Domuz Gribi Trakya'ya da sıçradı!

Her yıl ülkenin gündeminden düşmeyen ve içerisinde bulunduğumuz yıl içerisinde toplamda 9 vatandaşın canını alan domuz gribi (H1N1) Trakya'ya da sıçradı!
Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde domuz gribi şüphesi paniğe yol açtı. Acil Polikliniğin karantina altına alındığı hastanede çocuk ve hamileler mümkün olduğunca Acil Poliklinik'ten uzaklaştırılırken, hasta girişi kabul edilmedi. Hastanede bulunan hastalara ise önlem amaçlı maske dağıtıldı. Her yıl özellikle Ocak ve Şubat aylarında artış gösteren virüs hakkında konunun uzmanları bir takım açıklamalarda bulundu. Temas yolu ile bile bulaşabilen virüs ilimizde Kırklareli'nde de panik ve korkuya yol açtı.

Türk Tabipler Birliği Edirne Tabip Odası Başkanı Dr. Ertuğrul Tanrıkulu, geçtiğimiz günlerde domuz gribine Edirne'de de yakalanan birkaç hastanın olduğu yönünde bir açıklamalarda da bulunmuştu.
Neredeyse tüm yurda yayılan domuz gribi vakalarına ilimiz Kırklareli'nde henüz rastlanmadı ama Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi acili domuz gribi endişesi ile karantina altına alındı. Söz konusu hastaneye hasta girişi kabul edilmezken, hastalara önlem amaçlı maske dağıtıldı. Tüm yurdu saran virüs konusunda uzamanlar bir takım açıklamalarda bulunarak vatandaşın neler yapmaları gerektiği konusunda uyardı. Özellikle Ocak ve Şubat aylarında beliren domuz gribi, bu yıl içerisinde toplamda 9 vatandaşımızın canını aldı. Çabucak bulaşan virüsten korunma yollarını ise uzmanlar şu şekilde açıkladı:
"Aşı şart!"
Konunun uzmanları domuz gribi olarak bilinen H1N1 virüsünün İnfluenza'nın alt tipi olduğunu ve diğer grip türlerine göre daha hafif geçen bir virüs olduğunu söylerken, tüm grip salgınlarına karşı kronik hastalığı olanların aşılanması gerektiğini vurguladı.
Kasım'da başlayıp, Şubat'a kadar devam ediyor
İnfluenza virüsünün farklı tipleriyle karşılaşıldığını, domuz gribi olarak bilinen H1N1 virüsünün ilk defa 2009'da saptandığını dile getiren uzmanlar, "Bütün dünyada pandemi ismiyle bilinen ve milyonlarca insanı etkileyen bir salgındı, fakat ölüm oranı çok da yüksek değildi" dedi.
İnfluenza'nın alt tiplerinin belli ülkelerde görüldüğünü ve bu virüslerin Türkiye'de genelde Kasım ayında başlayıp Şubat'a kadar görülebileceğini söyleyen Ergönül, "Bu sene de H1N1 saptandığını görüyoruz. Fakat özel olarak domuz gribi diye adlandırma ihtiyacı duymuyoruz. Çünkü bunların hepsinin tiplendirmesini yapmak mümkün değil. İnfluenza demek önemli. Zaten bunların tedavi açısından bir farkı da yok. H1N1 diğer türlere göre daha hafif seyreden bir şekildir. 2009-2010 salgın döneminde İstanbul'da bin kişi hastanede yatmıştı fakat 42 ölüm vardı. Vakaların ortak özelliği belli bir yaşın üzerinde olmaları ve kronik hastalıklarının olması" diye konuştu.
Hayatını kaybeden hastaların ve durumu ağır olan hastaların risk grubundaki kişiler olduğunu ifade eden Ergönül, risk altındaki kişilerin hasta olmaması, hasta olduysalar bile yoğun bakım ya da hastayı kaybedecek bir tablo oluşmaması için aşılanmayı önerdiğini dile getirdi. Ergönül, H1N1 virüsüne ilişkin sorulara şu yanıtları verdi:
Aşı süresi Mart ve Nisan ayına kadar devam ediyor
Nedenini bilmeden hastalığı geçirdiğini düşünen insanlar da hastalıkları geçtikten sonra aşı olabilirler. Aşılanma süreci Mart-Nisan ayına kadar devam edebilir. Dünya Sağlık Örgütü yılın herhangi bir ayı aşı olunabileceğini öneriyor.
Ölen insanlara rakamsal olarak bakarsak bunlar çok şaşırtıcı rakamlar değil ama neden olsun hiçbir vatandaşımızın ölmesini istemeyiz. Bunun için aşılanmak gerekiyor.
1 metre mesafeden bile
bulaşabiliyor!
Grip olmuş bir kimse bir metre yakınındakilere enfeksiyon bulaştırabilir bu sebeple o kişinin bir nevi izole edilmesi gerekiyor.
Gençler yine de avantajlı
Geçmişte H1N1'in gençlerde de öldürücü olduğu söylendi. Bizim kendi izlediğimiz vakalarda yaş ortalaması olarak bakarsak gençler yoktu. Gençler yine de avantajlı.
Her yıl aşı olunması gerekiyor
Her sene değişir çok değişik türleri vardır. H1N1 3009'dan kaldı bize. Dünya Sağlık Örgütü her yıl en yaygın olan üç ya da dört alt tipini alıp bundan aşı üretir. Etki faktörü en geniş olan virüslerden aşı üretilir. Her sene değişebilir ama bazıları da aynen devam edebilir.
Her sene bu aşıyı herkesin olması gerekiyor. Dünya Sağlık Örgütü de bunu söylüyor. Kronik hastalıkları olanların mutlaka yaptırması gerekiyor.
İlaç tedavisi
H1N1 antibiyotikle tedavi edilmez. Doğrudan virüse karşı üretilmiş iki tür ilaç vardır. Bizim sistemik yolla ağızdan kullandığımız tablet formu önerilir. Bu ilaçlardan gerçekten hekim şüphelendiğinde tedavisine başlayabilir.
Aşının haricinde korunma yolları neler?
Solunum yoluyla geçen bütün hastalıklarda geçerli olan her fırsatta el yıkamaktır. Hasta olan kişinin kendine dikkat etmesi ve hastalığın yayılmaması için azami özeni göstermesi gerekir. Mümkünse maske kullanmak önemli. Gerekli olmadıkça toplu olunan yerlere gidilmemesi uzak kalınması önerilir. Havaların ısınmasıyla toplu yerler ihtimali azalacaktır, riskimiz de düşecektir.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol