DOST - ARKADAŞ

Bu gün bu köşemde sizlere bu iki kelimeyi analiz etmek istedim.  Çoğumuz bu iki kelimenin aynı anlam ifade ettiğini düşünürüz. Tanıdığımız yahut ta çeşitli nedenlerden dolayı beraber olduğumuz,  çevremizde bulunan kişi ve kişileri, herhangi bir olayın içerisinde anlatırken ya da birilerine takdim ederken bu iki kelimenin birini ya da ikisini bir arada kullanırız.  Oysa aralarında çok fark vardır.
Hayatımız boyunca, çeşitli nedenlerle, çeşitli ortamlarda bir araya geldiğimiz, ya da çevremizde bulunan tanıdıklarımız vasıtasıyla tanıştırılmış bulunan birçok kişi ve kişiler vardır. Bu kişiler, direk ya da dolaylı olarak kısa zamanda samimiyet kurduğumuz, bunun neticesinde de göz aşinalığından dolayı herhangi bir ortamda gördüğümüzde selamlaştığımız bireylerdir.  Biz bu kişileri, bize anlatıldığı kadarıyla tanır, onların bize kendilerini tanıttığı kadarını bilir ve onlarla da bu diyalog neticesinde edindiğimiz bilgiler doğrultusunda arkadaşlık kurarız. Bu çerçevesi çizilen, belirli bir boyutta hareket edilen ve edilmesi gereken birliktelikten başka bir şey değildir. Yani kısacası arkadaşlık denilen kavram, belirli şeyler için bir araya geldiğimiz, belirli menfaat ve çıkar gözeterek birlikteliğimizi sürdürdüğümüz samimiyettir. Hayatımız boyunca yüzlerce arkadaşımız olmuştur, bundan sonrada kuracağımız arkadaşlıklarda olacaktır. Zaten her gün birileriyle tanışmıyor muyuz?  Peki, biz bu tanıştığımız kişi ve kişilerle her konuyu anlatabiliyor muyuz? Ya da onlar bize aynı şekilde her konuyu anlatıyorlar mı? Hayır değil mi… İşte arkadaş ile dost arasındaki sınır çizgisi burada başlıyor. Arkadaşlık sadece belirli bir şeyin içinde kalmaktadır. Çerçevesini ve boyutunu biz belirleriz.  Yüzlerce, hatta binlerce arkadaşlık kurduğumuz bireyler varken, dost edindiğimiz birey sayısı 2-3 ya bir elin parmakları kadar azdır.
Dost zor elde edilir. Kopmak zor olur. Hayatımızın bir parçası olmuştur onlar. İyi günümüzden çok zor anlarımıza kadar hep yanımızda olan kişilerdir onlar. Dost cana yakındır. Daha çok severiz. Sırlarımızı onunla ya da onlarla paylaşırız. Kafamızın içindeki en derin, en garip, en karanlık şeyleri ya da o an için konuşulacak her ne ise düşüncelerimizi rahatlıkla anlatabileceğimiz, içimizi dökebileceğimiz insandır dost. Bizi anlayan, bizi dinleyen, yadırgamayan insandır dost. Bizi yalnız bırakmayan, kaderimize terk etmeyen, çözümsüzlüğümüze çözüm bulmak için her şeyini feda etmeye hazır insandır dost. Kader birliği yaptığımız, katığımızı paylaştığımız yârendir dost.  Yalnız kaldığımız anlarda bir sesini duymak için bile aradığımız, omuzuna başımızı dayayıp, ağlayabildiğimiz insandır dost.  Dost, kısacası bizim diğer bir parçamızdır. İşte bu nedenlerden dolayı dost edinebileceğimiz kişi çok azdır.
Şimdi, gözümüzün önüne getirelim, çevremizde arkadaş olarak gördüğümüz kaç kişide yukarıda saydığım özellikleri bulup ta, onlara dost diyebiliriz?  Sanıyorum ki çoğunuz, gözünüzün önüne çevrenizdeki arkadaşlarınızı getirdiniz, elekten geçirdiniz. Neticede, çevrenizde ya da çeşitli ilişki nedeniyle samimi olduğunuz kişilerin sadece arkadaş kavramından öteye gitmediğini, çerçevesi ve boyutları belirlenmiş bir birliktelikten başka bir şey olmadığını anladınız.
Yüzlerce ya da daha fazla arkadaşınız olabilir. Dostunuz kaç tane? Bunu gözden geçirin. Çünkü onlar, bizim yaşadığımız bu hayat sürecinde elde ettiğimiz en büyük kazanç ve değerdir. Bize kıymet veren, yapmacıktan uzak, bizi seven ve olduğumuz gibi kabul eden bireylerdir. Her geçen gün biraz daha menfaatlerin ön plana çıktığı toplumumuzda dostlarımıza çok ihtiyacımız var. Arkadaşınız çok, dostlarınız, dost bildiğiniz insanlar hep yanınızda olsun.
Saygılarımla...

Yorum Yazın

Yapılan Yorumlar

  1. harika ötesı bir yazı kutlarıım rkdaşım FİRSEVS BÜYÜKATEŞ