CHP DOĞRUSUNU YAPACAK

16-17 Ocak 2016 günlerinde Genel Kurul yapıyor CHP.
Genel Başkanlık seçimi var.
CHP'nin genel başkan yok mu?
Var.
Neyi, neden seçecek yeni baştan?
Kimi seçecek?
Evet, aynı genel başkanı yeniden seçecek.
Konu bu değil.
Sorun genel başkanlıkta değil zaten.
Sorun, genel başkanlığın çevresi, merkez karar yönetim kurulu, güya partiyi yürütenler, yönetenler.
Cumartesi Pazar günü parti bunu gözden geçirecek.
"Dışarıdan gelenler beni hayal kırıklığına uğrattı!" diyor Genel Başkan.
Son derece doğru bir saptama.
Özde CHP'li olmayan insanlar gelip yığıldı CHP'nin önemli noktalarına, önemli köşe başlarına.
Ömrünü CHP'ye küfrederek geçirmiş insanlar… Ömrünü CHP'yi eleştirerek, aşağılayarak geçirmiş insanlar, ömrünü CHP'yle mücadele ederek sürdüren insanlar eğer bugün CHP'nin yönetim birimindeyse, yönetim noktalarındaysa…
Bunda elbet büyük bir sorun, büyük bir yara var.
Şevki Yılmaz'ı, Mesut Yılmaz'ı ve daha nicelerini siyaset arenasına itelemiş bir ilden gelen bir eski MSP'li, eski Refahlı…
Ne kadar CHP'li olabilir?
Atatürk'ü ne kadar anlayabilir, algılayabilir ve anlatabilir?
CHP'yi ne kadar özümseyebilir?
Onların CHP'ye kabullerinde başka bir anlam, başka bir amaç vardı. Gelip CHP'yi yeniden düzenlemek, CHP'yi hizaya sokmak gibi bir görevleri, bir gereklilikleri yoktu.
Ömürlerini geçirdikleri, bir ömür içinde yaşadıkları çevrelere CHP'yi anlatmak, o insanların CHP'ye sempati duymalarını, CHP'ye gelişlerini sağlamak gibi bir görevleri, bir işlevleri vardı.
Onlar bunu anlayamadılar. Her fırsatta CHP'nin bugününü ve hattâ geçmişini, mantık yapısını eleştirmeye düzüldüler, dizildiler.
Genel Başkan, bunu gördü.
Zaman zaman sözünü ettiğimiz kişiler, kimseler, partide üst düzeyde bulunanlar…
Bakalım onlara da dokunulacak mı!
"Sert muhalefet"ten söz etti Genel Başkan.
CHP'den istenen, beklenen ve CHP'nin gerçekten kaçınılmaz olarak yapması gereken işlem, takınması tavır ve uygulaması gereken işlev zaten buydu.
Bu denli gözükara bir iktidar karşısında…
Vatandaşların tek tek…
Kalburüstü insanların tek tek savaşım vermesi, hem riskli, hem sonuç alınamayan bir yöntem.
Öyle bir duruma geldi ki ortam, gündem…
"Gık" diyenin boğazı sıkılıyor, "tık" diyenin boynu kesiliyor.
Öyle ki, birileri "kan akıtıp o kanda duş almak"tan söz ediyor da…
İktidarın buna karşı tek sözü yok.
Gazeteci-TV proğram yapımcısı adam resmen evinin önünde dayak yedi de, iktidardan "hoyt" çıkmadı.
Bir gazete basıldı, camı çerçevesi kırıldı, dağıtıldı… İktidardan ses yok.
İktidarın, tüm bu olumsuzluklar sırasında güvendiği en büyük koz, ortada "pasif bir muhalefet" oluşuydu.
Tüm bunlar doğru. Dileriz Genel Başkan'ın dediği gibi olur.
Seviniriz.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol