BU DA AKLINIZDA BULUNSUN

Bazen, şu durumda başınıza gelebilir… hatta, sık sık ta bununla karşılaşabilirsiniz. Örneğin; haklı veya haksız olarak hakkınızda bir icra takibi başlatılmış ise ve size tebliğ edildikten sonra verilen itiraz süresini kaçırmışsanız ‘geçmiş olsun’. Hele, bu takibat haksız açılmışsa daha da ‘geçmiş olsun’. İcra takibinden aklanıncaya kadar akla karayı seçersiniz. Üstelik bunun için yapacağınız parasal harcama, icra bedelinin çok üzerinde olabilir. Benim ve bazı tanıdıklarımın başına geldiği için çok iyi biliyorum.
Tüketici mağduriyetlerinde de bu böyle. İtiraz ya da hak arama başvurusunda gecikmiş/türlü tuzak işlemler nedeniyle geciktirilmiş, veya başvuru haklarını kaybetmişseniz mağduriyeti sineye çekmek zorunda kalabilirsiniz. Mal ya da hizmet alımlarındaki ayıp gizli ise, buna itiraz süresi daha uzundur. Bunu da, ancak tüketici örgütleri veya hakem kulları bilir. Bu nedenle; mağduriyet olayı yaşandığında, en kısa süre içinde örgüte veya hakem kurullarına başvurarak şikayetinizi kayda geçirmeniz gerekir. Şunu da iyi bilin ki; bu tür şikayetler, toplumsal ananelerimizde pek hoş karşılanmayan müzevirlik, gammazlık, ispiyonculuk vb. bir şey değildir. Zira; böyle durumlarda bir tarafta sizi iyi niyet, saflık, bilgisizliğinizden yararlanarak kandırmış ve sizden haksız çıkar sağlamış, diğer tarafta ise sizin mağduriyet yaşamış olmanız söz konusudur. Buna, hiç kimsenin eyvallah diyeceğini sanmıyorum. Ve; herhangi bir tüketici mağduriyetinde kamu yararına çalışan bir STK olarak köşe yazımızın altında iletişim adresleri yazılı derneğimize gelerek yüz yüze, telefon ya da elektronik adresimize başvurularınızı bekliyoruz.
BİLİNÇLİ TÜKETİCİ ÖRGÜTLÜ TÜKETİCİDİR
Bugün, dünya ekonomisini ve piyasalarını, üretim ve tüketim politikalarını belirleyen, yönlendiren birkaç yüz tane özel firmanın-bankanın hakim olduğu dünyada tüketiciler tek tek zayıf durumdadırlar. Tüm dünyada, tabiî ki Türkiye’de de gelir dağılımındaki adaletsizlik ile birlikte işsizlik, yoksulluk giderek artmaktadır. Bunun sonucu olarak; özellikle, işsiz, yoksul ve dar gelirli tüketiciler-emekçiler en temel gereksinimlerine erişememekte, ya da gereksinimlerini yeterince karşılayamamaktadırlar.
Piyasada satılan, tüketicilerin satın alıp kullandığı bir çok mal ve hizmet tüketicilerin sağlık ve güvenliğine uygun değildir. Satın alıp kullandıkları-tükettikleri sağlıksız, riskli, tehlikeli ve güvensiz bir çok mal ve hizmet nedeniyle, sağlıkları tehlikeye düşen ve yaşamlarını kaybeden tüketicilere ilişkin bir çok örnek vardır.
Piyasada tüketicilere satılan yüzlerce mal ve hizmet için tüketicilerin eksiksiz ve doğru bir şekilde bilgilendirildiğini söyleyemeyiz. Hatta, tam tersine bir çok mal ve hizmette yanlış bilgilendirilmektedirler. Tüketiciler, yanıltılmakta, aldatılmakta ve bunun sonucunda da bir çok sorunla karşılaşmakta, zarara uğratılmakta ve mağdur edilmektedirler.
Gerek sağlıksız ve güvensiz mal ve hizmetler, gerekse doğru olmayan tanıtımlarla tüketiciye sunulan mal ve hizmetler için yeterince denetim ve kontrol yapılmamaktadır. Bunun sonucunda da hem bu mal ve hizmetlerin piyasada varlığının artmasına hem de daha çok tüketicinin çeşitli şekillerde mağduriyetine neden olunmaktadır.
Tüketiciler satın aldıkları ayıplı mal ve hizmetler nedeniyle zarara uğratıldıklarında, ya da mağdur edildiklerinde satıcı-sağlayıcı, üretici ve ithalatçı firmalarca yasal olarak zararlarının karşılanması gerekir. Ancak, bir çok firma tüketicinin haklarına saygı göstermemekte ve tüketicinin isteğini yerine getirmemektedir. Firmaların bu olumsuz tavrı karşısında, tüketicilerin yasal olarak haklarını ilgili kamu kurum ve kuruluşlarında arayıp mağduriyetlerini zaman içerisinde gidermiş olsalar bile, bu mağduriyet giderme genellikle maddi olarak gerçekleşmektedir. Ancak, bu durumdaki tüketiciler manevi olarak zararı düşünülmemektedir.
Dünyada ve Türkiye’de uygulanan üretim ve tüketim politikaları hem çevreye ve doğaya hem de tüketicilere genellikle her yönden doğrudan ve dolaylı olarak zarar vermektedir. Söz konusu bir çok zararın karşılanması da olanaksızdır. Bu durum, mevcut üretim ve tüketim politikalarının çevre, doğa ve tüketiciler açısından sürdürülemez bir noktaya vardığını ortaya koymaktadır.
Yukarıda belirtilen sorunların tüketiciler tarafından yaşanmaması, çevrenin ve doğanın daha çok yıkıma ve tahribata uğramaması, firmaların tüketici haklarına uygun mal ve hizmet üretip tüketicilere sunmaları için tüketiciler örgütlenmek zorundadırlar. Tüketici haklarına uygun yasal düzenlemelerin eksiksiz olarak yapılması, ilgili kamu kuruluşlarının piyasadaki denetimlerini ve gözetimlerini gereği gibi yerine getirmeleri için de tüketiciler örgütlenip, baskı unsuru oluşturmak zorundadır. Yaşadığımız kapitalist-emperyalist düzende tüketici haklarının uygulanabilmesi, tüketici haklarına uygun mal ve hizmet üretiminin sağlanabilmesi tüketicilerin örgütlenmesi dışında gerçekleşemez. Ne yazık ki, tüketiciler güçlü bir örgütlenme oluştursalar bile, bu düzende tüketici haklarının tam ve eksiz olarak uygulanabilmesi pek olanaklı değildir.
Bilinçli tüketici; tüm bu gerçekleri görerek, anlayarak, özümseyerek, haklarının tam ve eksiksiz olarak gerçekleşebilmesi için örgütlenendir. Bilinçli tüketici, haklarına uygun olarak üretim ve tüketim politikalarının değişmesini, dönüşmesini gerçekleştirebilecek örgütlülüğü sağlayabilen ve bu örgütlülük içinde yer ve görev alandır. Kısaca; bilinçli tüketici örgütlü tüketicidir. Ancak, bu örgütlülük, değişimi ve dönüşümü sağlayabilen bir örgütlülük olmaktan geçer.
Bu doğrultuda, önümüzdeki süreçte yazılarımda öncelikli olarak ele alacağım konular ve yapacağımız çalışmalar ile ilgili planımızı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bu sütunlarda;
1. ‘Evrensel Tüketici Hakları ve Türkiye Gerçeği’nin çarpıcı yanlarını,
2. ‘Tüketiciler, Nasıl Bir Belediyecilik Ve Nasıl Bir Belediye Yönetimi İstiyor’ konusunda, düşünce ve beklentilerimizi yazacağım. Tabii ki, bu işlev asli olarak yerel yönetimlere talip bireysel aday ve siyasi partilerin sorumluluğunda. Ancak; bir yurttaş ve tüketici olarak bizler, yönetici aday ve kadrolarından hiçbir ikbal beklemeden, hiçbirinin yandaşı ve hasmı olmadan bizi ve kentimizin nasıl yönetilmesini istiyorsak onu dile getireceğiz. Bunu yaparken, tüm aday ve siyasi oluşumlarla da diyaloğa her zaman açık olacağız.
Çalışmalarımız arasında ise;
Tüketicilerimizin bilinçlendirilmesi için;
1. ‘Tüketici Haklar’ ile ilgili panel, söyleşi, konferans vb. etkinlikler,
2. İl merkezimiz ve pilot yer olarak seçeceğimiz bazı köylerimizde söyleşiler,
3. Tüketici bilincini yükseltmek ve yaygınlaştırmak amacıyla, kamu ve sivil toplum kuruluşları ile karşılıklı diyalog ve yerel/bölgesel ölçekli organizasyonlar düzenleyeceğiz.
Yeni dönem yöneticilerimize şimdiden başarılar, tüketiciler ve tüm yurttaşlarımıza hayırlı olmasını dilerim.

Sorunsuz ve sağlıklı
bir yaşam dilerim.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol