Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Biz tembel olamayız”

AK Parti Genel Merkezi tarafından düzenlenen 118. genişletilmiş il başkanları toplantısına AK Parti Kırklareli İl Başkanı Alper Çiler de katılım gösterdi. Toplantı öncesi Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yrd. Mustafa Ataş himayesinde, Bölge ve il koordinatörleri ile tüm il başkanları, Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı öncesinde istişarede bulundular.

Ardından Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde 118. genişletilmiş il başkanları toplantısı gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan toplantıda yaptığı konuşmasında gündemi değerlendirdi.
Her gün yeni bir durumla, yeni bir saldırıyla, yeni bir taktik atakla karşılaştıklarına işaret eden Erdoğan, "Bu saldırıların bir kısmını bizim dikkatimizi ve enerjimizi bölgemizdeki kritik gelişmelerden uzaklaştırmaya yönelik olarak görüyoruz. Türkiye'yi FETÖ ve PKK gibi terör örgütleriyle köşeye sıkıştıramayanlar, kendileri doğrudan sahaya girmeye başladılar. Bunun için tüm anlaşmalar ve taahhütler yok sayılarak Avrupa Birliği'ndeki serbest dolaşım hakkımızı sürekli erteliyor ve bizleri oyalıyorlar. Bunun için göçmenlerin Avrupa'ya yönelmesini engellemek amacıyla kendilerinin önerdiği yardımlar fiilen yapılmıyor. Bunun için hiç olmadık bahanelerle tüm teamüller ve diplomatik kurallar yok sayılarak, Amerika'ya vize başvuruları askıya alınıyor” dedi.
Türkiye'nin, bölgedeki insani dramların önüne geçme konusunda gösterdiği gayretlerin ısrarla gözden uzak tutulduğunu vurgulayan Erdoğan, terör örgütü DEAŞ'a karşı en ciddi ve etkili mücadeleyi yürüten Türkiye'yi, terör örgütleriyle yan yana göstermenin yollarının arandığına işaret etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, en küçük hadiselerin dahi bahane edilerek, Türkiye ekonomisiyle ilgili olumsuz spekülasyonların üretildiğini belirterek, şu görüşlere yer verdi:
"Gezi olayları sırasında bir kesim çerden çöpten bahanelerle sokaklarda kaos çıkarmaya çalıştığında milletimiz hemen geri plandaki oyunu gördü ve ona göre pozisyon aldı. 17-25 Aralık emniyet yargı darbe girişiminde hedefin şahsım, bunun yanında veya ailem değil, bizim nezdimizde ülkemizin tüm kazanımları olduğunu gören milletimiz, bize her zamankinden çok daha fazlasıyla sahip çıktı. 7 Haziran seçimleri sonrasında hiçbir parti tek başına iktidara gelemeyince kimlerin ellerini ovuşturmaya başladığını, kimlerin eski Türkiye hayaliyle yerinde duramadığını yine en iyi milletimiz gördü. Hemen arkasından 1 Kasım seçimleriyle bu aziz millet durumu düzeltti, Türkiye'yi 90'ların karanlık günlerine çevirmek isteyenlere fırsat vermedi. Baktılar böyle olmuyor bu defa PKK terör örgütünü tekrar devreye soktular. Çukur eylemleri dediğimiz, bazı ilçelerimizdeki kardeşlerimizin malına ve canına da kastederek, devletin egemenliğine saldırı sürecini, bölgedeki vatandaşlarımızın ferasetiyle başarısızlığa uğrattık."
Sokaklara ve meydanlara inen kadını erkeğiyle genci yaşlısıyla 7'den 70'e milyonlarca vatandaşın, istiklaline ve istikbaline sahip çıktığına değinen Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Biz de milletimizle birlikte darbecilerin karşısına dikilerek, bu teşebbüsün akamete uğramasını sağladık. Hemen arkasında da Suriye'deki Fırat Kalkanı Operasyonu'nu başlatarak, bizi bu şekilde durduramayacaklarının mesajını darbenin arkasındaki güçlere verdik. Tabii hem onların saldırıları hem de bizim cevaplarımız bunlarla sınırlı kalmadı. Türkiye'ye siyasi, sosyal, diplomatik, askeri, ekonomik tüm alanlarda diz çöktüremeyenler her gün yeni bir oyunla karşımıza çıkıyor. Halbuki biz ne diyoruz? 'Namert kaçar, mert direnir.' Üstelik biz artık sadece direnmekle savunmakla kalmıyor, kendi oyun planımızı adım adım uyguluyoruz. Bir başka ifadeyle savunmamızı güçlendirirken, taarruzu da ihmal etmiyoruz."
Astana süreci başlattıklarını ve bu Astana sürecinde Rusya, Türkiye, İran üçlü olarak bir karara vardıklarını belirten Erdoğan, "Nitekim işte 'Bir gece ansızın gelebiliriz' dedik ve bu gece bildiğiniz gibi Silahlı Kuvvetlerimiz, Özgür Suriye Ordusu ile İdlib'le ilgili şu anda operasyonunu başlattı. Çünkü oradaki mazlumların üzerine gelenler, o mazlumlara, mağdurlara bunca silahla saldıranlar, rejim, ne yazık ki bütün bunlar karşısında bize tarihi bir sorumluluk yüklüyor." dedi.
Erdoğan, Türkiye'de ve bölgede hiçbir terör örgütünün varlığına, hiçbir terör oluşumunun Türkiye'yi kuşatmasına göz yumamayacaklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"İşte buyurun, teröristler öldürüldü, kimler gitti onları almaya? Siyasi parti, sözde siyasi parti mensupları, sözde milletvekilleri, onları gittiler, teslim aldılar. Demek ki bunlar terör örgütüyle iç içe. Farkları var mı? Yok. Bunları görmemiz lazım, eğer bunları göremiyorsak kusura bakmayın bu kadar iç içe ve siyasi parti olarak parlamentoya girmesi için terör örgütünü arkasına alanlar, ardına alanlar onların desteğiyle parlamentoya girenler 'Biz demokratik mücadele veriyoruz' diyemezler. Bunu işte daha önce 80 milletvekili çıkardıkları zamanda da gördük. 80 milletvekili çıkardıktan sonra 'Haydi sokağa' demek suretiyle bir günde 53 vatandaşımızın nasıl öldürüldüğünü de gördük. Ölenler Kürt'tü, öldürenler de Kürt'tü. Hani bunlar benim Kürt vatandaşlarımın temsilcisiydi. Ne alakası var. Bu uyarıyı önce kendi nefsimize yapacağız, ondan sonra da başkalarına yapacağız, bu gerçeği de bileceğiz."
Erdoğan, asla etnik milliyetçilik yapmayacaklarını, ırkçılık noktasında, asla böyle bir yaklaşım içerisinde olmayacaklarını belirtti. Erdoğan, "Çünkü biz her şeyden önce Yaradan'ın bize verdiği istikamette yürümek zorundayız." diye konuştu.
Kavmiyetçiliğin hep karşısında olduklarını ve olmaya devam edeceklerini vurgulayan Erdoğan, "Zira Rabbimin bize vermiş olduğu istikamet nedir, sadece ittikadır. Ona bakacağız ve onunla yolumuza devam edeceğiz. Aksi takdirde çok şamar yeriz. Kim ki kavmiyetçilik yolunda devam ediyorsa sevgili Peygamberimizin veda hutbesini lütfen şöyle bir açsın, temin etsin, onu bir okuyuversin. Bu kadar açık." şeklinde konuştu.
"Kendilerini güvenli ve müreffeh hissettikleri binlerce kilometre uzaktan, bizim her gün canımıza, ciğerimize dokunan, geleceğimizi ilgilendiren konularda ahkâm kesenlerin hesapları artık bizi ilgilendirmiyor." ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Biz kendi hesabımıza bakacağız. Bizim hesabımız bellidir. Hep söylüyoruz tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Yolumuza böyle yürüyeceğiz. Geleceğimizi bu 4 temel direk üzerine kurmakta kararlıyız. Tek millet derken 80 milyonun tek millet oluşundan bahsediyorum ve tüm etnik unsurlar birbirimizi Yaradan'dan ötürü seveceğiz ve böyle tek millet olacağız. Tek bayrak. Evet bizim bayrağımız belli, kimse paçavraları bize dayatmasın. Şehidimizin kanından rengini alan, bağımsızlık ifadesi olarak hilalle sembolleşen ve şehitlerimizin ta kendisi olarak yıldız ile yıldızlaşan bir bayrağımız var. Bunun dışında kimse bize bir dayatmada bulunmasın. Sıkışınca 'e bizim de bayrağımız bu' diyenler bizi aldatmasın. Biz sizin cemaziyülevvelinizi biliyoruz. Kongrelerinizde bile İstiklal Marşı'nı okutmaktan imtina eden, kaçınan, bayrağımızı salonlara koymayan, sokmayan siz yalancısınız. Siz bu ülkede demokrasi için mücadele edemezsiniz. Sizin özgürlük diye bir endişeniz asla yok. Siz sadece bir etnik yapının bu ülkede egemenliği için çalışıyorsunuz. Buna müsaade etmeyeceğiz, bunu böyle bilesiniz. Zira biz 'tek vatan' diyoruz. 780 bin kilometrekarede, evet bu vatan topraklarında herhangi bir yeni unsur oluşturmanın gayretine girenlere de müsaade etmeyeceğiz. Eğer bugün Tendürek'te, Gabar'da, Cudi'de, Bestlerdereler'de bir mücadele sürüyorsa eğer ta Kandil'e kadar uzanıyorsak bunun bir sebebi var. Bunlar durup dururken değil, bundan sonra da devam edecek."
Terörle mücadeleyi hem onurlu hem şahsiyetli hem de hukuk içerisinde sürdürmeye devam edeceklerini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
"Varsın gelsin sizin milletvekilleriniz o derelerden, onları dağlardan toparlayıp götürecekleri yere götürsünler. Olay bu kadar basit çünkü bizim Mehmetlerimizin canına kıydınız çünkü sivillerimizi siz şehit ettiniz. Bunların kanı yerde kalmayacak. Biz bunun sözünü verdik ve bunu da yerine getireceğiz. Onun için hep beraber bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız ve hep birlikte Türkiye olacağız. Bunu böyle bilelim."
Erdoğan, AK Parti'nin bu semboller üzerinde yükseldiğini ve yükselmeye de devam edeceğini belirtti.
Yaşanılan dönemin hassasiyetlerinin AK Parti olarak sorumluluklarını ağırlaştırdığına işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Herkesin tembellik yapmaya hakkı olabilir ama bizim yok. Biz tembel olamayız. Biz çok çalışacağız. Herkesin kendi iç çekişmeleriyle zaman geçirmeye hakkı olabilir ama bizim yok. Herkesin ağzına geleni söylemeye, istediği gibi davranmaya hakkı olabilir ama bizim yok. Herkesin milleti umursamadan bildiğini okumaya hakkı olabilir. Bizim yok. Herkesin plansız, programsız, hesapsız, kitapsız işlere kalkışmaya hakkı olabilir ama bizim yok. Biz ağzımızdan çıkan her sözü attığımız her adımı, yaptığımız her işi ülkemizin ve milletimizin menfaatleri bakımından dikkatlice tartmak, değerlendirmek, ölçüp biçmek mecburiyetindeyiz. İster ekonomisiyle ilgili olsun, ister iç siyasetle, ister dış politikayla isterse başka herhangi bir konuyla ilgili olsun tüm işlerimizde bu kriterlere uygun davranmazsak kendimizi ve ülkemizi ciddi sıkıntıya sokarız. Eğer Novipazar'da, Sancak'ta herkes 'Türkiye' diyorsa, 'Erdoğan' diyorsa bunun bir sebebi var. Gönülden gönüle giden bir yol vardır. İşte bu yolu Rabbim inşa ediyor, tesis ediyor. Biz bu kardeşlerimizin hiçbirini tanımayız ama bak tanışıyoruz ve o bağlılık, o heyecan, o aşk öyle durup dururken olmuyor. Öyleyse bizim bunları çok iyi düşünmemiz, anlamamız lazım ve bunlar için de çok çalışmamız lazım."
Erdoğan, 2019 hazırlıklarını da bu çerçevede yürütmeleri gerektiğinin altını çizerek, ilçe kongrelerinin devam ettiğini, ardından il kongrelerine geçeceklerini ve son olarak büyükşehirlerin kongrelerini yapacaklarını anlattı.
Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bir kısım arkadaşlarımız görevlerine devam ediyor. Değişim ihtiyacı olan yerlerde bugüne kadar hizmet etmiş arkadaşlarımıza teşekkürlerimizi sunuyor, yeni arkadaşlarımızla yolumuza devam ediyoruz. Kongrelerde vazifelerini yeni isimlere devreden arkadaşlarımızın önümüzdeki dönemde teşkilatlardan belediyelere ve meclise kadar her kademede görev almalarının yolları açıktır. 'Bu kardeşlerimizle yollarımızı kaybettik, artık bir daha bir araya gelmeyeceğiz' diye bir şey kesinlikle anlaşılmamalı. Buna biz sıradan diğer partiler gibi bakmayacağız. Bu hareket alışılmış bir parti değil, bu bir davadır. Dava ise davada olay, zaman zaman makam, mevki değişikliğini gerektirebilir. Bundan dolayı da kimse üzülmemeli.
Bir bayrak yarışı olarak gördüğüm bu hizmet yolunda kime, ne zaman, hangi mevkide görev düşeceği belli olmaz. Bunun için tüm arkadaşlarımızdan partimizle sadece gönül bağlarını değil, fiziki bağlarını da güçlendirerek devam ettirmelerini istiyorum. Teşkilatlarımızla birlikte belediyelerde de şimdiden birtakım düzenlemeler yapmaya başladık. Özellikle kritik gördüğümüz birtakım yerlerde yeni döneme daha ciddi hazırlık yapabilmek için mevcut isimlerin çekilmesi konusundaki kararımızı adım adım hayata geçiriyoruz.
Görevlerinden feragat eden arkadaşlarımız, elbette partimizde çalışmayı, katkı sağlamayı sürdüreceklerdir. Bu bir tasfiye değil, ihtiyaçtan kaynaklanan görev değişimidir. Hiç kimsenin gerek teşkilatlarda gerekse belediyelerde görevini devreden arkadaşlarımızla ilgili en küçük bir olumsuz söz söylemesine, incitici tutum içerisine girmesine kusura bakmasınlar, izin veremeyiz. Öyle bir şey olamaz. Bizler pazara kadar değil, mezara kadar yol arkadaşlığı, dava arkadaşlığı yapmaya kasem etmiş bir kadroyuz. Bunu böyle biliniz."
Erdoğan, ülke, millet, dava ve partileri için taş üstüne taş koyanların, teröre bulaşmamış ve ihanet etmemiş olması şartıyla gönüllerinin başköşesinde yeri olduğunu söyledi.
AK Parti olarak genel başkanından sandık müşahidine kadar tüm kadrolarıyla sorumluluklarının farkında bir hareket olarak, ülkeye ve millete hizmete devam ettiklerini belirten Erdoğan, "Peki ana muhalefet partisinin ve onunla aynı dili kullanan kesimlerin böyle bir sorumluluk şuuruyla hareket ettiğini söylemek mümkün mü, maalesef. Gerçekten samimi bir üzüntüyle ifade ediyorum ki durum tam tersinedir. Dünyadaki en sorumsuz, en tutarsız, en anakronik ana muhalefet partisine sahibiz, maalesef. Genel başkanlarından milletvekillerine ve belediye başkanlarına kadar ana muhalefetin tüm kadroları, yabancı devletlerinden terör örgütlerine kadar herkesin yanındadır. Bir tek kendi ülkesinin ve milletinin yanında değildir. Böyle bir ana muhalefete sahibiz. Türkiye filanca ülkeyle sorun yaşar, karşı tarafla bir olup kendi hükümetlerine saldırırlar." diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "ABD ile yaşanan vize krizinin maliyetinin 50 milyar lira olduğu" şeklindeki açıklamasına ilişkin Erdoğan, bu hesabı nasıl yaptıklarını sordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Türkiye, bir terör örgütüyle mücadeleye girişir, onların elemanlarıyla kol kola girip kendi devletlerinin üzerine yürürler. Sözde adalet yürüyüşü yapıyorlar, kimlerle beraber? Terör örgütü mensupları ve onlarla yan yana olanlarla beraber. Bunlar dürüst değil, hasta, ayakta duracak mecali yok. Cezaevinden bu gerekçeyle çıkanlar, baktık ki bunlarla yürüyüş yapabiliyor. Nasıl da hastaymış, bunları gördük. Türkiye uluslararası kurumların haksız uygulamalarına karşı sesini yükseltir, hemen karşımızdaki koronun içine girerler. Bu koroda bunların yeri bayağı başarılı. Başımıza adeta Feto'nun şakirti, PKK'nın yoldaşı, Avrupa Birliği'nin beşinci kolu kesildiler. 'Bu gece Pensilvanya'dan tehditleri aldık, uçakları buraya saldırabilir, helikopterleri buraya saldırabilirler, arkadaşlarımızın herhangi birine karşı bir terör eylemi yapabilirler.' Dua yapıyor. Nasıl dua ise bedduayla karışık. Ey Amerika, şunlara bir bak, kimi beslediğinin farkında değilsin. Senin ülkende, Pensilvanya'da 400 dönüm arazide böyle bir kişiyi besliyorsun. Ondan sonra belge istiyorsun, al sana belge."
Erdoğan, "Acaba benzer bir şeyi Türkiye'den birileri Amerika'ya karşı yapsa sessiz kalır mısın, hemen buraya bildirirsin. Zaten gönderdiğin bir büyükelçi var ki, adeta Amerika'yı yönetiyor. 'Hükümetimin adına buradayım' diyor ve bir de kendine göre 'bize bunların belgeleri verilmedi' vesaire... Bunun belgesini sana Dışişleri Bakanlığı vermez, yargı verir. Ve 4'ünde tutklandı, 4'ünden dün evvelsi güne kadar kimse savcılığa müracaat edip de bu tutukluyla görüşme talebinde bulunmadı. Dünyaya da yalan söylüyorlar çünkü bunların meşrebinde, mizacında bu var." şeklinde konuştu.
Seçimlerde hem belediyelerde hem milletvekilliğinde hem cumhurbaşkanlığında zorlu bir imtihanın kendilerini beklediğini aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Sadece kendimiz ve partimiz için değil ülkemizin ve milletimizin geleceği için de bu imtihana sıkı bir şekilde hazırlanmamız şart. Hep birlikte çok çalışacağız. Ben sizlere güveniyorum ama birbirimizle lütfen uğraşmayalım. Bu partinin bir yönetim kadrosu var. Bu yönetim ile taban arasındaki ilişkileri hep birlikte güçlendirmemiz lazım. Burada el ele vereceğiz, omuz omuza vereceğiz ve inşallah bu işi en ideal noktaya taşıyacağız. Bir defa nefsi olduğumuz sürece başaramayız. Hesabi değil hasbi olacağız ki neticeye varalım. Şehirlerinizde tüm vatandaşlarımıza, tüm kardeşlerimize lütfen selamlarımızı iletin. Ana kademe, kadın kolları gençlik kolları... Arkadaşlar çalmadık kapı lütfen bırakmayın. Kapı kapı dolaşalım. 'Seçim kampanyası başlayınca gideriz'. Hayır, biz seçim kampanyalarının olduğu dönemde çalışan bir parti olamayız. Biz, sürekli çalışan bir parti olacağız. Bunu başardığımız gün göreceksiniz ki inşallah 2019'un Mart'ı da Kasım'ı da Türkiye için çok farklı bir dönem olacak. Tam bir kırılma noktası olacak. Türkiye'ye çelme takmak isteyenler, Türkiye'nin öyle kolay kolay çelme takılır bir ülke olmadığını da görecekler." (akparti.org)

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol