GAZETECİ YAZARI BİTİREN ŞEYLER

Hayatta bazı meslekler çok okumayı, araştırmayı zorunlu kılar. Mesela gazetecilik, öğretmenlik okumayı zorunlu kılan mesleklerden sadece iki tanesidir. Çünkü bu mesleğin ikisi de varoluşlarını bilgiye dayandırmışlardır. Gazeteci muhabir yani haberci ise haberi öğrenmek ya da olayı öğrenip haber yapmak haberi bakletmeden halka aktarmak zorundadır. Mesleğin tabiatında bu vardır. habercilik, gazeteciliğin en zor olan kısmıdır. Haber ortada yoksa haberi burnunla teneffüs edeceksin. Bu bir anlamda ortada haber, olay yoksa yaratacaksın demektir. Köpek insanı ısırır. Isırmak köpeğin doğasında vardır. Ama insan köpeği ısırmaz. Köpeğin ısırması dediğimiz gibi doğaldır. Ama insanın köpeği ısırması insanı şaşırtan bir olay olması itibariyle ilgi çekicidir. Gazete haberciliği de böyle başlar.
Gazetecilik mesleğinde bazı gazeteci yazarlar vardır hem Habercidirler hem de Yazardırlar. Mesleğin insanı en çok yoran tarafı budur. Çünkü haberi bilgi ile doldurmak, nedenini, niçinini yanıtlamak lazımdır. Olay neden ve niçin olmuştur ve de nasıl meydana gelmiştir? Haberci bunu araştırır. Bizim 69 yıl gazeteci yazarlığımızın yarısı HABERCİLİK ile geçti. Bazı okumuş cahiller kelimelerin ne anlama geldiğini bilmedikleri için Haberciliği yani Muhabirliği gazeteci yazarlıkla karıştırırlar. Cehaletin kitabı yoktur derler ya bu söz onlar içindir. KÖŞE YAZARLIĞI'na gelince.
Gazetecilikte Köşe Yazarlığı FİKİR ADAMI olmaktır. Çünkü işi yazılı hale getirdiği bilgiyi okutmaktır, yorumlamaktır, sonuç çıkarmaktır. Demek oluyor ki yazı üç basamaklıdır. Yazarlığın bu tarafını bilenler köşe yazılarında bunu ararlar. Bendeniz gazetenin bir köşesinde yazıyorum ama kendimi Köşe Yazarı olarak görmüyorum. Çünkü köşe yazarlığının gerek ve gerçeklerine uymuyorum. Bunun da nedeni var elbet.
Köşe Yazıları genelde kısa olurlar. Bu durumda yazıyı kısa kesmek gerekir. Bu durumda yazıyı kısa kesmek gerekir. Bu bir anlamda konu hakkında daha yazacaklarınız var demektir. Bunu fark eden okuyucu yazar için, "Daha bildikleri var ama nedense yazmamış, ya da patron yazmamasını istemiştir, onun için yazmamıştır" der.
69 yıldır yazıyorum. Bu süreçte Patronla, Yazı İşleri Müdürleri ile, okuyucularla bir sürtüşmemiz olmadı. Mesela gazetede Patroniçemiz Öznur Tüzün Hanımla da böyle biro lay yaşamadım. Yerel gazetelerde istediğim, düşündüğüm gibi yazdım. Fakat İstanbul gazetelerinde durum böyle değil. Türk Sesi, Son Telgraf, Cumhuriyet, Hürriyet ve Milliyet gazetelerine verdiğim yazılarda bilgi ve politika açısından traşlamalar çok olmuştur.
Taşradan İstanbul gazetelerine yazmak cesaret işidir. İstanbul gazetelerinde gazetecilik profesyoneldir. Yerel gazetelerde gazeteciliğin gerek ve gerçekleri biraz amatörcedir. Bu yazı biraz gazete çalışanlarına Bilgi Notu'dur. Bu mesleği yapacaklarsa her vesileyle öğrenmeye bakacaklardır. Gazetecilik öğrenme, öğretme sorunudur.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol