GEÇMİŞE BİR BAKIŞ ÇOCUKLUK YILLARIM

Gazhane sokağında kerpiç tuğlalı ahşap evde doğmuşum. Küçük camlı pencereler vardı büyük odada. Bir de çok güzel bir aynalı konsol.
Eski evler şimdikilerden çok farklıydı. Her evde ocaklar, tel depolar olurdu. Büyük odanın küçük pencerelerinden komşu bahçe görünürdü.
Meyveli bahçelerde; innaplar, iğdeler, ayvalar, narlar çocuklara gülümser "Bütün meyvelerim, dallarım çocuklarındır" der gibi gelirdi Gazhane sokağı çocuklarına. Bahçesinde küçük bir ahşap ev vardı. Komşuyla aramızda dikenli bir çit vardı yalnızca, avlumuzda karpuz soğuttuğumuz bir kuyu, yanında ipli bir kova dururdu.
Yağmurlu günlerde yağmurun sesini dinlerdim. Sağanak yağmurları, şimşekleri sevmezdim… Sabahları kumrular tünerdi küçük odanın ahşap penceresine… Kuş diliyle konuşurduk sanki.
Timur'ların bahçedeki karadutu silkelerdik bazen. Arka bahçesinde tavşanlar, her çeşit meyve ağaçları vardı. Sabahları tarhana çorbasına kaşık sallamış, yoksul arkadaş canlısı çocuklardık. Akşam üstleri futbol oynardık kan ter içinde kalıncaya kadar. Sokak Arnavut kaldırımlı, taşlıktı. Topa diye bazen taşa vururduk, ayakkabımız yırtılırdı. Ayağımızda kara lastik vardı. Bazen yaralı parmaklarıma çamur basardım. Maça devam, futbol her şeyimizdi.
Hastalık aklımıza bile gelmezdi. İki yol ağzında Bakkal Şerif ağanın küçük bir dükkânı vardı. Çocukları arkadaşımdı. Gazhane sokağı neden şimdi çok ıssız? Arkadaşlarım nerede?
Karanlık çökmeden, annemiz bağırıp, çağırmadan, eve girmezdik. Azar işitmeye razıydık. Yeter ki topumuz kesilmesin!
Kara lastikle, bazen çorapla, bazen yalın ayak top oynardım. Eski tekel bahçesinden yükselen sesleri şu an duyar gibi oluyorum.
Güreştiğimiz de olurdu. Ama çok nadirdi. Aramızdan hiç güreşçi çıkmadı. Hala sokak arasında top oynayan çocukları görsem, durur onları seyrederim. Şu an akşamüstü. Ufuk narçiçeği…
Akşamüstlerini çok severim. Gün batımı şiir yazar, çocuk yürekli gönüllere. Sanatın ruhu yücedir.
TRT 2'de Akşama Doğru programında Seynan LEVENT'e bir şair şöyle demişti: " Ben sokakların şairiyim" 1995'li yıllardı.
Biliyorum, şiir menekşeli pencerelerde, sevdalı gönüllerdedir… Yaşasın edebiyat... Çocukluk, gençlik günleri unutulmayan anılarla doludur.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol