BIR SORUN VAR

Demokrasi çagdas bir yönetim seklidir. Özgürlük, demokrasi ile yönetilen toplumlarda kisilere taninan haklardir. Bu iki kavram da birbirinden ayri asla düsünülemez. Ama bu iki kavramin da var olabilmesi için onlari belirleyici ve denetleyici kurallariyla birlikte düsünmek gerekir.
Demokrasi ile yönetilen toplumlarda, bireyler özgürlüklerini bir baskasina zarar verecek sekilde kullanamazlar. Yani kisinin özgürlügü, diger bir kisinin özgürlügünün basladigi yerde son bulur. Bu özgürlügün olmazsa olmaz bir kuralidir. eylem içinde, sarfedilen sözler için de bu kural geçerlidir. Iste bunu basarabilen toplumlar çagdas medeniyet seviyesine ulasabilmektedirler.
Bunlari anlatmamda ki gayem esas konuya basamak teskil etmesi açisindan oldu.
Konu ne derseniz arz edeyim;
10 aralik pazar günü saat 14.00' de Tüm-Bel Sen toplanti salonunda Demokratik Toplum Partisi Kirklareli Il Örgütü "Türkiye Sorunlari ve Çözüm yollari " konulu bir panel düzenlendi. Bu panelde konusmaci olarak katilan bazi kisilerin fütursuzca sarfettigi sözler Türkiye ' nin gerçek sorunlar üzerine degil, sadece ortami germek ve esas konulari göz ardi ederek, demogoji olsun diye yapilan konusmalardan ibarettir. Zaten katilimin az olmasi da bunu göstermektedir.
Hâl böyle olsa da, yine de bu tür konusmalari Kirklareli'nde yapabilme cesaretini nereden ve nasil bulduklarina da sasirmamak elde degil.
Çözüm diye anlattiklari, çözümsüzlügün ta kendisi. Sorun diye ortaya attiklari aslinda kendileri ama bunlar onun da farkinda degiller. Isin ilginç tarafi, az da olsa bu insanlara halâ inananlar var. Kendilerini dinletecek taraftar bulabiliyorlar.
Türkiye' de Kürt sorunu varmis, bu sorun kanayan bir yaraymis...
Aslinda Türkiye' de böyle bir sorun yok ama bunu sorun gibi gösterip çikar elde etmek isteyen belirli bir zümre var.
Kaldi ki etnik kimlik arayisi içinde olan bu insanlar, Kürt ve Türklerin ayni kani tasidigini bile inkâr ediyorlar. Bin yildir bu topraklar üzerinde yapilan evlilikler artik bu etnik köken kavramini ortadan kaldirmistir. Bir Türk ile bir Kürt ' ün evliliginden dogan çocuklarinin hangi etnik kökene sigdiracaklar.
35.000 insanin öldürülmesine neden olan bir katil, Abdullah Öcalan' a sayin kelimesini söylenip söylenmemesi o kadar önemli degil. Lâkin o nitelige sahip olan insanlar için bu sifat yakisiksiz kalir. Çünkü saygideger insanlara kullanilan bu sifat , o zaman anlamini yitirmis olur.
Dogu ve GüneyDogu Anadolu bölgelerimiz de yasayan insanlarimizin sorunlari oldugu gibi diger bölgelerimiz de yasayan insanlarimizin da sorunlari mevcuttur. Bunu sadece Dogu ve GüneyDogu Anadolu bölgelerimize indirgeyecek olursak ardindan baska aci gerçekleri görmemezlikten gelemeyiz. Orada ki insanlarin egitimsiz kalmalarini, nüfus plânlamasi nedir bilmeden onlarca çocuk yapmalarina, aglarin, sihlarin yaninda yari aç yari tok çalismalarina göz yumanlara ve bunlarin kimler olduguna dikkatlice bakmamiz gerekir. Töre cinayetleri ayri bir kanayan yara...
Simdi bu konular varken, Türkiye Cumhuriyeti kuruldugundan beri bu bölgelere Büyük Millet Meclisine seçilen Millet Vekilleri buraya ne gibi yenilikler getirmislerdir. Burada ki insanlar için ne yapmislardir?
Bunlari sormak varken Türkiye Cumhuriyeti Devletini bir deveye benzetip neren dogru lafini söylemektense onlara yillardir asiret reislerine, sihlara, agalara rençperlik yaptiklarini, orada ki insanlari bilerek cehalatin içine attiklarini da söylemeleri de gerekmektedir.
Evet bir sorun var ama o sorun, sorun yaratmaya çalisan, ama halktan gerçekleri saklayan bir zihniyetin sorunu... Saygilarimla

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol