DEVLET DAİRELERİNDE AYLAKLIK

Dünyanın her yerinde nasıldır bilmem de…
Ülkemizde, bizim devlet yapılanmamızda öylesi büyük handikaplar var ki!
Gözünüzün önüne pek çok devlet dairesini getirin.
Pek çoğunda, gün boyu öylesine boş boş oturan elemanlar görür ve bilirsiniz ki…
Gününün tamamını bilgisayar ekranında bilgisayar oyunları oynayarak tüketen dünya kadar kamu çalışanı, devlet memuru görürsünüz, bilirsiniz.
Üç kişinin yapabileceği işler için yedi kişinin istihdam edildiği nice devlet kurumları vardır.
Ve iyi akın, o kurumlar verimsizdirler.
Üç kişinin yapacağı iş için alınan yedi kişi, o kurumda yapacak iş bulamazlar.
Kendi üzerimden de biliyorum.
İstanbul'da bir zaman, bir Halk Eğitimi Müdürlüğü'ne görevlendirilmiştim de dört ay kadar müdür yardımcılığı görevinde bulunmuştum.
Bir müdür, üç müdür yardımcısıydık.
Müdür, koccamaaan bir salonda, gün boyu tek başına oturuyor, elleri bağlı, hayal kuruyor veya ööööyle düşünüp duruyordu.
Yılları öyle geçmiş kanser oldu.
Kurtulmadı.

Biz, üç müdür yardımcısı, yan odada -ki odamız küçüktü, üç masalık, dar bir geçit alanı olan- gün boyu, gelsin çay, olmaz efendim kahve, o da olmuyor, değişik bişeyler.
Öğlen alabildiğine yemek…
Filan!
İş yaratmamak için aşırı titizlenirdik.
Kendiliğinden yaratılan işleri yapmamak için, öbürünün üstüne yıvırmak için girdiğimiz trajikomik hallerimiz olurdu.
Bağlama dersleri verirdim resmî kurs statüsünde.
Dönem sonu belge düzenlemiştik.
İmzalaması gereken bayan arkadaş, hangi akla hizmetse, imzalamamıştı belgeleri. Zor mu gelmişti ne!
Kötü olmuştuk.
Adı önemli değil bir devlet hastanesinde, gece nöbetine kalan bir hemşire, bilgisayarındaki "top patlatma" oyununu bırakıp ta hastaya bakmaya mecal bulamıyordu bir gece.
Bir bakın çevrenize.
Bazen de kendinize.
Bu ülkede vatandaşın neden mutsuz olduğunu belki böyle algılayabiliriz.
Bu ülkede işlerin neden geciktiğini, neden zamanında sonuçlanmadığını belki daha iyi anlayabiliriz.
Sonra da, "Devlet kurumlarında, kuruluşlarında işler iyi yürümüyor. Üretim seviyesi çok düşük. Zarar ediyor!" diyerek, üretime yönelik kurumları, düşük tutarlar karşılığı, yandaşlara yamarlar.
Bahtımızın betliği, yüreğimizin pasından, vicdanımızın kirinden ve beynimizin hantallığından kaynaklanır oysa.
Sanılır ki bilemeyiz.
Oysa bilir de bilmezden geliriz.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol