BİR HOŞGÖRÜ HİKAYESİ

Geçenlerde yolda bir arkadaşa rastladım ayaküstü biraz söz ettik, söz arasında bana:
“KIRKLAR HABER gazetesini devamlı alıyoruz. Yazılarını beğenerek okuyoruz ama bir kere de kaynana gelin ilişkisine değinirsen çok sevinirim” dedi.
Bu konu o kadar eskiki şimdi daha çocukluğumda duyduğum bir söz geldi aklıma kaynana ile geline ısırgan ile pelin diyorlardı.
Ama ben buna asla katılmıyorum.
İsterlerse eğer kaynana ile gelin, yumurta ile tuz, ana ile kız da olabilirler. 9 ay karnında, 25-30 yıl bağrında taşıdığı bir erkek annesini ele alalım. Evladını sever her anne onun sevdiğini de sevmez mi?
Her erkek annesi, gelinini oğlundan daha kıymetli tutmaya özen göstermelidir. ''O benim kocam, diğeri de benim oğlum'' polemiğine girerlerse arada en çok yıpranan yine ikisinin de çok sevdiği oğlan olur. Biri annesidir, biri eşi, her ikisininde kalbinde ayrı ayrı yerleri olan.
Kız anneleri bu konuda biraz daha şanslı olabilirler çünkü erkekler çoğu zaman biz kadınlardan daha ılımlı yaklaşabiliyor eşlerinin yakınlarına. Bu durum belki de erkeklerin kız tarafını daha nadir görmesi ve kızların erkek tarafıyla daha iç içe olmasından kaynaklanan bir     durumdur.
Kız evinden ayrılıp bir başka çizgide olan bir aile ortamına gidiyor.
Bunu gözönünde bulundurabilen erkek annesi oğlunun eve bir gelin getirdiğini değil, bir hizmetçi hiç değil, bir arkadaş getirdiğini veya olmayan bir kız yerine bir kız getirdiğini görürse ilk yıllar daha kolay atlatılabilir.
Ama evlilik fedakârlık ister hem de iki taraftan da. Flört zamanına hiç benzemez. Herkesin sorumluluk alması gerekir ki denge korunsun.
Nasıl bir eve girmeden evin eşiğinden geçersek, sevgiye giden yolun eşiği de saygıdır. Kendi evladımızı ne kadar koruyorsak içimiz acısa bile karşı tarafı daha fazla korumaya mecburuz.
En büyük fedakârlıkta erkek annesine düşer yine.
Gerekirse biraz uzakta kalmasını bilecektir. Bütün amacımız çocuklarımızın mutluluğu değil mi? Öyleyse kendimizi öyle ayarlayacağız. Onlar mutlu olursa biz uzaklardan da bakmaya razı olmalıyız. Sevgi kolay vazgeçmek değildir? İşi yokuşa sürmenin anlamı yok. Zaman hem öğretmen hem ilaçtır. Hiçbir evlat anasını asla kalbinden atamaz karşı tarafa öyle görünse bile aynı zamanda elbette ailesini de sarıp sarmalayacaktır.
Biraz zaman, biraz sabır, biraz hoşgörü karışımıyla nice mutlu ve umutlu yıllara.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol