FİN KÜLTÜRÜNÜ YARATAN HALK ÖĞRETMENİ SNELMAN (2)

"Sizin göreviniz onları eğitmektir. Onları büyük, kültürlü halkların ailesine sokmaktır. Unutmayınız ki, halkın cehaleti, kabalığı, sarhoşluğu, hastalıkları, fakirliği sizin ayıbınızdır."
Ülkedeki birçok genç öğretmen, din adamı, doktor böyle düşünüyor, konuşuyor ve yazıyorlardı. Snelman'ı onlardan ayıran ise özel tutkusu ve enerjisiydi.
Snelman kışın kızak ayakkabılarıyla, bahar ve yaz aylarında ise sandalla ve hatta yürüyerek Finlandiya'nın bütün bölgelerini geziyordu. Çeşit çeşit insanla; Doğuştan yetenekli köylülerle, ormanda ve maden ocaklarında çalışan işçilerle görüşüyordu. Genç kızlar ve delikanlılarla tanışıyor, onlarla sohbet ediyor ve onlara kitap veriyordu.
"Karanlık köşelerde canlı lambaları yakıyordum. Daha iyi aydınlatsınlar diye içlerine lamba yağı koyuyorduk."
"Bütün ülkeyi sulamak için bir, iki, üç dere yetmez; En ücra köşeler bile büyük su kaynağına muhtaçtır. Terk edilmiş bir köyün kendi kaynağı olmalı; Göl, dere, pınar veya kuyu gibi. Keza bu, insanların maneviyatı için de geçerlidir. Her yerleşimin kendi insanına, kendi canlı kuyularına ihtiyacı vardır."
Snelman insanlara mektup yazıyor ve onlar da bu mektupları başka yerlere gönderiyorlardı. Bu mektupların da kimini destekliyor, kimini güçlendiriyordu. Bir diğerini azarlıyor, üçüncüsüne akıl veriyor, yeni görevler öneriyor, iyi örnekler gösteriyordu.
Yoldan geçtiği yerlerde bile, eğer orada halkın aydınlanmasıyla uğraşan insanlar varsa, onlarla görüşmeler yapıyor ve şöyle diyordu:
"Kenevirden nasıl halat yapıldığını biliyor musunuz? Öncelikle küçük kenevir liflerini alıp ince iplikler örüyorlar. Sonra bu ipliklerden birkaç tanesini birlikte büküp kalın ipler yapıyorlar. Birkaç kalın ipi büküp halat haline getiriyorlar. Ve bu halatlar kocaman okyanus gemilerini rıhtımlara bağlayacak kadar sağlam oluyor. Bizim işimiz de böyledir. Dağınık iyi niyetlerimizi biraraya getirip birleştirmek zorundayız ve bu şekilde iki milyonluk halkımızın aydınlanmasını sağlayabiliriz."
Snelman, yaz tatillerinde, farklı bölgelerden öğretmenleri bir yere toplayarak, kurslar düzenlerdi. Bu kurslara yüzden fazla öğretmen katılıyordu. Önceleri isteklilerin sayısı azdı. Çoğu aslında uzun bir kışı çalışarak geçirmekten, daha doğrusu mesleklerinden memnun değildi. Bazıları şöyle yakınıyordu:
"Bu da yeni çıktı? Ne kursu? Biz öğretmenleri eğitmek!"
Snelman bütün bunları biliyor, anlıyor ama alınmıyordu. O insanlara doktorun hastaya baktığı gibi bakardı: "Onları tedavi etmek şart." İlk yaz toplantısında Snelman öğretmenlere şöyle seslenirdi: "Biz yeni Milli Eğitim ordusunun öncüleriyiz. Halkın cehaleti ile savaşırken bütün ağır yükü üzerimize almak zorundayız...
Memleketimizin en kültürlü insanları, bilim adamları sizlere beşer, altışar, onar konferans vermeyi kabul ettiler. Onların bilgilerinden faydalananın."
Kaynak: BEYAZ ZAMBAKLAR ÜLKESİNDE Grigory Petrov

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol