BAŞKA BİR BEN

Bazen hani dara düşer ya insan, nereye gitse, ne yapsa kapana kısılmış gibi hisseder ya kendini. İşte öyle anlarda içimdeki o cesur kız bir psikiyatrist edasıyla geçiverir karşıma. Elimde yarı dolu bir bardak, söyle bakalım şimdi bardak dolu mu boş mu?
Yarısı boş diyecek olsam hemen karşı koyar ve hayır efendim, iyi bak bardak yarı doludur der ve bardağın dolu olduğuna ikna edene kadar beni, sürer boş-dolu sınavına. Uzar gider aramızda.
Bazen elinde bir teraziyle gelip yerleşir beynimin boş köşesine.
Terazinin bir ucunda eksiler öbür ucunda artılar, bir tarafında negatifler, diğerinde pozitifler.
Bak der, üzüldüğün şeylere bak.
"Kazandıklarını hesaba katmayan kaybettiklerinle de üzülmez!"
Görülmeyen elleriyle saçlarımı okşayarak uğurlar yatağıma.
Ne kadar çıkmazlara girsem de o bir çıkar yol bulup serer önüme.
İnatçı tavırlarıyla her uykusuz gecemi paylaşır. Bazen de uysallaşır ve kulağıma:
"Gecelerin en derin karanlığında saklıdır yarınlara doğacak güneş."
"Haydi, ver ellerini ellerime" gibi tatlı sözleriyle beynime uyku tabletleri sunar.
Annem gibi dizlerine alır başımı, tüm negatifleri atar kafamdan, sonra da bir zafer kutlarcasına saçlarını savurarak çekip gideceği sırada kalbime fısıldar.
Kalbimdeki hüzünleri gerekirse gözyaşlarınla silip, umutlara bırakmalısın şüphelerin yerini, dertlerinden nasıl nice kurtulup aşmalısın, sen seni.
Aksi halde ayrılmamız mümkün     değil der.
Onunla el ele verip kırmaya çalışıyorum görülmez acılarımın kabuğunu.
En güzel güller dikenli dallarda açarmış ya, dikenleri da basmaya örgendim artık gül yerine. Bağrıma.
Bir de beni sevmeyenleri de sevmeyi, öğrendim içimdeki gizli o cesur kızdan, herkese de tavsiye ederim.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol