Dedeoğlu; "Böylesi bir kararı bu topraklarda planlamak mantık dışıdır"

Lüleburgazlı aktivist Hakan Dedeoğlu yazılı bir basın açıklaması yayınlayarak, Kırklareli Tekkeşeyhler ve Dokuzhöyük mevkiinde yapılması planlanan EREN-1 2x (245 MWe/250 MWm/585 MWt) entegre termik santrali projesini ve ÇED sürecinin başlamasını eleştirdi. Dedeoğlu açıklamasında şunları kaydetti;
"Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası 1/100.000 Ölçekli Revizyon Çevre Düzeni Planı kapsamında “Tarım” alanı olarak işaretlenmiştir. Proje sahası, Meriç-Ergene Havzası’nda yer almakta olup, sahanın civarında göller mevcuttur. Proje sahasının yeri belirlenirken, 31.03.2018 tarih ve 30377 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Bazı Ovaların Büyük Ova Koruma Alanı Olarak Belirlenmesi Hakkında Karar” kapsamında yer alan 85.000 dönümlük Kırklareli Ovası dikkate alınmamıştır. Ayrıca, ( Proje sahası ve maden sahalarında; İnece Deresi, Aşıklaroğlu Deresi, Büvit Deresi, Akkadın Deresi, Kurt Deresi ve Büyük Dere bulunmaktadır.) Proses suyu, santral sahası yakınlarında açılacak olan yeraltı suyu kuyularından ve/veya bölgedeki mevcut yüzeysel su kaynaklarından temin edilecektir. Kırklareli İli 1/25 000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda ise “Tarımsal Niteliği Birinci Öncelikli Korunacak Alan”, Tarımsal Niteliği Sınırlı Alan” ve “Orman Alanı” olarak yer almakta, ayrıca “Yeraltı Suları Besleme Alanı” kapsamında bulunmaktadır.” Trakya bölgesinde herhangi bir yerde faaliyet gösterecek kömüre dayalı termik santral bölgede önemli çevre sorunlarına yol açabilir. Trakya’da birden çok termik santral inşa edilebileceği de dikkate alındığında, bölgenin yer altı su rezervlerinin tükenmesi sürecini hızlandıracaktır.
Proje sahası; Kırklareli İl merkezine 19,5 km, Ulukonak Mahallesi’ne 700 m, Dokuzhüyük Mahallesi’ne 1,8 km, Karahalil Mahallesi’ne 3 km, Bostanlı Mahallesi’ne 5,3 km Mesafededir. Ancak bu değerler verilirken İNECE BELDESİ yok sayılmıştır. Projeden en çok etkilenecek olan İnece beldesi sınırlarıdır. Kırklareli Merkez, Lüleburgaz ve Demirköy ilçelerinde sağlık turizmi desteklenecek, denilmektedir. Kömürlü termik santral planlanan yerler de sağlık turizmi geliştirilmesi ve tarımsal bölge oluşturulması abesle iştigaldir. Türkiye'nin 5. büyük Linyit Termik Santrali Yatağan’da Yatağan Termik Santrali'nin çevresinde yaşananlar ortadayken böylesi bir kararı bu topraklarda planlamak son derece mantık dışıdır.
Söz konusu alan “Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası 1/100.000 Ölçekli Revizyon Çevre Düzeni Planı’nda Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası 1/100 000 Ölçekli Revizyon Çevre Düzeni Planı’nda “Tarım Arazisi” ve “Orman Alanı” olarak yer almaktadır.
Çevre düzeni planlarını ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yaparak hazırlamak, hazırlatmak, onaylamak ve uygulamanın bu stratejilere göre yürütülmesini sağlamak. ’’ denilmekte olup, madde metninden de açıkça anlaşılacağı gibi Bakanlık Kırklareli İl Genel Meclisinden, Kırklareli Belediye Başkanlığından, Muhtarlıklardan, Kırklareli Orman ve Su İşleri Müdürlüğünden, Kırklareli Orman İşletme Müdürlüğünden, Kırklareli Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğünden, Kırklareli Üniversitesinden, Trakya Üniversitesinden ve Namık Kemal Üniversitesinden görüş alınmamıştır.
Yine Çevre Yasasının 15. maddesi uyarınca " Çevre ve insan sağlığı yönünden tehlike yaratan faaliyetler süre verilmeksizin durdurulur." Kurulacak Kömürlü Termik Santrallerin Kırklareli çevresinde, çevre ve insan sağlığı yönünde çok büyük ve ciddi tehlike yaratacağı tartışmasızdır. Bu sebeple yasadaki açık düzenlemeye aykırı olan projenin ÇED süreci aşamasına bakılmaksızın sonlandırılmalıdır.
TRAKYA’DA
ORMANLARIN SAĞLIK DURUMU BOZUK!
”Trakya'da Amaç Dışı Arazi Kullanılmasının Boyutları ve Arazi Kullanım Planlaması” başlıklı çalışmada 1990’lı yılların ortasına kadar Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ illerinde amaç dışı kullanım ile 35.076 ha tarım alanın yitirildiği belirtilmektedir. Bu sayı günümüzde daha da artmıştır.
ULUSLARARASI
SÖZLEŞMELERE
AYKIRI!
Küresel ısınma ve iklim değişikliği günümüzün en önemli sorunları arasındadır. Küresel ısınmanın başlıca sebebi fosil yakıt kullanımı olup, Ülkemiz 1990 yılında 208 milyon CO2 eşdeğeri salımını 2014 yılında 468 milyon ton CO2 eşdeğerine yükseltmiştir. Bu sera gazı salımınının % 72’si (339 milyon t CO2) ise enerji üretiminden kaynaklanmaktadır. % 125’e karşılık gelen bu artış ile ülkemiz dünya üzerinde sera gazı salımlarını en fazla arttıran ülkedir.
Örneğin; kurulması planlanan Santral’in 2 ünitesinde saatte 358 ton kömür yanacak olup, 1 saatte 72 ton, 1yılda 504 bin ton, 35 yılın sonucunda ( tesisin ömrü) 17,6 milyon ton kül dağları oluşacaktır. Türkiye’nin karbon salımını düşüren ve diğer ülkeleri karbon azaltmaya teşvik eden politikalar geliştirmesi gerekirken, tam tersini yaparak karbon salımını dünyada en hızlı arttıran ülke haline getirilmesi düşündürücüdür. Kömürlü Termik Santral gibi kirletici sanayiye yapılan yeni yatırımlar bu durumu daha da kötüleştirmektedir.
TRAKYA’DA MEVCUT HAVA KALİTESİ KÖTÜ!
BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’ne
BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne Yönelik Kyoto Protokolü’ne
Avrupa Birliği Stratejik Çevresel Değerlendirme Yönergesi’ne
Espoo Protokolü’ne
Uzun Menzilli Sınır Ötesi Hava Kirliliği Sözleşmesi’ne
Kalıcı Organik Kirleticilere İlişkin Stockholm Sözleşmesi’ne (Stockholm Sözleşmesi)
Ozon Tabakasının Korunmasına Dair Sözleşme’ye (Viyana Sözleşmesi)
Ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan
a- Türkiye'nin 2010-2020 yıllarını kapsayan Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesine
b- Türkiye’nin İklim Değişikliği Uyum Stratejisi ve Eylem Planına
c- T.C. Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesine de uygun değildir.
Bölgesel ölçekte ise plan; tarım ağırlıklı bir yerleşim dokusu dolayısı ile tarımsal üretim odaklı ekonomik kaynağı ile öne çıkan Trakya Alt Bölgesi’ni, bugün bölgenin en önemli sorunlarından olan “kırsal nüfus kaybı”nın önüne geçilebilmesi amacı ile desteklemektedir.
Bu doğrultuda, planın 4 temel ilkesi ;
• Sürdürülebilirlik,
• Kırsal kalkınma ve nüfus kaybının önlenmesi,
• Sanayi gelişiminin planlarla sınırlandırılması,
• Entegre ulaşım sistemleri ile desteklenen işlevsel bağlantıların kurulması” olarak belirlenmiştir.
Trakya'da, Kırklareli, Vize ve Çerkezköy’de kömürlü termik santral kurulmasında kamu yararı ve zorunluluğu yoktur.
ÇED başvuru dosyasından anlaşıldığı üzere bilimsellik esas alınmamıştır. Esas alınan ancak genel ve soyut kavram ve ifadelerle gizlenen amaç, ne olursa olsun kalkınma/kazanma anlayışıdır. 1/100.000 ölçekli “TRAKYA ALT BÖLGESİ ERGENE HAVZASI REVİZYON ÇEVRE DÜZENİ PLANI” plan açıklama raporundaki diğer hükümlere de aykırılıklar bulunmaktadır.
Sonuç olarak; 6-9 Ekim 2015 tarihleri arasında Konya’da gerçekleştirilen 18.Ulusal Halk Sağlığı Kongresi Sonuç Bildirisinde “Türkiye’de hava kirliliği ve ekolojik yıkımın etkileri gün geçtikçe daha fazla gözlenmeye başlanmıştır. Kongre, yeraltından çıkarılarak yakılana kadar önemli sorunlara neden olan kömürün, hem çalışanların hem de toplumun sağlığını olumsuz etkilediğini bildirmekte, başta Hükümet olmak üzere, tüm karar vericileri temiz ve sürdürülebilir enerji kaynaklarının enerji üretimi içerisindeki payını artırmaya ve kömürden enerji üretiminin giderek azaltılması konusunda eylemliliğe davet etmektedir.”
Trakya, Tekirdağ ve Kırklareli’de su, hava ve atık kirliliği vardır. Yeni kirleticiler eklenmemelidir. Termik santraller hava, toprak ve su kirliliğine yol açar.
Hava kirliliği erken doğum, düşük doğum ağırlığı ve ölü doğumlara yol açar.
Termik Santraller insanların bedensel (solunum, dolaşım vb) kapasitelerini azaltır,
Termik Santraller İnsanların hastalığa yakalanmalarını kolaylaştırır. Kalp hastalıkları, KOAH, astım ve kansere neden olur.
Termik Santraller İnsanların erken yaşlarda ölmelerine yol açar.
Termik Santraller Bitki ve hayvan popülasyonu azalır, ekosistem bozulur.
Termik Santraller Toprak, hava ve su kirlenir. Kirlilik ekosistemdeki tüm canlıları- insanlar dahil- zehirler.
Termik Santraller Tarım alanları azalır, verimlilik düşer, insanlar yoksullaşır, ucuz emek gücü adayları olarak yerlerinden olurlar.
Termik Santraller İklimi değiştirir. Kuraklık, kıtlık, aşırı sıcak ya da soğuk hava ekosistemde insan yaşamına önemli zararlar verebilmektedir.
40 yıldır, kirletilen Ergene Nehri kirliliğinin yanı sıra Organize sanayi bölgeleri ve enerji üretim alanları ile Trakya, sanayi havzasına dönüştürülmektedir.
Oysa Trakya bölgesinin ana fonksiyonu tarımsal faaliyetlerdir. Dolayısıyla, bu projeye karşı çıkmak ilk önce insanlık görevidir. Bu proje yapılırsa, bundan sadece yatırımcılar ve sermayedarlar memnun olacaktır.
Bu nedenle 10 Temmuz günü Dokuzhöyükte, 14 Temmuz günü ise Kırklareli de halkımız bilgilendirildi. 19 Temmuz günü saat 21.00 de ise İnece Kültür salonun da ( Kırklareli) olacağız. Dolayısıyla, Yerel halkın onayını almamış hiçbir ekonomik girişimin ülkeye yarar getirmesi beklenemez!"

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol