EĞİTİMİN KALKINMAYA KATKISI

Eğitimin tarifi yoktur, eylemi vardır. İnsan doğduğu andan itibaren eğitim başlar. Eğitim, insanın potansiyel kabiliyetinden beslenerek insanı değiştirir, toplum dışı olmaktan alır, topluma dahil eder. Bu bakımdan eğitim gereklidir. Bir başka anlamda eğitim insanı değiştirmenin, ilerlemenin yolunu açan, yaratıcı özellik kazandıran bir faaliyettir. İnsan üretkenliğinin dayanağı eğitimdir. Yani eğitime nereden bakarsanız bakın eğitim insanı insan yapan bir özelliğe sahiptir. Onun için ömür boyu insanoğlu ona mecburdur. Bu bakımdan eğitimi insan hayatında kesintisiz sürdürmek gerekir. “ÖMÜR BOYU EĞİTİM” sözünün kaynağı eğitime olan ihtiyaçtır. “Ekonomik Eğitim, Teknik Eğitim” gibi kavramlar insanın çeşitli açıdan eğitime muhtaç olduğunu ifade eder… İnsanın bu taraflarını geliştirmek için ona yatırım yapılır. Yani eğitim bir anlamda tüketimdir, ona harcamayı gerektirir. Bu duruma “İnsana Yatırım” denir.
Eğitimin gücünü, gereğini anlamış ülkeler eğitime harcama yapmaktan çekinmezler. Çünkü eğitildikçe, bilgilendikçe üretime katkısını arttırır. Bugün ileri toplumlar eğitimin üretime katkısını yüzde 40’lara kadar çıkarmayı başarmışlardır. Eğitimsiz insanın üretime, kalkınmaya katkısı azdır. Eğitimsiz insan yani İş Bilgisi, iş yapma kapasitesi düşük olur. Bu sebeple sanayi, iş hayatı vasıflı insan arar. Üretken, artı değer yaratan insan verimlidir. Ancak insanda bu üretkenliği arttırabilmek, sürdürebilmek için İş Eğitimi verilir. Bir başka ifade ile İNSANA YATIRIM, insanın iş yapma kabiliyetini arttırmak demektir. Teknik eğitim okulları genelde bu amaç doğrultusunda eğitim-öğretim yaparlar. “EĞİTİM SİZE BİR YER SAĞLAR” sözü sürekli eğitim için söylenmiştir. Sürekli Eğitim okul sonrası eğitim demektir ki onun adı HALK EĞİTİMİ’dir. Bugün Türkiye’de Halk Eğitimi diye bir faaliyet yoktur. Bazı iş kolları için Hizmetiçi Eğitim yapmaktadırlar ancak ileri ülkelerde bu tür okullar, kurslar, seminerler vardır. Eğitim kesintisiz devam etmektedir.
Bize okullarda anlatmışlardı. “BİR OKUL AÇILIRSA BİR CEZAEVİ KAPANIR” demişlerdi. Bugün ülkemizde cezaevlerine girenler arttıkça cezaevi ihtiyacı giderek artmaktadır. Cezaevlerine girenlerin, cezaevlerinde yatanların çoğunluğu herhalde eğitimi yetersiz olanlardır. Tabii okulları kapatmak, cezaevleri açmak düşünülemez. Ama cezaevlerinin sayısı artıyorsa bu olay da düşündürücüdür. Bunun karşılığı eğitimdir, daha fazla eğitimdir.
Görülüyor ki eğitim yaşamsal derecede gereklidir. Eğitimsiz toplumlarda cezai olaylar artar, ülkede asayişin bozulduğu yani zabıta olaylarının arttığı görülür. Bu durum bir kırmızı çizgidir, önlemler almayı gerektirir. Bugün ülkemizde görülen eğitim EĞİTİM AÇIĞI-EĞİTİM YETERSİZLİĞİ‘dir. Doğal ki her şeyi eğitim çözecektir demek de doğru değildir. Cezai olayların çeşitli nedenleri vardır. Onları gidermek için önlemler lazımdır.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol