CEZALARDA DENGESİZLİK

Cezalar diyorum, cezalarda dengesizlik var. Cezayı verenlerle ceza alanların kişilikleri… Ceza nedeni… Ceza konusu… Ceza koşulları… Ceza veren ya da alanın ruh hali Ceza alanların kimlikleri, inançları, sosyal ve ekonomik durumları… Eğitim durumları ve kariyerleri… (Ülkemizde; bu niteliğin, son yıllarda verilen cezaları maksimum seviyelere çıkarması, bilmem dikkatinizi çekti mi?
Bütün bu nitelikler, cezayı vereni de cezayı alanı da olumlu veya olumsuz etkiliyor. Yani; özellikle ülkemizde ceza ve cezalandırmalar objektif değil. Ya cezayı veren ve ceza alanın yukarıdaki nitelikleri veya ruh haline bağlıdır. Bu iddia, sadece hukukta değil, yaşamın her alanında var. Örneğin; idari işlemlerde… Güvenlik (asker ya da polis) işlerinde… Her türlü kurumsal disiplin işlerinde… Toplumsal yaşam koşulları ve kırsal hayatta… sosyal, demokratik ve siyasi hayatta… Hatta; yer altı dünyası, suç örgütü, çetecilik, mafya vb. yasa dışı işlerde de bu hep böyle oluyor kanaatindeyim..
Ben biliyorum ki, aramızda bu konularda yüzlerce tanık bulunur. Ama, ben varsayım üzerinden değil, belge olarak ulusal basın-yayın organlarımızın mesleki görev olarak kamuoyu ile paylaştıkları yayınlar üzerinden çok özet birkaç örnekle iddiaları belgelendirmek istiyorum. Örneğin:
1. Aynı suçtan yargılanan işçi-patron, amir-memur, yoksul-varsıl insanlar vb. aynı ceza ile cezalandırıldığını hiç gördünüz mü?
2. Aynı suçtan yargılanan subay/astsubay-er, subay-astsubay, polis-polis şefi insanlar vb. aynı ceza ile cezalandırıldığını hiç gördünüz mü?
3. Aynı suçtan yargılanan ve içinde yer aldıkları aynı ortam içinde sosyal, akademik ya da demokratik statüleri farklı insanlar vb. aynı ceza ile cezalandırıldığını hiç gördünüz mü?
4. Aynı suçtan yargılanan alevi-sünni, Türk-Kürt/Arap/ve diğer kimlikler vb. aynı ceza ile cezalandırıldığını hiç gördünüz mü?
Ve, bu çelişkiler sayfalarca uzar gider.
Genel merkezimizce yayınlanmış, yaşamımızda sıkça kullanılan kimyasal maddelerin insan ve çevre sağlığına etkileri ile ilgili tebliğin sunum ve yorumuna devam…
3. GIDA KATKI MADDELERİ
Gıda katkı maddeleri; 1-Renklendiriciler, 2-Tatlandırıcılar, 3-Koruyucular ( antimikrobiyal maddeler), 4- Jelleştiriciler-kıvam arttırıcılar, 5-Stabilizatörler, 6-Emülgatörler, 7-Antioksidanlar, 8-Lezzet artırıcılar (tat ve koku maddeleri), 9-Asitliği düzenleyiciler, 10-Topraklamayı önleyiciler, 11-Starturlar, 12-Diğer (yapışkanlığı azaltıcılar ve kaplama maddeleri, nem tutucular, hacim arttırıcılar, berraklaştırıcılar, köpürtme ajanları, köpürmeyi önleyici ajanlar, itici gazlar) [1]. [2]. [3].
Gıda katkı maddelerinin
kullanılma amaçları
Renklendiriciler: Red-3 (Eritrosin), tartrazin, Blue 1 ve Blue 2 ( Brillant Blue, FCF), Yellow-6 ( sunset yellow, FCF, orange yellow 5), Citrus red-2, Red-40, ponso 4R-indigotin gibi sentetik kimyasallar maddelerdir [2].
Şekerlemeler, dondurma, içecekler, salata sosları, konserve, sakızlar, sosis, reçel, unlu gıdalar, balık, hazır çorbalar, alkolsüz meşrubatlar, ketçap, yoğurt, şeker ve bisküvi gibi bir çok gıda maddesinde kullanılırlar [1].
Aşırı duyarlılık, astım, deri döküntüleri, migren, erken doğum, kanser, tiroid tümörü, kromozom zedelenmesi, aspirin duyarlılığı, kanserojen gibi etkilere neden oldukları belirlenmiştir. Çocuklarda (özellikle 3-9 yaş) hiperaktivite gibi davranış bozukluklarına neden olduğu belirtilmektedir. İngiltere'de yiyecek ve içeceklerde katkı maddeleri ile çocuklarda görülen hiperaktif davranışlar arasında belirgin bağlantı olduğu konusunda aileler uyarılmıştır [1].
Tatlandırıcılar: Aspartam, asesulfam K, sorbitol, sakarin, sıklamet, glisirhizin, aktilol, maltilol, sukraloz gibi çoğunluğunu sentetik olarak üretilen kimyasal maddeler oluşturmaktadır [1], [3].
Aroma ve tadı daha cazip hale getirmek, tatlı tadı vermek amacıyla kullanılırlar [3]. Tatlandırıcılar fırın ve pasta ürünleri, sakızlar, şekerlemeler, meşrubatlar, enerji içecekleri, diyet ürünleri, sodalar, çeşitli kolalı içecekler gibi bir çok gıdanın üretiminde kullanılabilmektedir. Sentetik tatlandırıcılar, doğal tatlandırıcılardan (pancar şekeri) 30 ile 500 defa daha tatlandırıcı ve daha ucuza üretebilmektedir. Genellikle, gıdalarda maliyeti düşürmek amacıyla sentetik tatlandırıcılar kullanılmaktadır.
Tatlandırıcıların toksik ve alerjik reaksiyonlara; deri, sindirim sistemi ve kalp rahatsızlıklarına; tümör oluşumuna; lenf, böbrek, mesane ve kan kanserlerine neden oldukları belirtilmektedir. Özellikle, hamile ve süt emziren kadınlarda olumsuz etkileri olabilir [1].
Lezzet Arttırıcılar (tat ve koku maddeleri)
Mono sodyum glutamat: Aromayı, tadı daha cazip hale getirmek, doğal lezzeti geliştirmek, işleme esnasında kaybolan tat ve aromayı kazandırmak, düzeltmek veya korumak amacıyla besinlere katılırlar [3].
Hazır köfte harçları, et suyu tabletleri, hazır çorbalar, cips, kraker, salam, sosis, hamburger gibi gıda maddelerinde kullanılır [4].
Gıda Yönetmeliğine göre bal, tereyağı, şeker hariç olmak üzere, tüm gıda maddelerinde belirtilen limitler dahilinde kullanılabilmektedir. MSG en çok çin lokantalarında görüldüğü için neden olduğu rahatsızlıklara çin lokantası sendromu deniyor. Ensede-kollarda yanma hissi, yüzde-boyunda karıncalanma, yüzde gerilme hissi, göğüs ağrısı, başağrısı, bulantı, çarpıntı, uyuklama, nefes darlığı ve halsizlik görülüyor. Kronik kullanımda epilepsi, alzheimer, parkinson, retina hasarı, diyabet, obezite, hiper tansiyon, böbrek ve karaciğerlerde ciddi hasar, astım ve alerjik hastalıklarına neden oluyor [4].
Koruyucular (antimikrobiyal maddeler)
Nitrit, nitrat, kükürt dioksit, benzoik asit, probiyonik asit, sorbik asit, sulfit asit gibi kimyasallardır [3].
Besinlerin bakteri, küf ve maya bozulmasına karşı korumak, raf ömrünü uzatmak, doğal renk ve aromayı korumak amacıyla kullanırlar [3].
Sodyum nitrit ve nitrat: Salam, sosis, sucuk, hazır et yemekleri, tütsülenmiş balık, tuzlanmış biftek, et ürünlerinde kullanılmaktadır. Nitrit ve nitratların nitrosamin gibi kanserojen bileşiklere dönüşebildikleri, karaciğer, akciğer, böbrek, gırtlak, mide ve pankreas kanserlerinin oluşumunda rol oynadıkları belirtilmektedir [1].
Bebek ve küçük çocukların bu tür gıdaları yemesine izin verilmemesi gerektiği belirtilmiştir. Nitratlar kanda hemoglobin ile birleşerek methemoglobin oluşturup hemoglobinin oksijen taşıma kapasitesini önler. Bebeklerde methemoglobine bağlı olumsuzluklar genellikle hazır mama ve bebeğin beslendiği mama hazırlanmasında nitrat içeren su kullanıldığı durumlarda görülür. Çocuk ve hamilelerin nitrat ve nitrit içeren gıdalardan uzak tutulmaları gerekir. Benzoik asit ve bileşikleri antimikrobiyal özelliklerinden dolayı içecekler, çikolata, soslar, katı ve sıvı yağlar, mayonez, süt tozu, kuru maya, fırın mamülleri, sakız, yumuşak şeker, çikolata, çerez gibi gıdalarda kullanılır. Benzoik asit ve bileşiklerinin beyin zedelenmesi, aşırı duyarlılık, kilo kaybı, astım veya sinirsel bozukluğun tetiklenmesine, çocuklarda hiperaktivite ve ürtiker, deride kızarıklık, şişlik, kaşıntı ve ağrıya; östrojen hormonlarını artırarak hormon dengesinin bozulması ve tümörlerin oluşmasına neden olduğu belirtilmektedir [1].
Antioksidanlar
Butillenmiş hidroksianisol (BHA) ve butillenmiş hidroksitoluen (BHT), sentetik kimyasal antioksidanlardır. Arzu edilmeyen koku, aroma, tat değişikliklerini, enzimatik kararmayı veya oksidasyona bağlı renk kaybını geciktirmek veya önlemek, yağlı besinler de acımayı önlemek, geciktirmek amacıyla kullanılırlar [3]. Besinin raf ömrünü uzatırlar [3]. Bu katkı maddeleri katı ve sıvı yağlar, içecekler, tahıl ve ürünleri , sakız, patates cipsi gibi gıdaların üretiminde kullanılabilmektedir [1]. Yapılan çalışmalarda BHA ve BHT’nin farelerde kanser oluşturması nedeniyle, insanlarda da kanser oluşturabileceği olasılığı olduğu belirtilmiştir [1]. BHA ve BHT alerjik reaksiyonlara, hiperaktiviteye, karaciğer ve böbrek fonksiyon bozukluklarına, östrojenik etkilere ve kan kolesterolünü artırma gibi olumsuzluklara yol açabileceği kaydedilmiştir. Birçok ülkede bebek mamalarında kullanılmasına izin verilmemektedir [1].
Olestra
Olestra görünüş, lezzet, ısı ve dayanıklılık açısından normal yağlara benzetilerek yağ asidi bazlı sukroz ekstresinden oluşturulmuş yağ yerine özellikle kızartmalarda ve yağsız ürün üretiminde kullanılan sentetik bir maddedir. Olestra yağsız patates cipsi, kızartma ve hazır gıdaların üretiminde kullanılmaktadır. Bu madde ishale ve karın ağrılarına, sindirim sistemi rahatsızlıklarına, beden gücünün azalmasına ve kanda karatenoit azalmasına neden olabilmektedir. Kanda karatenoit azalmasının retina ve görme bozukluğu, yaşlanma, prostat ve akciğer kanserleri gibi hastalıklara ve ölümlere neden olabildiği belirtilmiştir [1].
Hazır gıda sektöründe yiyeceklerin hazırlanması sırasında katkı maddesi ve koruyucu adı altında yaklaşık 3000 dolayında kimyasal kullanılmaktadır. Kimyasalları içeren hazır gıda tüketiminin yetişkinlerde kanser hastalığına yakalanma riskini %30 arttırdığı belirlenmiş iken, bu oranın çocuklar için %60’a varabileceği açıklanmıştır. Kimyasal katkı maddelerinin kullanıldığı hazır gıdalar, kanserin yanı sıra şeker, tansiyon, kalp ve damar hastalıklarını artırmakta, çocuklarda gelişimi ve boy uzamasını engelleyici etki yapmaktadır [1].
Bütün bunlar gösteriyor ki;
1. Bilim ve teknolojideki her gelişim,
2. Her ticari ve ekonomik büyüme,
İnsan ve çevre sağlığı ile uyum sağlayamamaktadır. O nedenle; ‘Sürdürülebilir kalkınma’ yerine, ‘Sürdürülebilir çevre’yi savunmalıyız.
Bazı gıda katkı maddelerinin
yasaklandığı ülkeler şunlardır;
• Sodyum benzoat, aspartam ve siklomat: ABD ve İngiltere’de yasaklanmıştır.
• Eritrosin- E127 Red 3 : Avustralya, Amerika, ve Norveç’te yasaklanmıştır.
• E110 yellow 6 ( sunsetyellow, FCF, orange, yellow S) : Norveç’te yasaklanmıştır.
• E133 Blue 1 ve Blue 2 ( Brillant blue FCF) : Belçika, Fransa, Almanya, İsviçre, İsveç, Avusturya ve Norveç’te yasaklanmıştır
(Not: Detaylı bilgi, KMO ve THD web sitelerinden alınabilir)

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol