BABAMA MEKTUP

Bu gün anıların arasında dolaşırken sana yazdığım mektuplar geçti elime, hepsini teker, teker okuyup okşayıp gözyaşıma sardım yine.
Öyle ani bir gidiş yaptın ki babam, hep dönüşünü bekledim inanmadan.
Yıllar geçti ne bir selamın, ne de haberin geldi o gittiğin yerlerden.
Nasıl bırakıp gittin hala anlamadım.
Ben senin yaramaz, güneş gülüşlü kızındım, esen rüzgârlardan bile sakındığın.
Kelebeklerin peşinden uçamıyorum diye hayata küsüp, ağaç dallarını mekân tutan yaramazındım.
Yemeğini yemez, ilacını içmez, peşinden ayrılmaz bir nazındım.
Narin, cılız, dayanıksız yanlarımla ne dertler açardım başına
Ninni niyetine okuduğun şiirler hala kulaklarımda çınlar, sabahları saçlarımı okşayarak uykulardan uyandırışın hala rüyalarımın en güzel yerinde yaşar.
Yüzümü asık görür görmez üşürdün ve bana sarılarak hadi ısıt yüreğimi güneş gülüşlüm derdim.
Öyle bir sarılışın vardı ki baba, bir daha senin gibi hiç ama hiç kimse sarılmadı bana.
Senden sonra sarılanların hiç biri senin kadar güç vermedi.
Soğuk bir kış gününün birinde hayatı öğretmeden daha çekip gidişin en acı sürprizdi bana
Ne acılar yaşadım ardından bir bilsen, hayat savurdu durdu ardından beni bir yaprak misali dilediği yerlere.
Gençliğin ve toyluğun verdiği duygular doğrultusunda, düşe, düşe düşmemeyi öğrendim hayat yolunda.
Çok yanıldım, çok aldandım ama hiç kimseleri aldatmadım hayatımda.
Ben senin asil kızındım baba, acılarla yoğrularak büyüdüm derken annem de fazla dayanamadı sensizliğe.
O da gitti senin yanına.
Dalları havada bir ağaç gibi hisset semde kendimi, tırnaklarımla kaza, kaza geçtim hayat yollarını.
Hayatın bir mücadele olduğunu ben çocuk yaşımda sezdim.
Bir günde büyüdüm, yaşamadan da yaşlandım.
Kimseye fazla bel bağlamadan her şeyi kendimden bekledim.
Düştüğüm zamanlarda bile kendi ellerimi kendime uzatmadan kalkamadım.
Yüzüm pek fazla gülemese de hayat yolunda, var olmak için mücadeleyi sevdim.
Ne kadar zor olsa da hayat şartları, kesilmiyor zamanın kanatları.
Ben de anne oldum zamanla, iki yavrum oldu artık boyumca.
Görmeseler de yüzünü seni tanıyorlar baba.
Tatlı sert hallerini, adaletini asaletini ve her zaman kor ateşler içinde alev, alev insanlık adına yana o güzel yüreğini.
Ben de şiirlerle şarkılarla büyüttüm onları, içime çektikçe güneş kokularını her seni yaşadım.
Ben seni üzdüğüm kadar onlar da beni üzdü baba, ama hiç kızmadan, darılmadan yardımcı oldum yarınlarına.
Artık ne dostluklar, ne kardeşlikler, ne komşuluklar eskisi gibi değil, herkes düşmüş bir menfaat peşine.
Bu yol nerelere sürükler bizi belli değil, beyaz güvercinler bile barış getirmez bir zamanın içindeyiz baba, bilmem nasıl dert yansan sana.
Yaşadığımız zamanın içinde olsaydın eğer dualarını okuya, okuya şeytanların insana uyduğu bir dünya der, çekip gidersin gerdiğin yere.
Böyle bir hayat içinde yaşamak çok zor baba, sanki hayat üstüme, üstüme gelir oldu.
Hani küçükken canımın her yandığında, sen öpünce geçiverirdi hatırlarsan?
Şimdi sol yanımda cevher kanıyor baba, keşke gelip öpebilseydin bir daha.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol