden.
Anne-anneleri Bulgarca cevap verdi ve biraz mahcup, biraz da siteme yakın sözleriyle, bak, gör İşte tek bir söz Türkçe bilmiyorlar dedi.
Keşke evde bari Türkçe konuşsaydın, sözüme cevap olarak, onlar kreşlerde büyüdü, mecburdu Bulgarcayı bilmeleri, demesi susturdu ikimizi de. Bu defa arkadaşımın kızının sesi bozdu sessizliğimizi. Bizlere ikramlarda bulundu sohbet ettik derken; anne ben bir karar verdim ve çocuklarımı sünnet ettirmeyeceğim dedi annesine.
İki küçük çocuğun Türkçe bilmemelerinden daha büyük bir acı kapladı içimi.
Bir zamanlar bizden zorla almadıklarını şimdi gönüllü almaya başlamıştı kimileri kimilerinin elinden, belki de onlardan bile habersizce, şöyle, tereyağından kıl çekercesine.
İlk defa içimden teşekkür etmek geçti bize 1989 da o unutulmaz acıları yaşatanlara.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol