BULGARİSTAN GEZİSİ

Temmuz ayını Bulgaristan'da geçirdim, eş dost ziyaretleri hısım akrabalarla görüşüp konuşmak derken ıhlamur kokulu şehrin kaymaklı kahvelerini,,yeniden tattım yağmurlar teslim sokaklarında  için, için hüzünlendim.
Geçen yıla kıyasla dikkatimi çeken sokaklarda hayvan görülmemesi oldu ama akşam olunca bir de ne göreyim her insanın elinde tasması ile birer ikişer köpek.
Demek ki insanlar bir yı içinde hayvanlara sahip çıkmayı benimsemişler ve sahihsiz olan kedi ve köpeklere de Belediye çok güzel barınaklar yaptırmış.
Her lokanta ve kafeteryalardan kalan artık yiyeceklerle hayvanlar barınıyor, hiç kimse elinden kalan bir yudum ekmeği atmıyor, çantasına koyarak biraz ilerde meydanda ki güvercinler besleniyor.
Sabahların işe giden insanların hepsinin ellerinde birer pet şişesi var ama içinde su olmadığı aşikâr.
Şişelerin içinde rengi koyu bir şeyler var, bir aralık kola sandım ama herkes bu pet şişelerini sokaklarda belli yerlere koyulmuş bidonlara bıraktıklarını görünce anladım ki bunlar yanık yağlarmış.
Çok hoşuma gitti hem geri dönüşüme katkıda bulunmak hem de bu yanık yağlar yarınlarda özürlü vatandaşların eli ayağı olarak birer elektrikli sandalye olarak onlara dönecekler.
Böylece sularımızın temiz kalması da ayrı bir değer.
Bunlar çok güzel ve ilerlemiş ülkelere, insanlığa yakışan şeyler bizlere de çok yakışacağını düşünmedim desem yalan olur.
Sonra şehrin yeni açılan kapalı pazarına bir göz atıyorum.
Bu yıl yağmurlar nedeniyle meyvelerin daha çoğu dış ülkelerden gelmesine rağmen kilosu bir lv'ya, ne şeftaliler kayasılar ve kirazlar.
Buralar da organik tanıma çok önem veriliyor ve seraları olan insanılar güllerden, karpuz kabuğundan, yabani mersinden, dağ çileklerinden hatta yeşil olmamış domateslerden bile reçeller satıyorlar.
Tezgâhlardan el eden al yanaklı domateslerin içinde bir adet yumuşak domates aransa ilaç için bulunmaz olması kapalı çarşıda kaliteli mal satıldığının ispatıdır ama burada asla seçmece yok.
Yeni bir tarım başlangıcıyla, yeni bir hayatın gözleri gülümsemeye başlamış insanların yarınına.
Biraz da yatırımcılar el atsalar bu güzelim DOBRİÇ şehrinin bir zamanlardan kalma DOBRİÇ, ORLOV, ZENA, JEKART gibi yıkılmaya yüz tutmuş üç binlerce, beş binlerce kişilere ekmek kapısı olan eski fabrikalara hayat yeniden gülümseyebilir güzel şehrimin güzel insanlarına.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol