Emperyalist güçlere karşı kazanılan şanlı Kurtuluş Savaşımızın ardından Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu devrimlerle taçlandırdığını ifade eden CHP’li Vecdi Gündoğdu, döneminin ve günümüzün öngörüsü en yüksek dünya liderlerinden birisinin Mustafa Kemal olduğunu vurguladı.
CHP Kırklareli Milletvekili TBMM Çevre Komisyonu Üyesi Vecdi Gündoğdu; Mustafa Kemal’in Türk kadınını Cumhuriyetin öncü bireyleri kabul ederek dünyada birçok medeni ülkeden çok daha önce 5 Aralık 1934 tarihinde kadına seçme ve seçilme hakkı tanıdığını ve kadının sosyal ve ekonomik yaşamın içinde olmasını sağlayarak çağdaş bir adım attığını ifade etti.
Toplumun yediden yetmişe, tüm kurum ve kuruluşları ile el ele verip dayanışma içerisinde, kadınıyla erkeğiyle Mustafa Kemal’in ve Cumhuriyetin sağladığı çağdaş toplum düzeninde geleceğe güvenle bakabildiğimizi belirten CHPKırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu, eşitsizliğin bir cinsiyet değil, bir demokrasi ve çağdaşlık sorunu olduğunu açıkladı.
CHP Kırklareli Milletvekili TBMM Çevre Komisyonu Üyesi Vecdi Gündoğdu açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Irk, dil, din ve cinsiyet ayrımı olmaksızın eşit bir ortamda, barış ve kardeşlik içerisinde yaşamak dileğiyle tüm kadınlarımıza saygılarımı iletiyorum.”
“Demokrasinin ve çağdaşlığın göstergesi kadının toplumdaki yeridir”
CHP Kırklareli Milletvekili TBMM Çevre Komisyonu Üyesi Vecdi Gündoğdu, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilmesinin 84.yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada “Demokrasinin ve çağdaşlığın göstergesi kadının toplumdaki yeridir” dedi.
Kadını mümkün mertebe aşağılayıp sonunda batan osmanlı sülalesinin aksine Mustafa Kemal ATATÜRK ulusal kurtuluş savaşına tam katkılı kadına batı medenilerinden (!) çok önce kadın ve insan haklarıni vererek onbeş yılda o uluslararası dönemin en ileri ve üzerindeki bir uygarlığın ancak ve ancak kadının da katkısıyla kurulabileceğini Türkiye Cumhuriyeti ile ispat etti; kadının da erkek kadar ve aynı seviyede insan olduğunu tüm dünyaya beyan ve örnek etti. Kadının katkısının olmadığı bütün toplumlar temelsiz binalar gibi ilk depremde yıkılmaya mahkumdurlar ve bunu çok iyi bilen karanlık güçlerin bir ülke ve toplumunu mahvetmede ilk hedef olarak kadını seçmelerinin sebebini de anlamak mümkün olmaktadır.