DERLEYİP TOPARLIYORUZ

1980 yılında başlamıştım yöre türkülerini derleyip toparlamaya.
Aslında, derlediğim ilk türkü, 1978 yılında Zonguldak-Alaplı'da idi. Trakya kökenli öğretmenlerin pek çoğu Zonguldak'ta görev yapmıştır. Pek çoğu da Kdz Ereğli'de çalışmıştır. Kaptaş vardır Alaplı'ya bağlı. Alaplı, biz orada çalışırken beldeydi, nahiyeydi Kdz. Ereğli'ye bağlı. Kaptaş, Cuma günleri hayvan pazarı ile ünlüydü.
Bir Cuma günü Kaptaş hayvan pazarına giden bir köylü, lokantacının ısrarlı: "Buyur, buyur!" çağrısına uyarak lokantaya girmiş.
"Ne yersin?"
"Ne var?"
Eh! Ne istersen…
"Getir!" demiş adam.
Garson, getirdikçe getirmiş.
Adam, yemedik tür bırakmamış, tuzlusundan, yağlısından tatlısına. Tıklım tıklım doyduktan sonra, kalkmış, elini ağzını silmiş. "Allah razı olsun!" deyip kapıya yönelmiş.
Garson, endişeyle atılmış. "Tamam da!.. Hesap?"
"Ne hesabı?"
"Yemek parası!"
Şaşırmış adam. "Siz çağırdınız ya! Davet ettiniz, ben de yedim."
"İyi de…"
"Benim köyüm…" demiş, filanca köy. "Buyurun gelin, siz de bizde yeyin!"
İşte o Kaptaş'ın yaygın bir yerel türküsü vardır:
"Kaptaş'ın altı bayır
Yanıyam cayır cayır!" der.
O zaman, o yaygın türküyü söyletmiştim bir kasete. Bir nevi derlemiştim. Aslında, "derleme" amacıyla değildi o. Kendime, kalıcı olsun diyeydi.
Sonrasında n'oldu? Trakya'da, Terzidere'de, çevremde, birbirinden güzel onlarca, yüzlerce türkü vardı. Bunların derlenmesi, toparlanması, işlenmesi, söylenmesi, yaygınlaştırılması, insanlara ulaştırılması, dinletilmesi, yitmek üzere, unutulmak üzere olan bu türkülerin, halkın özbeöz kendi malı olan bu türkülerin insanlara ulaştırılması gerekiyordu.
Bir ucundan başladım. Meryem Ablamdan, Zühre abladan, Zümbül abladan, anamdan, Elif nineden, Fatma abladan… Derken, Pınarhisar-Poyralı köyünden, Pınarhisar'lı Kemal Dereli'den…
Hızla derlemeler yapmaya başladım.
Köyümdeki Bektaşi Dedesi (dayım) Hasan Usluaşık, yöremizin Bektaşi Nefeslerini çalıp söyledi ömrünce. Ondan, Bektaşi Nefesleri'ni derledim. Kalıcı oldular.
1989'da zorunlu göç faslında Bulgaristan'dan gelen Molla Ali ile eşi Molla Meryem'e konuk olmuştuk 1990'lı yıllarda. Bir gece çalıp söyledik. Bol bol türkü kaydettik kasete. Bunlar, Bulgaristan Türklerinin her biri birbirinden güzel türküleriydi. Türküydüler adam gibi. Bulgaristan'daki köyümüz Alvanlar'a aittiler. 30 kadardılar.
Yıllar içinde bunları kasetleştirdim, desteleştirdim. 2005 yılında "Trakya Geleneksel Oyun Türküleri"ni yaptım.
2010 yılının başlarında "Rumeli Bektaşi Nefesleri-1"i sürdüm insanların arasına.
2014 Aralık ayında, "Rumeli Bektaşi Nefesleri-2"yi yaptım.
Piyasaya çıkan 5 müzik destimin 3'ü, Trakya ve Rumeli insanlarının ürünleriydi.
Neden yazdım bunları?
Şunun için: İstiyorum ki, insanlar bu türküleri bilsinler, tanısınlar, dinlesinler. Gerek CD'lerde, gerek müzik destelerinde -hani, "albüm" diyorlar ya ona-.
Bunlar, halkın ürünleri, halkın türküleri, deyişleri, nefesleri.
Ve…
İstiyorum ki…
Konserler vereyim, başta Trakya illerinde, ilçelerinde, mahallelerinde, köylerinde…
Yörenin valisi, kaymakamı, belediye başkanı, kültür müdürü, ilgilisi, yetkilisi…
Artık, her kimse…
Birileri önayak olsun istiyorum. Bunları insanlara ulaştıralım istiyorum.
Elde bir hazine var. Bunları halka nasıl ulaştırabiliriz diye düşüm düşüm düşünüyorum da...

Yorum Yazın

Yapılan Yorumlar

  1. bu kasetleri nerden alabiliriz